Erdoğanist patronlar sadık ama endişeli

HomeEkonomi

Erdoğanist patronlar sadık ama endişeli

Mustafa Sönmez

Hükümetin 20 Aralık’taki dövize müdahale adımlarını hararetle destekleyen MÜSİAD, şimdilerde hem faizin seyrinden hem dövizin yeterince indirilememiş olmasından endişeli ve şikâyetçi.

Politik İslam’ın 1990’lardan bu yana sermaye örgütü olarak palazlandırmaya çabaladığı Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) her fırsatta iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP), onun lideri Recep Tayyip Erdoğan’a olan inancını ve sadakatini ifade etmekle beraber, ekonomide yaşanan türbülanslardan yer yer rahatsız. MÜSİAD hem faiz hem döviz yönünden arzu ettiği hedefler gerçekleşmediği için de endişeli.

Erdoğan’a tam bir sadakat içinde hareket eden ve karşılığında özel bir himaye gören MÜSİAD camiası, dövizin hızla yükseldiği aralık ayı öncesinde endişelerini dile getiriyor ve kurun mutlaka bastırılması gerektiğini belirtiyordu. MÜSİAD’a göre 2021 sonunda dolar fiyatı 8,5-9 TL olmalıydı.

Erdoğan’ın 20 Aralık 2021’de dövize müdahale adımlarını hararetle destekleyen, bu tarihi bir “milat” olarak niteleyen dernek, dövizin fiyatının yükselmesinin önünün alınmasından memnundu ama şimdilerde hem faizin seyrinden hem dövizin yeterince indirilememiş olmasından endişeli ve şikâyetçi.

MÜSİAD, Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 14’e indirilmesine karşın ticari faizlerin yüzde 25 bandının üstünde seyrinden, tüketici faizlerinin yüzde 30’ların üstüne çıkmasından pek memnun değil. Bu memnuniyetsizliğini yumuşak bir üslupla da olsa her fırsatta dile getiriyor. MÜSİAD için dolar kurunun halen 13,5-14 TL aralığında salınması da arzu edilir bir durum değil. Daha düşük kur beklentisi geçerli.

Enflasyonu indirmek için esnaf ziyaretleri gibi yollar deneyen MÜSİAD’ın ekonomik istikrarla ilgili beklentilerinin karşılanmaması hâlinde politik tavrının, AKP’ye desteğinin devam edip etmeyeceği sorgulanıyor ama arada korporatist bir ilişki olduğu anımsandığında Erdoğanist işadamlarının kaderlerini Erdoğan’ın kaderine bağladıkları, bu sadakatin kolay aşınmayacağı söylenebilir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilen 2018 Temmuz’undan bu yana üçüncü kez değişen Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın son patronu Nureddin Nebati, geçtiğimiz günlerde MÜSİAD üyelerine seslenirken onlardan “kazancı helal” diye söz etmesi dikkat ve tepki çekti. Şöyle konuşmuştu Nebati: “MÜSİAD gibi kazancını bereketli, helal yollardan ve üretimlerden geçirenlerin dilimizi çok iyi anlayacağı dönemdeyiz. Bu dönem, herkesin kazandığı, önünü gören, hesabını kitabını yapabilen bir dönem olacak. Rahat olun.”

“Helal kazanç” sahibi vurgusu tabii ki eleştiri alacaktı. Anavatan Partisi eski başkanlarından Nesrin Nas Twitter hesabından şöyle tepki verdi: “Helal kazanç alanlarla bir arada bulunmaktan mutluymuş Bakan Nebati. MÜSİAD dışındakilerin kazancının helal olmadığı iması var burada. O zaman vergileri de sadece helal kazançlardan alsınlar, Hazine’ye helal olmayan kazanç sokmasınlar.”

MÜSİAD’ın “Müs”ü formel olarak “müstakil”in yani “bağımsız”ın kısaltması ama herkes “Müs”ün örtülü biçimde “Müslüman”ın kısaltması olduğunu bilir. “Müslüman işadamları” örgütüdür MÜSİAD gerçekte. Politik İslam’ın, organik ilişki içinde olduğu işadamlarının tek çatı altında toplandıkları ve karşılıklı dayanışmak, parti ile firma grupları arasındaki ilişkileri güçlendirmek için oluşturulmuş bir yapıdan söz ediyoruz.

