“Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan,
Yeni bir başlangıç vardır.” [1]
Bugün Hıdırellez…
Eski(meyen) yeni(lene)nin başlangıcı; baharın isyancılığını hatırlatan ölümsüzlüğün 6 Mayıs’ ı…
Nâzım Hikmet’ in “Pişman değilim yaşadıklarımdan / öfkem belki de yaşayamadıklarımdan” ı…
Ahmed Arif’in “Tütünsüz, uykusuz kaldım / Terk etmedi sevdan beni” si…
Enver Gökçe’ nin “Açmaz / Açamaz / Deme / Açacaktır / Elbet / Bizim / Caddelerimizde de/ Bayram olacak” dizelerindeki ölümsüzlüğün günü…
Geçen 48 yıla rağmen, görüyor musunuz?
Dudaklarında “Herne Pêş”, yüreğinde halkların kardeşliği ve fikrinin ince gülü Marksizm-Leninizm ile yürüyor tekmelediği kürsüye bizim Deniz abi…
“Biz korkumuzu Kerbela’ da bırakmışız” diyerek aşkı ve hayatı savunan cüreti ile dimdik ayakta bizim Hüseyin dede…
Ve o sakin, kendinden emin gülümseyişiyle ilerliyor fütursuzca darağacına giden yolda bizim Yusuf abi…
Her üçü de “Segui il tuo corso, e lascia dir le genti” yani “Sen yolunda yürü, bırak ne derlerse desinler” kararlılığıyla adımlarken darağacını; cellatlarının suratına, “Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz!” diye haykıran Giordano Bruno’ nun, Şeyh Bedreddin’ in en has öğrencileri…
Turgut Uyar’ın “Herkes ne zaman ölür / elbet gülünün solduğu akşam! ” dizeleri haklıdır haklı olmasına da, bizimkilerin kanla sulanan gülü hiç solmadı ki!
Kimse ama kimse inkâra kalkışmasın; bir şeyler hala yaş(atıl)ıyorsa düşmana inat! Onlar hayatı savunarak, ölümsüzlüğü kucaklamasını bildikleri içindir…
Evet, yok edilmeyen hakikatin günüdür bugün… “Vurun ulan, / Vurun, / Ben kolay ölmem. / Ocakta küllenmiş közüm, / Karnımda sözüm var / Haldan bilene.” dizeleri üzere Ahmed Arif’in…
6 Mayıs’(lar)ın hakikati; “Herkes kendi yolunca ve sevdiğinin büyüklüğünce büyüktü… Oysa imkansızı bekleyen, herkesten büyüktü”[2] vurgusuyla Søren Kirkegaard’ ı ve “Dünyada en zor şey düşünüleni yapmaktır.” diyen Johann Wolfgang von Goethe’ yi anımsatır.
Özetin özeti: Nazım Hikmet’ in “Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, / dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla / bu güzelim memlekette hürriyet…” dizelerindeki meydan okumanın iradesi ve vicdanıyla tarihi biçimlendiren ‘Onlar’…
“Çok konuşup bir şey yapmayanlara, hiç konuşmayıp iş yaparak cevap ver,”[3] diyen Onlar hala yaşıyorlar; yaşayacaklar da!
Hakikat öldürülemez çünkü ölümsüzdür o…
Sibel Özbudun & Temel Demirer
NOTLAR:
[1] Edip Cansever.
[2] Søren Kierkegaard, Korku ve Titreme, çev: Nur Beier, Pinhan Yay., 2014.
[3] Epiktetos, Düşünceler ve Sohbetler, çev: Burhan Toprak, Kaknüs Yay., 1999.