Anayasa Mahkemesi’nin, gazetecilerin yıpranma payı olarak bilinen fiili hizmet zammı hakkını yitirmemesi için tanıdığı 9 aylık sürenin bitmesine 3 hafta kaldı. Gazetecilerin yıpranma hakkının (itibari hizmet süresi zammının) yasal güvencesi tehlike altında. Bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin, Meclis’e düzenleme yapması için verdiği dokuz aylık süre 14 Kasım 2020 günü bitiyor. Eğer bu tarihe kadar Meclis’ten bir yasal düzenleme çıkmazsa, gazeteciler yıpranma hakkını kaybediyor.
Basın meslek örtüleri bu duruma işaret ederek önemli uyarılarda bulundu. Konuya dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) gazetecilerin haklarını 1977 yılında aldıklarını ifade eden açıklamasında, “1977 yılında; gazetecilerin çalışma koşullarının ağırlığı, yıpratıcılığı ve matbaa çalışanlarının kimyasallara maruz kalmaları nedeniyle, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na eklenen bir maddeyle gazetecilere ve matbaa çalışanlarına itibari hizmet hakkı tanındı. Her yıl için sigortalılık süresine 90 gün eklenmesiyle tanınan bu hak, gazetecilerin ve matbaa çalışanlarının erken emekli olabilmesine olanak sağladı. Ancak en fazla 5 yıl erken emeklilik ile de sınırlandırıldı. 2008 yılında, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yapılan düzenleme ile gazetecilerin ve matbaa çalışanlarının itibari hizmet zammından yararlanmasının önüne geçildi” denildi.
Emeklilik hakkı 5 yıldan 3 yıla indirildi
5 yıllık bir mücadelenin ardından 2013 yılında gazeteciler, “itibari hizmet zammı, “fiili hizmet süresi zammı” adı ile ve sadece gazetecileri kapsayacak şekilde geri getirildi. 506 Sayılı Kanun’da tanınan haklar budanarak geri getirilen “fiili hizmet süresi zammı” şu şekilde düzenlendi:
90 gün olan fiili hizmet süresi 75 güne indirildi
5 yıl olan erken emeklilik hakkı 3 yıla indirildi
Emeklilik yaşından 5 yıl indirilirken, yeni düzenleme ile bu süre 1,5 yıla düşürüldü
Fiili Hizmet Süresinden yararlanmak basın kartı taşıma şartına bağlandı
9 aylık süre 15 Kasım’da doluyor
2019 yılında ise, Anayasa Mahkemesi “fiili hizmet süresi” hakkından yararlanmanın, basın kartı taşıma zorunluluğuna bağlanması nedeniyle, düzenlemeyi iptal etti. İptal gerekçesinde, “basın kartı verilecek kişilerin nitelikleri ve basın kartının verilmesine ilişkin şartlar yönünden bir kanuni düzenleme bulunmaksızın, bu şartların belirlenmesi keyfiyetinin Basın Kartı Yönetmeliği ile yürütme organına bırakılmış olmasından dolayı temel bir hak olan sosyal güvenlik hakkının ancak kanunla sınırlanabileceğine ilişkin Anayasa’nın 13. maddesinin ihlal edildiği” tespiti yapılarak, Anayasa Aykırılık kararı verildi. Fiili hizmet süresi hakkından yararlanmak için basın kartı şartı taşıma zorunluğunun Anayasa’ya aykırı olduğu yönünde yapılan olumlu tespit, düzenlemenin “sadece basın kartı taşıma şartı yönünden değil” “bir bütün olarak” iptal edilmiş olması nedeniyle, bu hakkın tamamen kaybedilmesi ihtimalini de beraberinde getirdi. Çünkü, Anayasa Mahkemesi iptal kararının “yeni bir düzenleme yapılabilmesi için” Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren 9 ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır ve bu 9 aylık süre 14 Kasım 2020 tarihinde dolmaktadır. 14 Kasım 2020 tarihine kadar yeni bir kanuni düzenleme yapılmaması halinde; matbaa çalışanları için 2008 yılında kaldırılmış olan “itibari hizmet hakkı”, gazeteciler için de 15 Kasım 2020 tarihinde tamamen yürürlükten kalkmış olacak.
