Aydınlanma İnsanlarımızdan…

HomeManşet Haberler

Aydınlanma İnsanlarımızdan…

Korkut Akın

Öğreneceğimiz çok şey var!

Bundan 40 yıl önceydi, yaşanmış darbenin ardından sanatın anlam ve gerekliliğini –bir kez daha- öğrendiğimiz dönemdeydik (‘bir kez daha’, çünkü 1960’ta da, 12 Mart sonrasında da baskı ve sansür arttırılınca insanlar iletişimi ve öğrenme hakkını sanat üzerinden sağlıyordu. Sanat ayakta kalmamızın en önemli, direnmemizin en büyük dayanağı idi). Galeriler arasında, sergilerde geziyordum. Her bir resim, heykel, müzik yeni bir şey öğretiyordu bana.
İşte, öyle bir sergi için Taksim’deki (belediyenindi, şimdi yeri beton) galeriye girdim. Bir başka hava var içeride, kalabalık değil, ama herkes birbirine saygılı, sessiz ve inanç dolu bakıyor. Resimler, unutmuyorum, doygun renkli, baktıkça yepyeni anlamlar yükleniyor. Her bir tablo önünde uzun, upuzun kaldım ki, saatler geçmiş. Bir ressam kalmış, bir ben… Tanıştık. Konuşmaya başladık. Laf lafı açtı, söz sözü doğurdu, birbirimize açıldık. İşte, öyle tanıdım İrfan Ertel’i. O sergiden anımsadığım ise Ruhi Su plağının kapağını oluşturan ünlü devedikeni, sadece.

Resmin önemi…
Bir resim umudu taşır içinde; duvardayken de değişir; sabah farklı, üzerine güneş vurduğunda farklı, duygularınızla doğru orantılı anlamlanır; değilse niye insanlar duvarlarına tablolar asıyor.
Sanatın bütün dalları muhakkak ki, izleyicisine bir mesaj verir. O mesajla donanır, büyürsünüz. Büyürken, (burada konumuz resim olduğu için) resmi de büyütürsünüz birlikte. Kendinizce yorumunuzun kattıklarıyla yeni ufuklara ulaşırsınız. Her bir yapıta anlam katmak için okumak, görmek, izlemek, dinlemek ihtiyacı duyarsınız, bu da büyümektir zaten; yoksa yaş almakla ilgisi yok…

Ressam, fırçayı boyaya batırıp öylece tuvale sürdüğünde değil, düş(ünce) gücüyle oluşturduğu dünyayı aktarabildiğinde başarılı olur. Bunun için çok okumalı, çok gezmeli, çok görmeli, çok çalışmalıdır. İrfan Ertel, bunları titizlikle yaşama geçiren biri. Buna da bağlı olarak insanı ve toplumunu kültürel benzerlik ve farklılıklardan hareket ederek değil, insanın kendini üretme biçimindeki özelliklerden ve değişimden hareket ederek açıklayan resimler yapıyor, sergiliyor.

Resimde anlamlılık…
“İnsan, yaşamını aktif olarak üretirken, aynı zamanda toplumsal örgütlülükte bu aktif olarak üretilen tarafından üretilir; günlük deyimle içinde bulunduğu kültür ortamının bir ürünüdür” (İrfan Erdoğan) sözünden yola çıkarsak, İrfan Ertel, sergilerinde toplumsal örgütlülüğü savunması ve bunun için mücadeleye katılması ile buna özen göstermesiyle öne çıkıyor. En tam da bu nedenle, ideolojisini kültür kavramıyla işlevsel anlamda ilişkilendirip hepimize ışık tutuyor.

Çalışkan bir ressam…
Cumhuriyet’in 100’üncü yılı nedeniyle onlarca çalışma yapılıyor, konferanslar veriliyor, kitaplar yayımlanıyor, sergiler açılıyor; daha da sürdürüleceğinden başka… Kimi öylesine çalakalem konunun içeriğini bile bilmeyenler tarafından yapılan bu çalışmaların arasından “iyi, güzel, doğru” olanlar sıyrılıyor kuşkusuz.
İrfan Ertel, geçen yıl açtığı “100 Yaşa Can Verenler” sergisinin devamını, bu kez “Aydınlanma İnsanlarımızdan” ile genişletiyor. Ertel, kültür ve aydınlanma insanlarını çizmiş… Bununla yeni bir bakış açısı sunuyor bizlere. Ağırlıklı olarak o dönemi anlatan çalışmalar yerine yeni yüzlerle biz izleyicilerin araştırmasını, resmi tarih yerine gerçek aydınlanma tarihine eğilmemizi istiyor.

Resimlerini yapmaya karar verince, onları daha iyi kavrayıp daha gerçekçi yaklaşabilmek için, her birinin yaşam öyküsünü yeniden, yeniden okuyan, onlara bir kez daha hayran kalıp bir kez daha sevgi ve saygı duyan İrfan Ertel, soruyor: “Aydınlanma İnsanlarımız genel anlamda toplumun bilinç seviyesini yükseltmeye çalışırken doğal olarak emekten yana olmuşlar. Savaş karşıtı, sömürü ve emperyalizmin karşısında konumlanmışlar. Bizler ve gelecek kuşaklar bu zeki, çalışkan ve özverili insanlarımıza, borçluyuz. Bu borcun ödenmesi zor. Ama onları anmak, yapmak istediklerini anlamak, yaptıklarını korumak ve gelecek kuşaklara taşımak bu borcu bir nebze olsa da ödememize olanak sağlar mı?” Yanıtı biz izleyenlerde saklı.

 

Yok sayılanlar…
Devletin bilinçli olarak yok saydığı, özellikle unutturmaya çalıştığı onca kültür insanımız var. Kimini hiç duymuyoruz ana akım medyada ya da benzer alanlarda. Oysa Kerim Erim (ilk doktoralı matematikçimiz) hepimize örnek olmalı, olabilir… tabii, tanırsak. Madem matematikten girdik, Cahit Arf unutulmamalı; 10 liranın arkasından hatırladığımız. Feza Gürsey de yer alıyor.

Aşık Veysel gibi Ahmet Adnan Saygun, Vasıf Öngören gibi Yılmaz Güney, Türkan Saylan gibi, Bahriye Üçok gibi Nusret Fişek, Niyazi Berkes de yer alıyor… Unutulmasına çok üzüldüğüm Günay Akarsu da, çok sevdiğim Sevgi Soysal da var. Nâzım Hikmet, zorunlu olduğu için soyadı aldığını söylüyor ve hiç kullanmamış; şimdi bizim “Ran”ı kullanmamız çok da doğru gelmiyor, unutmadan eklemeliyim… Hepsini saymamı istemeyin, sergiyi muhakkak gezin. Daha da önemlisi, bu serginin her kente, her ilçeye, herkese ulaşabilmesi için yetkililere başvurun. 100’üncü yıl böylece anlamlansın; gelecek kuşakların aydınlanma mücadelesine ışık tutsun.

Aydınlanma İnsanlarımızdan…
İrfan Ertel
Resim Sergisi (24 Ağustos – 24 Eylül 2023)
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi
Konak-İzmir

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments