68 ve 78 KUŞAKLARI

HomeManşet Haberler

68 ve 78 KUŞAKLARI

Naim Kandemir

“Yenilenler yeniden başlar da bu ağır yenilgiye katkı sunmuş olan “önderler”e konuşma yasağı mı var ki 40 yıldır hepsi dilini yutmuş?”

 

68 ve 78 Kuşaklarının arasındaki en önemli farklardan biri; 68 Kuşağı-yeterli olmasa da- teorik ve pratik alanda değer üretmeye çalışan bir kuşak olurken, 78 Kuşağı, 68 Kuşağından devraldığı mirası bırakalım geliştirmeyi, koruyamamış ve temel olarak antifaşist mücadeleye saplanarak istemeyerek de olsa mirasyedi konumuna düşmüştür. Bunun çeşitli nedenleri var tabii. 68 Kuşağının önder kadrolarının neredeyse tümü imha edilmiş ve geriye kalanlar-ortamın da elverişliliğiyle- oldukları kadar birer “önder” edasıyla ortaya çıkmışlardır.

78 Kuşağının “önderlerinin” en becerikli oldukları alan siyasi tekkecikler kurmuş olmalarıdır. Bu hırs ve bencillikleriyle Türkiye sosyalist muhalefetini kolay yutulur bir hale ve hatta birbirlerine hasım durumuna getirmişlerdir.

***

Çoğumuz biliriz, taşra ticaret âleminde şöyle bir hastalıklı hal vardır: Baba, yıllarca mücadele edip ticari müessesesini iyi bir konuma getirmiştir. Babanın yaşlılığı veya vefatı nedeniyle mahdumları işin başına geçerler. Bir süre sonra kardeşler arasında çeşitli nedenlerden sorunlar çıkmaya başlar ve kardeşler ticari ortaklıktan ayrılıp, tüccarlıktan ufak birer esnaflığa terfi ederler!

Bu ayrılmalar, küçülmeler sermayeyi dolayısıyla da kârı azalttığından bir süre sonra esnaf kardeşlerden birkaçı ticari hayattan silinirler.

***

Teşbihte hata olmaz. İşte, Türkiye sosyalist hareketindeki bölünmelerin çoğunda da ideolojik-teorik bir mesnet yoktur. İşin özü; kibir, kapris ve bencillik gibi azgelişmiş kişilik özelliklerinin dışavurumudur, ama kılıf hazırdır: pasifizmle yolumuzu ayırıp, vurduğu yerden ses getiren bir hareket yaratmak için… gibi laflar havada uçuşur dururdu. Önce ayrılık, tekke ve ideolojik kılıf ise sonradan gelirdi. Bu tavır Türkiye sol mücadelesine yapılan bir vicdansızlıktı. Kimse de bunun hicabını duymadı.

Dönüp geriye baktığımızda, 74 Affı’ndan ‘80 darbesine dek toplumdaki kitle hareketlerinin yaratıcısı, yönlendiricisi olarak 78 Kuşağının başarıları öne sürülse de bunun kesin ispatı mümkün değil. Zira, ülke dinamikleri, 68 Kuşağının bu topraklara ektiği tohumlar, iç göç hareketleri, üniversitelerdeki, gecekondulardaki, fabrikalardaki, kıpırdanışların kendiliğinden bir süreç sonunda da 78 Kuşağının 49 parçalı “önderliği” olmadan da muhalefetin yükselebileceğini söylemek hayalperestlik değildir. Öte yandan 1 Mayıs 1977’deki sol içi provokasyonun ve ayrıca sol içi şiddetin getirildiği boyutları hatırlarsak kâr-zarar hesabı flulaşır.

78 Kuşağının bir belirgin yanı da playback yapan bir kuşak olmasıdır. Bundan kastım şu: şeflerden aşağıya doğru ülke gerçeklerini irdeleyerek teorik önermelere ve birikime sahip olunmadığı için küresel önderlikten(Marks, Lenin, Stalin, Mao, Che…) fikirler, alıntılar playback tarzda ağızlardan, kalemlerden döküldü durdu. Ayaklar Türkiye toprağında, kafalar SSCB, Çin, Küba, Vietnam, Arnavutluk’taydı. Bu fos örgütlenmenin sonunda elbette ki yenilgi kaçınılmazdı.

Yenilenler yeniden başlar da bu ağır yenilgiye katkı sunmuş olan “önderlere konuşma yasağı mı var ki 40 yıldır hepsi dilini yutmuş?

15 Mart 2023

Ankara

 

guest
1 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
İlyas Zeki Kutlu

Yazıdaki saptamalara genel olarak katılmakla birlikte, şiddetle itiraz edeceğim bir konu var. Yazar Naim arkadaş makalesinde bir gerçekliği es geçmekte. 78 kuşağı dediğimiz sürece damgasını vuran Devrimci Yol gibi yüzünü şuraya veya buraya dönmemiş ve aslında Mahir’in Bu coğrafyaya ilişkin yaptığı analizleri geliştirerek (ki bunda o süreçte verilmekte olan mücadeleden çıkarılan dersleri de bir veri olarak kullanmış) bir hareketin bence bugün halen tüm gerçekliği ile geçerli olan saptamalarını göz ardı etmesidir. Hoş! bugün sözünü ettiğim Devrimci Yol siyasi perspektifini değersizleştiren! ve onu parelellerine indirgeyerek günümüz politik arenasında geçmişin mirası olarak kullananlar, yazarın bu saptamasına çanak tutmuş olabilir. Ama kendi adıma… Read more »