TGS Avukatı Selvi: En ağır şartlarda çalışanlar gazeteciler olacak
TGS Avukatı Meliha Selvi, 15 Kasım’a kadar TBMM’de düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, “Eğer düzenleme yapılmazsa gazeteciler Türkiye’de en ağır şartlarda çalışan ve en az hakka sahip çalışan grubu olacak” dedi.
TGC de uyarılarda bulundu
TGC yaptığı açıklamada 14 Kasım’a kadar yeni düzenlemeler yapılmadığı taktirde gazetecilerin önemli bir hak ihlaline uğrayacağına dikkat çekerek, “Yeni düzenlemeyle basın sektöründe çalışan işverenleri tarafından Basın İş Kanunu kapsamında çalıştırılmayan gazeteciler, bu haktan yararlanmaz hale gelmiştir. Kanunda yapılan düzenleme ile gazetecilik mesleğini yapanlar arasında basın kartı sahibi olan ve basın kartı sahibi olmayan gazeteci şeklinde ikili bir ayrım ortaya çıkmıştır. Aynı işi yapan iki gazeteciden biri Basın İş Sözleşmesi’yle çalıştırıldığı için basın kartı alabilirken, diğer meslektaşımız ise işvereni tarafından Basın İş Sözleşmesiyle çalıştırılmadığı için basın kartı alamaz hale gelmiştir. Bu nedenle aynı işi yapmalarına rağmen sigortalılık hakları bakımından farklı düzenlemelere tabi olmuşlardır” ifadelerini kullandı.
TGC: TBMM gazetecilerin fiili hizmet zammı
hakkı için acil düzenleme yapmalıGazetecilere çalışma koşullarının yıpratıcılığı nedeniyle erken emeklilik sağlayan, 1977 yılında tanınan fiili hizmet zammı hakkı (yıpranma payı) 2008’de iptal edilmiş https://t.co/pzcA1ItUku pic.twitter.com/BQewjD0i7F
— TGC (@TGCTr) October 13, 2020
Dava sonunda Anayasa Mahkemesi basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanlara ‘yıpranma payı’ getiren düzenlemeyi, Anayasa’nın 13 ve 60’ıncı maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle 14 Şubat 2020 tarihinde iptal etmiştir.
Mahkeme basın kartı verilecek kişilerin nitelikleri ve basın kartının verilmesine ilişkin şartlar yönünden herhangi bir kanuni düzenleme bulunmadığını, konunun yönetmelikle düzenlendiğini, bu haktan sadece basın kartı sahibi kişilerin yararlanabileceği öngörülerek sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama getirildiğine dikkat çekmiştir. Mahkeme yasal düzenleme için 14 Kasım 2020 tarihine kadar süre tanımıştır.
“506 sayılı yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmelidir”
TGC şu önerilere bulundu:
Ağır ve yıpratıcı koşullarda çalışan gazetecilerin haklarını korumak için kamuoyunda yıpranma payı olarak bilinen fiili hizmet zammı hakkında TBMM acilen bir düzenleme yapmalıdır.
Sosyal Güvenlik Hakkı’ndan yararlanmak için “Basın Kartı Sahibi olan”, “Basın Kartı Sahibi olmayan” gazeteci ayrımı ortadan kaldırılmalıdır.
En ivedi çözüm olarak 506 sayılı yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmelidir.
Buna göre aşağıda yer alan bir düzenleme yapılmasını öneriyoruz.
Bu çözüm tarzı, 1977 yılından 2008 yılına kadar uygulana gelen hukuk geleneğine uygun bir çözüm olarak varlığını sorunsuz olarak devam ettirebilir. Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunuyoruz.“