Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan, aylardır sert çatışmaların yaşandığı İdlib için perşembe günü (dün) Moskova’da ateşkes imzaladı. AFP haber ajansının bildirdiğine göre, çatışmalar gece yarısına dek sürdü, sonrasında bölgede ‘görece sessizlik’ hakim oldu. Kimi gözlemcilere göre Moskova’nın, diğerlerine göreyse Ankara’nın istediği oldu.
Erdoğan’ın zaferi
Serbest çalışan Rusya muhabiri Stefan Scholl, Kleine Zeitung için hazırladığı analizde İdlib ateşkesini Türkiye’nin başarısı olarak değerlendiriyor:
“Bu ateşkes sonucunda bu kez Putin değil, Erdoğan kazandı. … Suriye ve Rusların, asilerin son kalesi İdlib üzerindeki askeri baskısı, ateşkes sayesinde … şimdilik ortadan kalktı. Üzerindeki baskı kalkanı bir başka kesim de buradaki 3,5 milyon sığınmacı. … Putin, Suriye’nin toprak bütünlüğünün bölünmezliğini dün Kremlin’de bir kez daha gündeme taşıdı; ancak bu egemenliğin İdlib’de askeri yolla tesis edilmesi şimdilik engellenmiş oldu. … Ama Kremlin’in hiç değilse Ankara’yla arasındaki yakın ekonomik işbirliğinin bir kez daha zarar görmesinden kaygılanması gerekmeyecek. Türkiye Rusya’nın en önemli komşularından. İdlib uğruna bu ilişkiye zarar verilmeyecektir.”
Putin’in zaferi
Ortadoğu muhabiri Tomas Avenarius Tages-Anzeiger’de Rusya’nın Türkiye karşısında zafer kazandığını yazıyor:
“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, perşembe günü Kremlin’e ricacı olarak geldi. İdlib’deki savaş … Erdoğan ve müttefiki Suriyeli asilerin kazanacağı bir savaş olmaktan çıktı. … Erdoğan’ın askeri birlikleri, Suriye diktatörü Beşar Esad’ın zaferini en fazla geciktirebilir ve bedelini de askerlerinin canlarıyla öder. … Putin elini Esad’ın üzerinden çekmediği sürece Erdoğan kaybeden olmaya mahkum kalacaktır. Erdoğan başka açılardan da Putin’e bağımlı. … İki devlet arasında yeni bir ticaret savaşı baş gösterecek olursa Ankara yönetimi bir kez daha kısa çöpü çekecektir. … Tüm bunlar Putin’in, Erdoğan’ı zor durumda bırakması için geçerli sebepler. Kremlin’in Ankara’ya ateşkes teklif edebilme lüksünün sebebi, bu zekice oyunu ne zaman istese tekrar devreye sokabilecek olmanın rahatlığı.”
AB artık seyirci kalamaz
Avrupa Birliği, Suriye meselesinde nihayet daha kararlı davranmalı, diyor Ta Nea:
“Moskova bugün geldiğimiz noktada kuşkusuz bölgenin önemli aktörlerinden ve buradaki nüfuzu da ABD ve AB gibi diğer aktörlerin etkisiyle ters orantılı. … Ancak bu, Avrupa’nın durumu kabullenmesi anlamına gelmemeli. Avrupa, kaderini Moskova’nın zirvelerde güçlü davranmasına bağlayamaz. AB’nin İdlib’de olup biten üzerinde söz hakkı olmalı. … Bu açıdan bakıldığında Almanya, Avrupa’yı edilgen bir seyirci konumundan çıkarıp ağırlığı olan bir aktör haline getirmek gibi tarihi bir sorumluluğa sahip. Ancak bu sorumluluğu yerine getirmek, Türkiye sahil korumasına birkaç milyon avro hibe etmekle olmaz.”
Çıkarlar çatışması infilaka hazır
Çok sayıda aktörün sebep olduğu büyük kargaşa nedeniyle savaşın kısa zamanda sona ereceğini beklememek gerek, diyor Keskisuomalainen:
“Rusya’nın Suriye’deki beklentisi, dünya politikası açısından önemli bir bölgeye erişebilmek, süpergüç statüsünü muhafaza etmek ve askeri ve siyasi gücünü gerek savaş tecrübesi gerekse silah ihracatıyla güçlendirmek. … Erdoğan yakında oyuna tüm ağırlığını koymak zorunda kalacak, zira tüm tehditlerine rağmen AB, onun bu yüksek maliyetli savaşını finanse etmeye gönüllü gözükmüyor. Suriye krizinde Türkiye’nin çıkarları var ama donanımı eksik. ABD ile AB ise kaynaklara sahip olmasına sahip ama iş müdahil olmaya gelince ABD irade, AB ise siyasi beceri sergileyemiyor. Rusya ise hem ihtiyaç duyduğu donanıma hem de harekete geçme iradesine sahip. Bu yüzden savaş devam edecek ve olan yine Suriye halkına olacak.”
SONHABER