Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), yüz yüze eğitim başlamasından bu yana en ez 1736 sınıfın karantinaya alındığını bildirdi.
Eğitim-Sen’in önlemlerin alınmadığı okullarda son duruma ilişkin hazırladığı raporda, “Okullarda önlemlerin alınmadığı her gün vaka sayıları artmaya, sınıflar kapanmaya devam ediyor. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim-Sen) hazırladığı haftalık rapora göre şu anda okullarda temaslı ve pozitif öğretmen sayısı 522, temaslı ve pozitif öğrenci sayısı 5305, temaslı ve pozitif personel sayısı 15 olmuştur. Kapanan sınıf sayısı 1736’dır” denildi.,
Yeterli bütçe ayrılmadığı için vakalar artıyor
Eğitim-Sen, sunduğu raporda iktidarın eğitime yeterli bütçeyi ayırmamasından dolayı önlemlerin alınamadığını şöyle ifade ediyor:
“AK Parti iktidarının eğitime ayırdığı bütçenin çok düşük seviyede olması dolayısıyla ne ek kadro istihdamı ne okullarda fiziki yenilenme sağlanabilmektedir. Salgın koşullarında tam zamanlı yüz yüze eğitimi sürdürebilmek ciddi bir stratejiyi ve buna uygun ek bütçeyi zorunlu kılmaktadır. MEB, seyreltilmiş sınıfları hayata geçirememiş, ek derslik kazandıramamış, öğretmen odaları, öğrenci ve öğretmen tuvaletlerini çoğaltamamış, sınıfların havalandırılması için pencere sistemlerini değiştirememiş, sağlıklı ulaşım konusunda yerel yönetimlerle birlikte strateji geliştirilmesine öncülük edememiştir. İhtiyaç oranında ek kadro atamamış, her okula bir sağlık personeli görevlendirememiş, yeterli sayıda yardımcı hizmet personelinin her okula atanmasıyla hijyen koşullarının iyileştirilmesini sağlayamamıştır.”
Eğitim-Sen, yüz yüze eğitimin sürdürülebilmesi için alınması gereken önlemleri de hatırlattı. Eğitim-Sen’in sıraladığı acil tedbirler şunlar:
“Eğitim alanına bir an önce ek derslikler kazandırılmalıdır. Bunun için atıl durumdaki kamu binalarından ve kapanan özel okul binalarından yararlanılmalıdır. Dersliğe dönüştürülebilecek büyüklükteki okul yöneticisi odaları sınıf olarak kullanılmalıdır. Kapalı köy okulları hızla tadilattan geçirilerek açılmalıdır. Taşımalı eğitimdeki okullar, diğer okullardaki derslik ihtiyacını giderecek şekilde kullanılmalıdır. Sınıf mevcutları çok az olan ve birbirine yakın imam hatip okulları birleştirilmeli, açığa çıkan okullar akademik okullara dönüştürülmelidir.
İllerimizde çok sayıda okul ‘depreme dayanıklılığı güçlendirme çalışmaları’ adı altında kapatılmış ve binlerce öğrenci başka okullara kaydırılmıştır. Güçlendirme çalışmaları bir an önce tamamlanmalı ve bu okullar açılmalıdır.
Okullardaki hijyen ortamı için bir an önce ihtiyaç olan sayı belirlenerek kadrolu yardımcı hizmet personeli ataması yapılmalıdır. İŞKUR üzerinden geçici görevlendirmelere son verilmelidir.
Ücretli öğretmen görevlendirmelerine son verilmeli ve ihtiyaç kadar öğretmen ataması bir an önce yapılmalıdır.
Kış aylarına girmeden, pencereler sağlıklı havalandırma ihtiyacına göre yenilenmelidir.
Ders süreleri azaltılmalı, öncelikle 30 dakikaya düşürülmelidir. Teneffüs saatleri aşırı yoğunluk olmayacak şekilde planlanmalıdır.
Okul öncesi için de ders süreleri düşürülmeli, öğretmenlere teneffüs hakkı tanınacak şekilde düzenlemelere gidilmelidir.
Halk eğitim merkezlerinde kursiyer yaş düzeylerinden dolayı bulaş riskinin daha yüksek olacağı düşünülmeli, mesafe kuralına uygun derslikler ayarlanmalıdır. Ders süreleri ve aralar benzer şekilde düzenlenmelidir.
MEB, bu tedbirlerin hayata geçirilebilmesi için ek ödenekleri ivedilikle sağlamalıdır. Yeni merkezi bütçede eğitime ayrılan payın, sıralanan tüm tedbirlere rahatlıkla yetecek bir düzeye çıkarılması sağlanmalıdır.”
Türkiye genelindeki yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyonun üzerinde öğretmen, bir buçuk yıllık aranın ardından 6 Eylül’de okullara dönmüştü.