Eğitim Çocuğu Keşfetmelidir!

HomeEğitim

Eğitim Çocuğu Keşfetmelidir!

Ali Ersönmez

2023-2024 eğitim öğretim yılının zili çaldı. Her sene başında ve her sene sonunda olduğu gibi eğitimde yenilik adı altında “niceliksel belirsizlikler” çoğalmakta ve bunun “sadık savunucuları” şaşırtıcı sayıda mevzideki yerini almakta. Onlarca yıldır eğitime dair “ürettikleri kavramların” ve “başkaca denemelerin” öğrencilerimiz üzerinde yaratacağı tahribatı (dinleyici ve izleyici pozisyonda, gözlerimiz açık şekilde)  kara kara düşünmenin dışına çıkamıyoruz.

Herkesin gözle görebildiği (derslik, okul ve öğretmen ihtiyacı; kalabalık sınıflar; ödenek yetersizliğ;, hizmetli sorunu; kolay ulaşılırlık; niteliksel ortam vd.) sorunların dışına çıkarak; ve esasta bu görünür eksikleri aşan “felaketi besleyen” boyutunu irdelemek en iyisi. Çünkü eğitimin yapısal dinamikleri ve içeriksel donanımı ve de hedeflenen sonuçları bizi derinden savurmaktadır.

Zevk alan, saygı duyan, istek duyan ve içten içe sevinçler duyarak eğitim alanına dâhil olan çocuk ve gençlerimizin sayısı hızla azalmaktadır. Oysa eğitim ortamı herkesin kendi seviyesinde sosyal, kültürel, sanatsal, sportif, bilimsel ve ruhsal gereksinimlerine dair doyumlar aldığı alandır.

Eğitimde çoklu krizlerle yatıp, belirsizliklerle uyanıyoruz. Günümüz eğitim sisteminde, “eğitime yaklaşım” ele alındığında çokça tartışılacak durumlara rastlanılmakta. Her ne kadar veli, öğrenci, öğretmen ve eğitim politikalarını belirleyen yetkili kurumlar süreci normalmiş (doğal) gibi yürütseler de, bu eğitim sisteminin çocukların gerçek anlamdaki ihtiyaçlarını, sorunlarını ve karşılaştıkları güçlükleri kendi düzeyine uygun şekilde savunacak görüş ve bakış açılarını ve de zihinsel yeteneği beslediği iddia edilemez.

Yaşamsal ve doğal ihtiyaçlar yerine daha çok “başarılı,” eleyen, öne geçen, test bağımlısı,  “daha fazla hızlı” ve tek kalıba sokulmaya çalışılan bir anlayış eğitimin her aşamasına bulaşmıştır.

Peki, “gelişim hedefli yaklaşımın” eğitimde “bay pas” edilmesi tesadüfü sayılabilir mi? Eğitimdeki icraatlar tesadüfü kabul edilirse, safça ve masumane niyete yenilmiş oluruz. Eğitimdeki başıboşluk, bilinmezlik, kendiliğindenlik bile planlı bir politikadır. Cinsiyetçi eğitimle cinsiyetçi ve ataerkil hayatı yapılandırırsın, özgürlükçü ve demokratik eğitimle ise özgür ve eşit toplumu temellendirirsin.

Eğitimdeki her türden uygulama; ilkeler, amaç, müfredat ve programlar insan gelişiminin yaratıcı ve üretken yanlarını, eleştirici düşünmeye sevk eden ve inisiyatif alabilen  ve de öğrenebilen evrelerle domine edilmesi şarttır. Bilgi, yetenek ve becerilerin açığa çıkarılması ile beraber, zihinsel yeteneklerin desteklenmesi çocukların farklı görüş ve kimliklerini bulmalarına ve de dönüşümlerine alan sunacaktır.

Her şeyden önce “bilmeyi bilen çocuklar” yetiştirmemiz gerekiyor. Çocuğun yenileşmesini, çocuğu önceleyen ve hayatı yorumlayabilecek nesillerin boy attığı eğitim modelleri belirlenmeli.

Bunları söylerken realitede bir ters yaklaşım gözümüze çarpmaktadır. Sürekli kolayı seçerek, dünyada eskiyen ve kötü diye bilinen, misyonsuz eğitim modellerini getirip uygulamak gerçek anlamda yeni dünyayla bizim uyumumuza ket vuracaktır; kısır döngü anonimleşecektir.

Çağın gereklerine yanıt olamayan eğitim denemeleri hayli riskli, sakıncalı ve bizi gereksiz şekilde çukura çekmektedir. Eğitim sisteminin çocukları ve toplumu tek tipleştirme, sosyolojik ayrışmaya, psikolojik ön yargılara ve ekonomik alanlara eşitsizliği yayma aracı olarak dizayn edilmesinden ala acele vazgeçilmelidir.

Bir toplum nasıl düşünmek, ne tür anlamlar üretmek, yaşamı hangi değerler üzerinde inşa etmek istiyorsa eğitimini de o hedeflere uygun icra etmelidir. Eğitimdeki hassasiyet ötelenemez, “vurdum duymazlık” eğitimin ruhuna aykırıdır. İyi ve doğru düzenlenmiş eğitim modeli ile  sorunları en aza indirilen ve hakikate emin adımlarla ilerleyen bir toplumun inşası söz konusu olabilir.

Eğitim programları, eğitim etkinlikleri, eğitim anlayışı ve eğitimin kurumsallaşması çağın belirlediği dünya görüşüne ve bu görüşün ihtiyaç duyduğu önceliklere, geliştirici teknik uygulamalara ve pratik yaratıcılıklara göre düzenlenmelidir.

Eğitim çocuğu keşfetmelidir, doğayı keşfine araç olmalı, insanın nasıl düşündüğünü, neleri niçin hissettiğini yorumlamalıdır. Yeniden tahlil etme, özgün analiz ve çözümleme kapasitesini çoğaltmalıdır.

Eğitime sahip çıkmak hür, laik, demokratik ve kamusal yaşama sahip çıkmaktır. Eğitim öz amacı ile hayat bulduğunda barışçıl ve özgür bireyler yetişir; öfke ve kibir yenilir; vicdan, adalet, dayanışma, özveri ve sevgi duyguları boy atar.

Kaynaklar:

  • ÇOCUK VE TOPLUM (Gelişim ve Eğitim Üzerine Denemeler) David Elkind
  • Kitlelerin Psikolojisi (Gustave le Bon)
  • Okulsuz Toplum (İvan İliç)
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments