DEĞİŞEN İKLİM DÖNÜŞEN İNSAN

HomeKitap Önerileri

DEĞİŞEN İKLİM DÖNÜŞEN İNSAN

Şiirlerinin yanı sıra farklı konularda inceleme ve denemeleriyle tanınan Nuray Gök Aksamaz, bilgi-iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin alt yapısını oluşturduğu kapitalist modernleşme ve küreselleşme sürecine bağlı olarak iklim değişimini farklı açılardan ele alıyor. 1970’lerde ekonomik kriz nedeniyle ABD’de başlatılan ve etkilerini SSCB’nin dağılmasıyla 1990’lardan sonra dünyada yoğun olarak hissettiğimiz neoliberal küreselleşme ve teknolojik dönüşüm odaklı kalkınma politikalarının toplumsal değişime etkisi bağlamında yaklaşıyor, öncelikle konuya. Bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşması, sermayenin serbest dolaşımıyla yeniden yapılandırmalar, çokuluslu şirketler eliyle değişen üretim biçimleri; göçlerle, kentleşmeyle, ekonomik krizlerle, çatışmalarla, savaşlarla iklimin sürekli olarak nasıl değiştiğini açıklıyor.
Sorgulamasında derinlere inerek geçen yüzyılda kuantum mekaniğindeki gelişmeleri, ilgili bilimsel tartışmaları, bilimsel kuramlarla parlayan bilişim devrimini ve sonrasında süreklilik gösteren endüstriyel devrimleri irdeliyor. Teknolojik evrimden hız alan esnek üretimle emek-güç-sermeye ilişkisindeki değişimleri yorumluyor. Bilimle teknolojinin iç içe geçirilmesi stratejisinin ve farklı stratejilerle sürdürülen savaşların yansımalarını sanatta, felsefi kuramlarda, postmodern yönelişlerde, 1980’li yıllarda ortaya çıkmaya başlayan toplumsal hareketlerde, bilişim ağlarında sermaye ile birlikte kültürün de küreselleşmesinde ve tanımlanan “ekolojik kriz” sonucunda adil iklim arayışında gösteriyor. Çok yönlü iklim değişikliğinin kaynağı ve toplumsal değişime etkilerinin yanı sıra sosyo-kültürel hedeflerden kopuş sürecine koşut olarak dönüşmekte olan yalıtılmış insanın geleceğini çoklu bir bakış açısıyla ve farklı disiplinlerin yaklaşımlarını örnekleyerek irdeliyor. COVID-19 salgını ve Paris Anlaşmasıyla gündemdeki “İklim Değişikliğiyle Mücadele” nedeniyle yeni politika ve düzenlemelere ve etkilerine dikkat çekerken insan hak ve özgürlüklerini de anımsatıyor.
Gök Aksamaz, çağımızın “Antroposen çağı” olarak nitelendirilmesine de gönderme yaparak şöyle diyor: “İnsani gelişmede ve insanlığın gezegene bıraktığı her tür izde, kapitalist modern sistemin küreselleşme üzerinden oynadığı rol göz ardı edilmektedir. Ekolojik değişimler küresel kapitalist sistemin güdümleyişinden bağımsız iklim değişiklikleriymiş gibi nitelendirilerek “Antroposen” terimi gündeme getirilmektedir. Yine sömürgecilik, kapitalizm, ırkçılık ve ataerki gibi politikaların yarattığı çelişki ve karşıtlıklar gündeme getirilmeden insanlığın gezegene etkileri gündeme getirilmektedir. Bir yandan insanlığın yeni programlar dahilinde bilişim teknolojileri üzerinden sunduğu verilerin yapay zekâya ve robotik sistemlere yönlendirilmesi sağlanırken, bir yandan da insanın iklim değişikliğinin kaynağı oluşu, gezegene baskıları ve bıraktığı kötü izler vurgulanmaktadır. İnsanlık kültürünün sayısal (dijital) teknolojiye indirgenmesiyle toplumların modernleşme sürecini tamamlayamadan kapitalist bir sistem içinde öğütülmek istendiği algısı oluşmaktadır.”
Gök Aksamaz, insanın teknolojiyle ilişkilerine, endüstri sonrası ağ toplumuna ve süreçte ileri sürülen kuramlara, oluşturulan bilişim ikliminde toplumsal cinsiyet eşitliği ve çevresel adalet gibi kavramlarla yeni kimlik arayışlarına ve kimlik yapılandırma süreçlerine, insan merkezli yaklaşımla kapasite artışı ve ölümsüzlük ardına düşen transhümanizme, insan merkezli olmayan yaklaşımla insan sonrasını tasarlayan posthümanizme ve feminist posthümanizme, ayrıca “iklim adaleti” arayışı gibi toplumsal hareketlere de kitabında yer veriyor. İnsanın teknolojiyle bütünleşerek tekno-insana dönüşme ve dönüştürülme süreçlerini artırılmış gerçeklikte, imgesel ya da sanal evrende yapay zekâ ile kurulan ilişkiler, insan-makine tasarımları ve insan bilincindeki/zihnindeki değişimler cephesinden kendi özgün yorumlarıyla ele alıyor. Giderek insansızlaşan üretim biçimleri ve savaş teknikleri içinde teknolojinin çokuluslu sermaye ve güç merkezleri tarafından güdülme biçimlerini ve günümüz dünyasının farklı eğilim ya da arayışlarını sorguluyor. Sermaye ile birlikte veriler, bilgiler, tüm değerler akış içinde küreselleşirken siber sistemlerin yaygınlaşmasıyla insanların üzerindeki denetimin artarak süreceği ve insanın öz iradesiyle birlikte önemli ölçüde değerlerini ve özgürlüğünü yitireceği kaygısını da paylaşıyor okurlarıyla.
Sürdürülebilir kalkınma ve akıllı yaşam modellerine gönderme yaparak sürdürülebilir insanlığın yalnızca refah ve teknoloji ile sağlanamayacağını söylüyor. Gelişerek kalkınmanın yalnızca refaha ve teknolojiye değil, adil bir iklimde yaşamı değerleriyle anlamlandıran insanlığa ve onun kültürel birikimine de bağlı olduğunu vurguluyor. Günümüz kalkınma anlayışının gereksinimleri karşılayarak sorunlara çözüm üretmekten çok, yeni teknolojiler geliştirerek yeni üretim modelleriyle yeni tüketim alanları yaratarak, gelişmemiş ülkelere teknoloji transfer ederek büyük pazarları beslemeye dayalı olduğunu belirliyor. Dünyadaki sürekliliği sağlamak ve sorunları belli bir oranda da olsa çözebilmek için yeni politikalar gerekliliğine işaret ediyor. İnsani kültürel hedeflerle birlikte kültürel çeşitliliğin, yerel ve farklı kültürlerin yaşatılmasının önemine de değiniyor. Birey ve toplum için sürdürülebilir insanlığın koşullarını farklı açılardan yaklaşımlarla sorguluyor ve yorumluyor. İnsanlığın nasıl bir iklime gereksinim duyduğunu şöyle açıklıyor: “İnsanlığın benimsediği değerlerle yenilenebilir enerjisini, gizilgücünü, düşünme yeteneğini, yaratıcılığını işlevsel kılacağı bir iklime gereksinimi vardır. Bireylerin edindikleri kültürü baskı altında kalmadan ve üzerinde uzlaşılabilen evrensel değerlerle çevrelerine yansıtabilecekleri çoğulcu demokratik bir sistemde yaşamaya gereksinimleri vardır.”
Gök Aksamaz, çalışmasında şu gibi sorulara da yanıt arıyor: “Gelecekte insanın özne olarak özgür iradesini kullanabilmesi olanaklı mıdır? İnsan bilincinin özgür iradesini etkin kılmak yerine robotlaşmayı ya da güçlendirilmeyi seçişinin nedenleri neler olabilir? İnsanlar eninde sonunda yapmakta olduğu işleri ve yetkilerini devretmeleri durumunda daha huzurlu, daha mutlu ya da daha özgür bir yaşam sürebilecekler midir? Geleceğin süper akıllı toplumunda, insanın özne olma olasılığı var mıdır? İnsanın kendini gerçekleştirerek özgürleşme olanağı var mıdır? Yabancılaşmanın sonu, sanatın da sonu mudur? Savaşlar sürekli midir? İnsanlık yeni bir iklim yaratabilecek midir?” Ve “İnsanları/toplumları ne birleştirir?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: “Her şeye karşın insanları; içinde birlikte yaşanan doğa, kolektif üretim içinde canlılığı somutlaşan yerel kültür, zihnin özgür olmasıyla ortaya çıkan yaratıcılık, bilincin etkinliğiyle canlı olabilen dil, sanat ve düşün yapıtlarıyla birlikte yaşamı anlamlı kılan değerler ve kuşkusuz bilimsel yaklaşımlar birleştirir. Her dönemde insanlık için en önemli çaba ayakta kalmak olmuştur, bu çabayı anlamlı kılan ise sanatla ekini yeniden yeşertmek olmuştur. Her şeye karşın insanlık yolundaki evrensel değerler sanatla yaşayacaktır. Uzun geceler, güneşin yeniden doğuşunu görmek içindir!”
Gök Aksamaz, kitabının “İnsansız Olmasın Gelecek” başlıklı bölümünde diyor ki; “Geleceğin tümleşik dünyasında belki bilgisayarındaki öğrenen yapay zekâ ile işbirliği içinde, belki de robotlarıyla ilişki içinde olacak insanlık. Geçmiş uygarlıklar ile ilgili tüm verilerin belleğinde kayıtlı olduğu insan-sonrası bir varlığa (post-insana) dönüşürken de insanlığa sahip çıkıp çıkmamaya kendisi karar vermiş olacak. İnsan kaynaklı dönüşüm ya da ‘son’ denecektir, insanlığa sahip çıkılmayan duruma!” Ardından mitolojik düşünceye de gönderme yaparak sürdürüyor, sözlerini: “Bu durumda zaman başa alınacaktır, egemenlik ve güce karşı ateşe sahip çıkan akıl ve cesaret (Abrıskil, Amiran, Nasren ya da Promethe) bir mağarada karanlığı giyinecektir. ‘Değişmeyen tek şey, değişimdir’ diyen ve hep yaşayan bir ateşe inanan Herakleitos ise diyalektik düşüncenin ilk basamağında anımsayacaktır ateşi.” Kendi şiiriyle son sözü söylüyor, kitabında Nuray Gök Aksamaz; “Sonra biri ‘İnsansız’ seslenecektir,” diyerek:
“… Bir hücredesin sen de bak şimdi
Soluğunu gözaltında tutuyorsun
Sana giydirmişler yeni köleliğini
İçinde insansız yaşama alışıyorsun

Ama unutma insanın soluğu ateşten
Ateştir hiç söndürülmemesi gereken.”

https://www.kitapyurdu.com/yazar/nuray-gok-aksamaz/14982.html?gclid=Cj0KCQiAxoiQBhCRARIsAPsvo-y3Cht0tBR1bdE7hgaJY66nCpujtNqlHLfn3BuP3MsO0VbkMubs_y0aAk-0EALw_wcB

 

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments