“Tecridin ve baskıların sonlandırılması” talebiyle cezaevlerinde başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemi 160. gününe ulaştı. Sadece ailelerin verdiği desteğin yetmediğini vurgulayan tutuklu yakını Anargül Albak, “Tecrit devam ettiği sürece açlık grevleri de devam edecek. Tutuklulara yönelik baskı politikaları ve tecrit sona ersin” dedi.
Cezaevlerindeki siyasi tutukluların, “PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde süreklileşen tecridin sonlandırılması” talebiyle, kendilerine yönelik salgın sürecinde artan hak ihlallerini de protesto amacıyla başlattığı süresiz-dönüşümlü açlık grevi sürüyor.
Gruplar halinde beşer gün boyunca sürdürülen eylem 160’ıncı gününde.
Eylemin başladığı 27 Kasım 2020’den bu yana 100’den fazla cezaevine yayılan açlık grevinde binlerce tutuklunun yer aldığı belirtiliyor.
Cezaevlerindeki eyleme destek amacıyla Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Mahmur ile Yunanistan’daki Lavrio mülteci kamplarında kalanlar da açlık grevinde.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan Van Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) üyesi Kenan Kara, tutukluların seslerinin yeterince duyulmadığını vurguladı.
Bu süreçte tek tek tutuklulara ulaşmanın zorlaştığını belirten Kara, şunları söyledi:
Tutuklulara ya avukatla ya da aileleriyle ulaşıp ancak bu şekilde durumlarını öğrenebiliyoruz. Dernek olarak yapmak istediğimiz görüşme başvuruları engellenip izin verilmiyor. Bu nedenle tutsaklarla birebir görüşmemiz mümkün olmuyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve işkencelerin farkındayız. Bu durumun karşısında güçlü bir tepki oluşmazsa ihlaller devam edecektir. Bunun örneklerini 2018 yılında Leyla Güven’in öncülüğünde başlatılan açlık grevlerinde gördük.
‘Tecrit toplumun tamamına sirayet ediyor’
Kara, cezaevi tarihinde, tutukluların her türlü ihlale karşı açlık grevi eylemi ile 80’li yıllardan bu yana topluma öncülük ettiğini ve bu öncülüğün giderek büyüdüğünü ifade etti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile kısa da olsa bir görüşme yapıldı. Açlık grevlerinin bitmesi için bu görüşmelerin devam etmesi gerekiyor. Böyle olursa toplum da biraz daha rahatlayabilir. Bugün İmralı’da yürütülen tecrit toplumun tamamına sirayet ediyor. Her bölge kendine göre bir daralma yaşıyor. Yaşanan bu siyasi gelişmeler, hak ihlalleri ve İmralı’daki tecrit insanları çok etkiliyor. Toplum bu hak ihlallerinin karşısında durması gerekiyor.
‘Bizi kurum içerisine sınırlandırmaya çalışıyorlar’
Dernek olarak siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte aileler ve avukatlarla sürekli iletişim halinde olacaklarını kaydeden Kara, gerekli kurumlara resmi başvurularda da bulunduklarını dile getirdi.
Çalışmalarının önünün pandemi gerekçeleri ile kapatıldığını belirten Kara, sözlerine şöyle devam etti:
Bir basın açıklamasını bile sokakta yapamıyoruz. Bizi sadece kurum içerisinde sınırlandırmaya çalışıyorlar. Öyle bir aşamaya geldi ki Van’ın herhangi bir sokağında bile tutukluların sesi olup konuşamıyoruz. Bunlar yaşanınca da çalışmalarımız yeterli olmuyor. Ama çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Toplumun da bizden beklentileri var. Bu nedenle resmi mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu nedenle herkesin de tutukluların sesine ses olması gerekiyor.
‘Tecrit sürdükçe grev de sürecek’
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 3 yıldır tutuklu bulunan Cevdet Albak’ın 2018 yılında başlatılan açlık grevlerinde 90 gün kaldığını dile getiren eşi Anargül Albak, eşinin o süreçten bu yana yüksek tansiyon hastası olduğunu söyledi.
Sadece ailelerin verdiği desteğin yetmediğini vurgulayan Albak, “Tecrit devam ettiği sürece açlık grevleri de devam edecek. Tutuklulara yönelik baskı politikaları ve tecrit sona ersin” dedi.