Ya panik atağınız sizden korkuyorsa? El alem ne derciler burada mı? Değilse gelsinler… Hep misafire verdik en güzel terliği. Sadece misafir geldiğinde kullanılan tabaklar, kaşıklar bile bize ait olduklarına inanmadılar. Sözüm misafirperver olmaya değil, zamanla misafire kendimize verdiğimiz değerden fazlasını vermek ya da olduğumuzdan farklı göstermek ve el aleme laf vermemek için yaşamaya başlamaktan bahsediyorum.
Yıllarca ayıp olmasın diye konuşamadıklarımız var ya, hani “terbiyesiz mi olacaksın sen başıma” ya da “ayıptır” diye sallanan o parmağı hatırlıyor musun? Hah iste o parmağı sallayan kişi yaşamımızdan çıkıp gittiğinde bile biz genellikle o parmağı kendi içimizde sallamaya devam ederiz. Hem de hiç sorgulamadan. Bazen o kadar uzun ve usanmadan sallarız ki, tak der canımıza ve bunu her yapmak zorunda kaldığımızda bu bizde nefes alamama, hızlı kalp atışı, bayılma hissiyatı, kolda uyuşma olarak kendini gösterir ve yeter artık bunu yapma, der. Başka şekilde seni durdurmanın yolunu bilmiyordur çünkü.
Sana çocukken “aferin” dediklerinde yüzündeki gülümsemeyi hatırlıyor musun? Ya da senden övgüyle bahsettikleri özellikleri nasıl iyice pekiştirdiğini hatırlıyor musun? Eğer hatırlayamadıysan biraz daha içeriye bakmayı dene. Hangi çocuk en sevdiği tarafından onaylanmak istemez? Hah iste o onaylanmak isteyen çocuk mu seçti mesleğinizi? Eğer “evet”se, her gün çekilir mi o yol be kardeşim? Bir gün yolda panikatak yakalarsa aslında sorun panikatak değil sensin.
Aslında bunun gibi onlarca örnek vermek mümkün, uzun zaman kendimizi zorladığımızda bize “yeter artık” diyen yine kendimiz oluyoruz ve kabul edelim ki panikatak bu kadar korkutucu gelmemiş olsa işimizi gücümüzü bırakıp bununla uğraşmayız.
Bundan kendimizi korumanın bir yolu var mı, dersek eğer, ben klasiklerden gideceğim ve kendini keşfetmek/tanımak diyeceğim. Dillere pelesenk olmuş bu söylemden içi boşaltılmış kofti türemeleri kenara bırakalım…
Beni inançlarım yönlendirir, tam burada kader motifi girer devreye. Ya, hayatımda şikâyet ettiğim döngü, zamanında bununla ilgili geliştirdiğim inançlarımla alakalıysa? Hayır hayır, “üç adımda on beş adım at” gibi kişisel gelişim zırvaları değil bu. Soru çok basit; kendinle ilgili inançlarını nasıl ve ne zaman oluşturdun?
Keşke herkesin inançlarını bir arada saklayabileceği kutusu ya da sandığı olsa ve bu sandığı her sene açıp temizleyebilse. Evindeki bahar temizliği gibi…
Panikatak, sana duygusal olarak iyi gelmeyen ama mantığının zorladığı durumlarda kalmak zorunda olduğun için gelir. Yıllarca yanlış inanç ya da inançlar kıyafetini zorla üzerine uydurduğun için gelir. İyi ki geliyor da yeni kapılar ve pencereler açmaya zorluyor ruhunu.
Panikatak, seni senden çok düşünen tarafındır senin, eğer panikatak yaşıyorsan artık yaşamında bir şeyleri değiştirmenin vakti geldi demektir.
Duygu Fırat-Tellioğlu
Psikoterapist
Duygutellioglu.at
Firatduygu@hotmail.com