Hatice Özhan
Köleleri kurtarmak için en zor adım nedir? diye sorulduğunda derinden bir iç çekişle “Bir köleyi köle olmadığına ikna etmektir” dedi.
Siyah derinin bir melaneti de köleliği bir doğum lekesi gibi ömrünce taşımaktı ona göre. Bu iz deriden belki silinir de, akıldan silinmesi sanırım biraz zor olsa gerek. Akla sinen bu iz, orada barınan ve asla dizginlenemez sanılan yılkı atlarını bile evcilleştirir bir müddetten sonra. Korktuğu buydu Araminta ve Yeni Ahit’teki kölelerin itaatkâr olması içeriğini eleştirdi en başından beridir ve Eski Ahit’teki kurtuluş kıssalarına önem verdi.
Okuma yazma bilmeden yetişen Araminta, annesinin ona öğrettiği İncil kıssalarıyla büyüdü ve ileriki yaşlarda köleliğin insandan çok önce aslında bir tanrı buyruğu olduğunu keşfetti. İtaatkâr kullar ve köleler isteyen bir tanrıyla ve onun tekelindeki dinle işlerin yürümeyeceğini anladı ve böylesi bir tanrıyla aralarındaki tüm köprüleri attı. Tahayyülündeki dine ve insanlar arasında deri farkı gözetmeyen bir tanrının varlığına ikna etti kendini.
Beş altı yaşlarına geldiğinde yeni sahibesince çocuklarına dadılık yapması için kiralandı Araminta. Bir çocuk için ne anlama geldiği henüz bilinmeyen, siyah bir köleye ise hiç yakıştırılmayan terbiyeyi beyaz çocuklara siyah Araminta verecekti. Çocuklar kahvaltıdan önce uyanırsa ya da söz dinlemezlerse karşılığında kırbaçlanırdı Araminta. Her kırbaç darbesi ve izi ömür boyu taşıyacağı bir utancı ve de içinde büyüyen kinin teşviki oldu. Kaçtı o cehennemden yeni bir cehenneme doğru arkasına dahi bakmadan. Bir otel odası gibi farklı sahiplerce kiralanan Araminta, tarlada veya ormanda çalışmak, çeşitli yükleri taşımak, öküzlerle ilgilenmek gibi daha ağır işlerde çalıştırıldı.
Köle olarak yaşadığı evlerde gördüğü şiddet, kafasına aldığı darbelerle yakalandığı epilepsiyi yaratıcının bir ilhamı, yol göstericiliği olarak yorumladı. Kendi seçimi olan yeni tanrısının, yol ayrımındaki kendisine bu hastalıkla ruhani bir nöbet bahşettiğini, yerlere kapaklandığı esnada bir yaprak gibi kımıldamasını da bu ayinin bir gereği olan kendinden bir geçiş olarak yorumladı hep. Tanrısının kucağında olduğunu, bilincinin yerine geleceği ana dek, başını okşayıp kulağına hikâyeler fısıldadığını farz etti.
Bu nöbetlerin en çok da, yılkı atlarına dokunmadığına kani oldu. Ve bir yaprak gibi kımıldadığı bu ayinlerin sonrasında; gözlerini köle olarak açtığı Amerika’da aynı şekilde yummayacağına dair kendisine söz verdi.
Geçmişi değiştirmeye gücü yetmese de, en azından 1885’te onunla birlikte Amerika’da doğanların zihinlerinde ışığı çakmak ve de yeni doğacakların da gözlerini dünyaya köle olarak açmalarını engellemek istedi. Belleklerinin bir kısmı gitse de geri kalanının istenirse tamamlanacağını kaçmalarına yardım ettiği kölelerle göstermiş oldu.
Ama öncesinde kendisini kölelikten kurtarmalıydı ve1849 senesinde kölelikten kaçarak Pensilvanya’ya gitti. Daha sonra Maryland’e tekrar dönerek ailesini de kölelikten kurtardı.
Araminta kendisini Harriet Tubman olmaya doğru götürecek yolun taşlarını döşemeye başlamıştı.
Gizli yollar ve güvenli evleri tesis ederek, kölelik karşıtı ağı kurarak eylemlerine devam etti.
Yetmiş köleyi ve aileyi kölelikten kurtardı bu sayede.
Kölelik karşıtı liderlerden John Brown’a da yardım etti ve Harpers Ferry’ye yapacağı baskın için adam toplamasını sağladı.
Amerikan İç Savaşı sonrasında kadın hakları konusundaki eylemlere dâhil oldu. Süfrajet Hareketi’nin önde gelen isimlerinden biriydi artık.
Tanrının lütfünü kendilerinden esirgemediği beyazların erdemli dünyalarına cehennemi sokan oydu.
Köleliği tartışmaya açmak gibi, özgürlüğün deri ayırt etmez bir şey olduğunu, siyah derililerin akıllarındaki yılkı atlarının dizginlerini çözen Araminta çoktandır Harriet’se de resmi anlamda isminin bu olması kölelik kanunlarına gelip dayandı.
Erkeklere zindanların kapılarını açarak kaçmalarını sağlayan Araminta ’nın Harriet ismini alması, şakacı tanrının bir oyunu olsa gerek, bir erkekle evlilikle mümkün oldu ancak.
Ve 1844’te özgür bir Siyahî Amerikalı olan John Tubman ile yaptığı evlilik süresince de hiç çocuğu olmadı.
Biyolojinin ya da doğanın elvermezliğinden değil doğuracağı çocuğun da köle statüsünde olmasını istemediğinden. Tanrının ve beyazların kanunları, özgür bir baba ve köle bir anneden doğan çocuğun da köle sayılacağını ön şart koşmuştu çünkü.
Kölelik karşıtlığı ile ismi kulaktan kulağa dolaşan Araminta ancak öldüğü 1913’ten sonra bilindi. Ölülerin bir cevap ya da itiraz etme hakları yoktur da ondandır belki de.
20 Nisan 2016’da Amerika Birleşik Devletleri Hazine Bakanlığı, $20’lık banknotlara Başkan Andrew Jackson’ınki yerine Harriet Tubman’ın portresinin konacağını açıkladı. Bu da beyaz sevici şakacı tanrının bir oyunu olsa gerekti? Beyaz adam “ne de olsa bir daha bizi rahatsız edemez” dediği Araminta ’nın en azından hayaletini onurlandırarak olası yaramazlıkların önünü almış oldu, sanırım, böylelikle.
👏👏👏👏👏👏 güzel insanlar hep güzel anılacak