Çarşamba, Kasım 12, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

Babalar Günü ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri

Altan Açıkdilli by Altan Açıkdilli
21/06/2025
in Manşet Haberler, Yazarlar
A A
0
Babalar Günü ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri
0
SHARES
476
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

Bir babalar günü de geçti gitti. Kutlamalar vesaire. Hediyeler alındı duygular dile getirildi. Yitirdiklerimiz yad edildi. Bunların hepsi kendi içinde güzellikler taşıyan anları oluşturdu.

Buraya kadar bir itirazım yok. (Böyle günlerin tüketimi teşvik edici yanına itiraz hakkım saklı kalsın. Ama yazının konusu bu olmadığından bu kısma girmeyeceğim)

Benim çocuklarım da babalar günümü bir şekilde kutladılar, çoğumuz gibi. Ve bana, yıllardır kendilerine ‘’hem anne hem de baba’’ olduğumu dile getirdiler. Bu başlangıçta içimde sıcak duygular oluştursa da yine de beni, bazı sorular sormaya yönlendirdi.

Sorgularım beni, hem kavramların hem de kavramların sosyal rollerinin, öncelikle bir açıklanması gerektiği noktasına getirdi. Bu bağlamda şu soru öne çıktı. Ebeveynlik, neden anne ve baba olarak ayrı ayrı kategorilendirilir ve bu kategorilerin toplumsal işlevi nedir?

Aslında bunun altında toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı, bir eşitsizliği üretim mekanizması gizli dersek yanılmış olmayız sanırım. Kulağa ilk başta hoş gelse de çocuklarımın bana söylediği ‘’hem anne hem baba olmak’’, kadının toplumsal rolünü de üstlenmek değil mi? Bu durumda cinsiyet farklılıklarından kaynaklı rollerimizi tümden reddetmemiz gerekirken hem anne hem de baba olmak bu cinsiyet ayrımından kaynaklı rolleri aslında farkında olmasak da benimsediğimiz anlamına gelmiyor mu? Yani bir anne rolü bir de baba rolü var. Eşlerden biri, diğerinin rolünü de üstlendiğinde ‘’hem anne hem de baba’’ oluyor. Dikkat edilecek husus yaptığımız işi yapmamak değil, bu işin anne işi olduğu olgusunu reddetmek olduğunu, sanırım belirtmeme gerek yoktur.

Toplumsal ve sosyal olarak kategorileştirilmiş, bu her iki kavrama yüklenen roller, birbirinden farklılık göstermekte. Yani anne isen, temizlik, çocuk bakımı, yemek, çocuklarını çok sevmek, onların her derdini kendi derdin haline getirmek, çamaşır bulaşık vs. senin işindir. Baba isen (aslında çocuk yetiştirmesinde üzerine yüklenen genel geçer toplumsal rolü çok az) İşe gideceksin, para getireceksin, arada çocuklarını seveceksin (ama fazla içli dışlı olmadan) ve annenin verdiği raporlar doğrultusunda, otoriteyi sağlayacak ve bu otorite gücü ile çocuklar ile ilgili (hatta anne ile ilgili) kuralları belirleyeceksin.

İşte aslında yukarıda saydığımız tüm roller bize, içinde yaşadığımız toplum tarafından ödev olarak verilir ve bu ödevleri mevcut sınırlar içinde yani toplumun cinsiyetçi normlarına uygun bir tarzda yaparsak, iyi anne veya iyi baba statüsü ile onurlandırılırız. Ve her an bu orunlarımız ile övünür ve bu orunlarımız sayesinde önemsendiğimizi düşünürüz. Bu hem toplumsal hem de aile içi ilişkilerde böyle bir karşılık bulur.

Oysa toplumun bize dayattığı ‘’anne ve baba’’ rolleri, toplumsal cinsiyet rollerimizin en kristalize olmuş alanının bir yansımasından başka bir şey değildir. Bu bağlamda her iki kavram da içerik olarak cinsiyetçidir. Gücünü mevcut toplumsal normlardan almaktadır. Mevcut toplumsal rollerin cinsiyetçi bir temelde tüm yaşam biçimlerimizi içeriyor olması bizleri bu rolleri oynarken, (farkında olmasak da) gericileştirir ve bu rollerin kalıcılaştırılmasında aracı yapar.

Aslında, sanırım doğru kavram, ebeveyn olmak şeklinde düşünülebilir. İçinde cinsiyetten kaynaklı rollerin kategorilendirilmediği bir kavram olarak daha derli toplu durduğu kanaatindeyim. Ancak yine de bu kavram bile aslında çocuğun yetiştirilmesinde, toplumun rolünü sadece anne ve babayla sınırlandırdığı için kısmen de olsa gericidir. Bu konuda ünlü Sovyet Sosyal Psikolog Vygotsky’nin, ‘’Bilişsel Gelişim Kuramı’’ oldukça önemlidir. Vygotsky’nin kuramına göre; kültür-özgü araçlar, özel konuşma ve yakınsal gelişim alanı gibi kavramları içerir. Vygotsky, bilişsel gelişimin kültürel ve sosyal faktörlerden etkilendiğini ileri sürmüştür. Çocuklarda zihinsel yeteneklerin, örneğin konuşma ve muhakemenin gelişiminde sosyal etkileşimin rolünü ve bu sosyal etkileşimde toplumu öne çıkartarak vurgulamıştır. Bu bağlamda çocuk toplumsal ilişkiler içinde gelişir. Bu alanı ne kadar daraltır, aileyi ne denli öne çıkartırsak bu gelişim o denli güdükleşir, sınırlanır.

