Erdal Eren!
Resik Hüseyin! Ve
Seyit Rıza!
Erdal Eren ‘i hepimiz tanıyoruz değil mi sevgili dostlar. 12 Eylül 1980 faşist darbenin sırf “yasalara” uygun olsun diye (kemik muayenesi bile yapılmadan) yaşı büyütülerek idam edilen arkadaşımız. Hani şu, Sezen Aksu’ nun : “… o son bakıştaki gözler kaldı aklımızda…”, Sevgili Teoman’ın : “… Yaşı on yedi, on yedi, on yedi, o yediymiş…” şarkılarında geçen Erdal Eren… Nede güzel dinler, hüzünlenir; on yedi yaşında bir çocuğun yaşadıklarını hayal ederken göz yaşlarımızı tutamazdık. Hâlâ da Savaş Ay’ın çekip, bugünlere taşıdığı o ‘son bakış’ fotoğrafına bakar duygusallaşırız. Peki ya Resik Hüseyin’ i tanıyor muyuz? Yok, tanımıyoruz değil mi? Onu tanımayı, ondan sizlere çokça söz etmeyi isterdim. Araştırdım, çok fazla bilgiye ulaşamadım.
Resik Hüseyin, Seyit Rıza’nın oğludur. Seyit Rıza, Kırmancki (Zazaca) Kürt aşiret lideridir.
Seyit Rıza, idamını beklerken savcı, namaz kılıp kılmayacağını sorar. Namaz kılmayı reddeden Seyit Rıza’ ya bu defa da son sözü sorulur:
‘Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz’ der. O dönemin emniyet genel müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, Dersim bölgesine operasyon için gönderilmiştir. Savcı. Seyit Rıza ‘ya,
“Oğlunu da asacağız!’ der.
Bu sırada bir başka isyancı lideri, Fındık Hafız asılıyordu. Uzun boylu, iriyarı olacaktı ki, Fındık Hafız iki kez ipini koparır. Derken, Seyit Rıza meydana çıkar. Meydan boştur, soğuk ve yel kuzeyden eser. Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap eder:
“Evlade Kerbelayimê, bê gunayimê, ayibo, zulimo, cineyata. ” Yani derki Seyid Rıza, Evlad-ı Kerbelayız, günahsızız, ayıptır, zulümdür, cinayettir.” der.
Ve boynuna ilmiği geçirecek çingeneyi iter. İpi boynuna geçirir. Sandalyeyi ayağıyla tekmeler, infazını gerçekleştirir. Peki Seyit Rıza ‘nın son isteği neydi?
” Beni oğlumdan önce asın!”
Ancak bu yapılmadı ve oğlu, bugün sizlerle paylaşabileceğim bir fotoğrafı dahi olmayan Resik Hüseyin, Seyit Rıza’nın gözleri önünde asıldı. Oğlunun ölümünü görmek istemeyen Seyit Rıza’ nın acısı, damıtılarak yüreğine akıttı. Resik Hüseyin, 17 yaşındaydı. Tıpkı “bizim” Erdal Erenimiz gibi. Acaba, Resik Hüseyin’ de Erdal Eren gibi aynı korkuyu, cesareti yaşamış mıydı? Bir aşkı, gönül yarası var mıydı? Neyi sever neden hoşlanırdı? Bilenimiz var mı? Ya da bizler Resik Hüseyin için hiç türkü, ağıt, dinleyip hüzünlenip, resmi tarihi sorguladık mı?
Seyit Rıza idam edildiğinde 74 yaşındaydı. O yıllarda da, bu yıllarda da yaşı büyük, küçük olanları asmak “yasalara” aykırıydı. Seyit Rıza ‘nın yaşı 54 e düşürülerek, Resik Hüseyin’ in 17 olan yaşı, 21 e çıkartılarak idam edildiler. Aradan geçen onlarca yıla rağmen, Resik Hüseyin ‘inden, Erdal Eren ‘e idamlar süre gelmiş, saldırgan faşist zihniyet değişmemişti.
Anılarına saygıyla.
Memet Sönmez
7 Mayıs 2023