Altan Açıkdilli
Ne tuhaf değil mi? Seçim sonuçlarına hiç kimse itiraz etmiyor.
Bir Allahın kulu çıkıp da mesela “3 milyon fazladan oy kullanıldı, 1,5 milyon mükerrer oy kullanıldı” vs demiyor. Peki neden?
İki nedeni var. Önce ikincisi; o zaman bir daha bizi seçime sürüklerken zorlanırlar. Çünkü “hileyi engelleyemiyorsan, bizi niye seçime sokuyorsun” diye sorarlar adama. Peki bu durumda daha önce hile yaptınız dedikleri seçimlerde RTE daha az oy almamış mıydı?
O zaman hile vardı da şimdi mi yok? Anlaşılamayan şey ise Saray Rejimi denilen şey, sadece Erdoğan’ın hükümeti değildir. Saray Rejimi, muhalefeti de kapsar. Aslında sadece ikinci neden bile bizi nasıl bir oyunun içine sürüklediklerinin en çıplak gerçeği.
Gelelim birinci nedene; NATO için Suriye ve İran savaşları hala güncel iken, yıpranmış bir Erdoğan’la bu süreci yönetemezdi.
Muhalefet ise Olası bir İran savaşı için ümit vaat eder gibi dursa da idlib çetelerini ve Sadat’ı yönetemeyeceğini “Güney Ordusu kuracağız” teklifiyle açık etti ki ABD bunu beğenmedi.
Böylece geriye tek seçenek kaldı. Yıpranmış Erdoğan’ı İtirazsız seçim kazanan Erdoğan halinde temize çekmek.
Zaten Kılıçdaroğlu`nun “Bu seçim değil Referandumdur” demesi, tersinden okunduğunda, Erdoğan’ın kazandığında aklanması anlamına geliyordu.
Seçimin 2.tura kalmasının nedeni de buydu. Muhalefetin 2. tur sonuçlarını itiraz etmeden kabul etti. Böylece kitlelere de bunu böyle benimsetti. İtiraz edilmeyen bir Erdoğan’ı bize kabul ettirmek. Ve işin tuhafı bu yenilgiyi ve bu Erdoğan’ıda “aslında bu şartlar altında bu kadar yenilmek başarıdır” diye bize yutturmayı da kısmen de başardılar.
Dün “Adam kazandı” demekle, bugün “bu şartlarda bu kadar oy almak başarıdır” demek aynı şeydir.
Peki sormazlar mı adama, bu seçimlere iktidarı değiştirmek için mi yoksa “bu şartlarda bu kadar oy almak” için mi katıldın diye?
Madem amaç kazanmak değildi o zaman bu şartlara karşı iktidara seçimleri zehir etmek de “başarı” olmaz mıydı?
Saray Rejimi aynı zamanda bir iç savaş örgütlenmesidir. Gezi direnişinin ve 12 Eylül’ün halklara ve devrimcilere koyduğu %10 barajının 2015 Haziran seçimlerinde %13 ile parçalanmasına karşı darbeyle gelmiş bir devlet rejimdir.
Bu sebeple seçimle gitmeyeceği de açıktır. Daha seçildiği kesinleşmeden kullandığı zehirli dil bu iç savaşın derinleşeceğinin göstergesidir.
Rejime karşı mücadele, koltuk değneklerinin kuyruğuna takılmaktan değil, devrimci dayanışmayı geliştirmekten geçmektedir.
Bunun için hala geç kalınmış değildir. Derinleşecek olan kriz önümüzdeki süreçte hala devrimin nesnel ve güncel olduğunun en önemli göstergesidir.