İyi bir; anne, baba, ‘’hem anne hem de baba olmak’’ yıllardır içselleştirilmiş rollerimizin biraz utangaçça da olsa kabulünden başka bir şey değil aslında. Biyolojik özelliklerimizden kaynaklı (ki bu biyolojik fark fiziksel güç vb. içermiyor. Bana göre sadece, doğum yapma ve emzirme yetisi ile sınırlı) roller hariç, çocukların yetiştirilme sürecinde, diğer tüm cinsiyetçi rolleri reddetmeliyiz. Zaten evde çocuklar üzerinden kurulan anne baba rolleri sadece çocuklarla sınırlı değildir. Aynı zamanda eşler arasında da günlük yaşamın örgütlenmesi süreçlerinde, cinsiyetçi bir iş bölümünün de tetikçisi, başlangıç noktası hatta örgütleyicisidir. Hem anne hem de baba olmak iki cinsiyet açısından da bir diğerinin rolünü üslendiği için bir yandan kulağa hoş gelse de diğer yandan (kavramsal olarak) cinsiyetçi rollerin varlığını meşrulaştırmış olur.

Yok… ‘’ben çocuklarıma hem anne hem baba olmadım. Kafamdaki dünya görüşü doğrultusunda örgütlemeye çabaladığım bir yaşam biçimi içinde, sadece ‘’iyi’’ bir ebeveyn olmaya çalıştım’’ diyebilmek, sanırım bu bağlamda daha fazla anlam taşıyor.

Bunu yaparken de aynı zamanda rol model olmaya çalışmak ve yine bunu yaparken tüm yoldaşlarımızla, kendimiz gibi düşünen arkadaşlarımızla, bu süreçleri örgütlemek ve yine çocukları birlikte büyütmek önem kazanıyor. Unutmamalıyız ki çocuklar, bir sosyolojik küçük grup olan ailenin değil, tüm toplumsal ilişkilerinin ve onların da dahil olacağı, bizlerin o toplumla kurduğumuz ilişkilerin bir sonucudur.

Bu bağlamda her türlü toplumsal cinsiyetten kaynaklı rolleri reddetmeliyiz.

Bu süreç işlerken, kadının da (annenin) bu roller nedeni ile özü itibari ile bu rolleri tümden veya büyük oranda reddini, bir ‘’pozitif ayırımcılık’’ hakkı olarak (bazen bunaltsa da) ebeveynliğin eksik veya fazlalıklarını bir kenara bırakarak kabul etmek, bizi daha doğru bir ideolojik duruşa yönlendirecektir.

Son olarak şunu söyleyebilirim ki iyi anne olmak veya iyi baba olmak, iyi bir ebeveyn olmanın önünde bir engel olmakla kalmaz, aynı zamanda iyi bir sosyalist olmanın, devrimci olmanın da önünde de önemli bir engel teşkil eder. Çünkü çocuklar bizim anlattığımızdan daha fazlasını, eylemlerimizden öğrenirler. Çevremizle, eş olarak birbirimizle kurduğumuz ilişkilerimizden öğrenirler. Onlar davranışlarımızı takip eder. Bir doğru davranış, bin kelimeden nasıl ki daha iyi ve öğretici ise bir olumsuz davranış da binlerce kelimeden daha yıkıcı ve yanlışa sevk edici bir durum içerir.

Hayatı güzelleştirmek, ideolojik bir tutumdur. Geri olanı örgütleyip kutsayarak belki hayata küçük de olsa mutlu anlar katabiliriz. Ama bu kutlu anların gerici içeriği, sevdiklerimizin bütün hayatlarını mutsuz edebilecek, sosyal şifreleri içinde barındırır. O halde doğru olanı yapıp iyi bir ebeveyn olaya ve iyi bir toplum kurmaya toplumsal cinsiyetten kaynaklı eşitsizliği üreten mekanizmalara karşı bir duruş sergileyerek işe başlamalıyız.

Tarihin, insanlığın bizden beklentisi bu denli büyükken, bizler en gerici aile ilişkilerinin bir parçası olmayı reddetmeliyiz.

Yarını kurmak, kendimizi bugünden değiştirmeye başlamakla mümkündür.

Tags: Altan Açıkdilli
Previous Post

Savaş Tamtamlığı Kime Yarar!

Next Post

GES MORNAR*

Next Post
GES MORNAR*

GES MORNAR*

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

Meteoroloji’den 14 il için sarı kod: Kuvvetli yağış, sel ve fırtına bekleniyor
Manşet Haberler

Meteoroloji’den 14 il için sarı kod: Kuvvetli yağış, sel ve fırtına bekleniyor

12/11/2025
Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Devrimi
Manşet Haberler

Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Devrimi

12/11/2025
İslamabad’da adliye önünde intihar saldırısı: 12 ölü, 27 yaralı
Dünya

İslamabad’da adliye önünde intihar saldırısı: 12 ölü, 27 yaralı

12/11/2025
“KASABANIN DEVRİMİ*” ya da OY BULANCAK BULANCAK
Günlerden Sızan

“KASABANIN DEVRİMİ*” ya da OY BULANCAK BULANCAK

12/11/2025
İBB iddianamesi 237 gün sonra açıklandı: İmamoğlu’na 2.430 yıla kadar hapis istemi
Manşet Haberler

İBB iddianamesi 237 gün sonra açıklandı: İmamoğlu’na 2.430 yıla kadar hapis istemi

12/11/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik