Sullivan, “Bu saldırının hızı, bence Suriye hükümetini ve bölgedeki diğer gözlemcileri oldukça şaşırttı” diyerek, bu gelişmelerin yanı sıra Ukrayna’daki durumun, Rusya ve İran’ın “daha zayıf bir stratejik konumda bulunmalarının doğal sonucu” olduğunu vurguladı.
Sullivan, Suriye’deki gelişmelerin ABD güçleri için risk oluşturup oluşturmadığına ilişkin, “Şu anda, DEAŞ ile savaşmak için Suriye’de konuşlanmış bulunan güçlerimizin, bu özel saldırının gerçekleştiği bölgeden farklı bir yerde oldukları için yakın bir risk altında olmadıklarına inanıyoruz,” şeklinde konuştu. Bununla birlikte, İran, Irak ve Suriye’deki Şii milis gruplarının tehdit olmaya devam ettiğini belirten Sullivan, her gün onların korunmasını sağlamak ve olası saldırılara yanıt vermek için çalıştıklarını söyledi.
Sullivan, Suriye rejimi karşıtı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) adlı silahlı grubu “terör örgütü” olarak tanımladıklarını vurgulayarak, bu nedenle “örgütün tasarımları ve hedefleri hakkında geçerli endişelerinin” olduğunu belirtti.
Buna karşın Sullivan, ABD’nin, muhaliflerin Suriye’nin başkenti Şam’a doğru ilerleyerek Beşar Esad hükümetini Rusya, İran ve Hizbullah tarafından sıkıştırmasından “yakınmayacağını” söyledi.
Sullivan, yaşanan gelişmelerin getireceği sonuçların oldukça “karmaşık” olduğunu ifade ederken, Washington’un bu konuda bölgesel ortaklarıyla yakın temas halinde olduğunu aktardı.
Halep ve İdlib’de Esed rejimi ile HTŞ arasında yaklaşık altı gündür çatışmaların sürdüğü bildiriliyor. Bu durum, bölgedeki güç dengeleri üzerinde önemli etkilere yol açabilir.