İnsani fikirlerin hezimeti
Proto Thema endişeyle şöyle diyor:
“Ukrayna savaşı ve ABD’nin Çin’le yaşadığı ihtilafın yol açtığı küresel girdabın yarattığı varoluşsal tehdit karşısında, AB bir savaş ekonomisine dönüşüyor. … Bu gelişmeler, siyasi açıdan barışı ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı destekleyen insani fikirlerin yanı sıra, eşitsizliği azaltıp toplumsal ve kültürel refahı teşvik etmeyi amaçlayan sosyalist fikirler açısından da bariz bir hezimet anlamına geliyor. Bu fikirlerin sesi savaşın gürültüsü ve korkusuyla kısılırken, bu fikirlere hizmet etmesi gereken sosyalist ve merkez sol siyasi partiler, aşırı sağın Avrupa’daki yükselişini sessizce izliyorlar. … Birinci ve İkinci Dünya Savaşı arifeleriyle benzerlikler hayli ürkütücü.”
Artık ABD’ye güvenemeyiz
Köşe yazarı Arkadijus Vinokuras, LRT‘de NATO üyesi Avrupa ülkelerini tereddütleri nedeniyle eleştiriyor:
“ABD, bir mucize olmazsa önümüzdeki yıllarda NATO fikrine dahi tahammül edemeyen, ne yapacağı öngörülemeyen bir narsist tarafından yönetilecek. Evet, kendisinin Avrupalı NATO üyelerinin GSYH’lerinin en az yüzde 2’sini savunmaya ayırmaları talebine katılıyorum – on biri bunu zaten yapıyor. Peki diğerleri neyi bekliyor? … ABD liderlik rolünden vazgeçerse, Orbán’ın Rusya yanlısı politikalarıyla dahi başa çıkamayan AB’de bunu üstlenebilecek bir ülke çıkar mı? … Avrupa, Trump başkan olunca ABD’nin liderliğine veda etmek zorunda kalacak … Artık siyasi oyunlarla barış mücadelesi vermeye zamanımız kalmadı.”
Önemli sorular göz ardı ediliyor
Taz, şu anda askeri konulara öncelik verilmesinden hoşnut değil:
“Müşterek bir düşman -Rusya Devlet Başkanı- ve sonu görünmeyen bir savaş nedeniyle ortaya çıkan tehdit durumunda bu mantıklı olabilir. … Hangi toplum ya da iklim politikası projelerinin silahlanmaya kurban gideceği sorusu şimdiye kadar atlanmıştı ve hâlâ da gözardı ediliyor. AB ülkelerinin çoğunun ekonomik zorluk yaşadığı bir dönemde, hiç şüphesiz kesintilerin yapılması gerekecek. Ancak, silahlanma yatırımlarının kazananları ve kaybedenleri üzerine dürüst bir tartışma yürütülmüş değil. Bir barış projesi olarak AB’nin doğasına ilişkin tartışmalara hiç girişilmemesine değinmeye gerek bile yok.”
Almanya-Fransa çekişmesi AB’yi frenliyor
NRC‘ye göre Ukrayna stratejisi konusunda Almanya ve Fransa arasında yaşanan anlaşmazlık, Brüksel’in planları önünde gerçek bir engel teşkil ediyor:
“Scholz, Avrupa’nın güvenliği için NATO içinde öncelikle ABD’ye güvenmeye devam ediyor. Donald Trump’ın ikinci kez başkan seçilme ihtimali de dikkate alındığında, bu hayli riskli bir karar. … Avrupa Komisyonu salı günü Avrupa savunma sanayiini savaşa hazır hâle getirmek amacıyla umut verici bir plan sunmuş olsa da Almanya ile Fransa arasındaki çekişme, her şeyin o kadar da çabuk gerçekleşmeyeceği izlenimi yaratıyor. Scholz’un bir zamanlar vaat ettiği dönüşümü başlatmak için hem Berlin hem de Paris’in stratejik olarak birbirine yaklaşacakları adımları atması şart.”