Erdoğan öncesi politik İslam’ın lideri Necmettin Erbakan ile bizzat Erdoğan’ın mensubu bulundukları Nakşibendi Tarikatı’nın ekonomik örgütlenmesi olarak bilinir MÜSİAD. 1990 yılından itibaren önce yerel yönetimlerde, 2002 Kasım seçimlerinden sonra da ek olarak merkezi yönetimde hegemonik duruma gelen politik İslam’ın, her tür kamu kaynaklarını, kamu ihalelerini kullanmada önceliği MÜSİAD üyelerine verdiğinin sayısız örneği var.

AKP iktidarının, Erdoğan’ın yükseliş dönemlerinde hızla güçlenip palazlanan MÜSİAD üyesi firmalar, bu çatı altında daha homojen bir özellikteler. Erdoğan’ın özellikle kamu-özel işbirliği projelerini paylaştırdığı Cengiz, Limak, Kalyon gibi gruplar örneğin bu çatı altında değiller. Erdoğan, onlarla farklı bir ilişki içinde.

MÜSİAD üyeleri, özellikle 2018 sonrası yaşanan ekonomik patinajdan etkilendiler ama Erdoğan’ı yalnız bırakmadılar. Her fırsatta, zorlukları aşma konusunda AKP’nin doğal bir uzvu gibi davrandılar.

2021 Eylül ayında, hızla yükselen ve 2021 sonunda yüzde 36’yı bulacak enflasyona rağmen, Erdoğan’ın başlattığı ve 4 ayda 5 puanı bulacak faiz indirimlerinin arkasında öncelikle MÜSİAD durdu. Başkan Mahmut Asmalı şöyle konuştu: “Faizler ne kadar düşerse üretim maliyetleri de kredi faizlerinin gevşemesine bağlı olarak aynı miktarda düşecektir. Bu durum enflasyonun düşmesine katkı sağlayacaktır.” Bu, Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon netice” “tez”ine açık bir iman edişin ifadesi elbette.

Hükümetin “yeni model” olarak takdim ettiği paradigmayı da destekleyen MÜSİAD, bu konuda Başkan Asmalı aracılığıyla şu mesajı iletti: “Düşük faiz, yüksek kur, çokça üretim ve ihracat, sıfır cari açık gibi bir hedef var artık, geçmiş döneme nazaran. Biz bunu MÜSİAD olarak destekliyoruz. Yıllardır Türkiye’de düşük kurdan dolayı üretim çarklarımız dönmedi ve hep ithalata bağımlı hâle geldik.”

Kurun düşük seyretmesi hâlinde ithalatı özendireceğini savunan MÜSİAD’ın hedef kur beklentisi, örneğin kaç liralık doları yeterli gördüğü pek anlaşılamadı. Kasım ayında Başkan Asmalı şöyle konuşuyordu: “Doların yıl sonu için 8,5-9 TL bandında olması mantıklı. 12-13 TL’ler şu anda kurun çok yüksek olduğunu gösteriyor.” Ancak aralık ortalarından itibaren doların 17-18 TL’lere doğru yükselmesi, MÜSİAD için kâbus gibiydi.

Nitekim Erdoğan iktidarının gerçekleştirdiği, muhaliflerce “kumpas” olarak nitelendirilen 20 Aralık 2021 düzenlemesine MÜSİAD müteşekkir görünüyordu. Şöyle konuştu Asmalı: “20 Aralık 2021’de açıklanan TL’yi özendirme paketi sonrasında döviz karşısında hızlı bir değer kazanan Türk Lirası, iç piyasada fiyatlar üzerindeki maliyet enflasyonu baskısını ciddi oranda azalttı. Bu sürecin Türkiye ekonomisi için bir milat olduğuna inanıyoruz.”

“20 Aralık milat”ı ile birlikte büyük beklentilere giren AKP destekçisi sermayedarlar için özellikle faiz ayağında beklenen gerçekleşmedi. MÜSİAD politika faizinin kredi faizlerine yansımamasından şikâyetçi. Başkan Asmalı faiz indirimlerinin reel sektöre yansımadığından yakındı ve şöyle konuştu: “Yüzde 14’lük politika faizi, maalesef reel sektöre yansımış değil. Kredi faizleri şu an yüzde 30’lar seviyesine çıkmış durumda. Mevduat faizleri de arttı maalesef. Böyle olunca, mevduat faizi bu derece yükselirse kredi faizleri de yükseliyor.”

MÜSİAD’ın asgari ücretin ne kadar olacağı konusunda da etkili olduğu anlaşılıyor. Asgari ücret tartışmalarının yapıldığı sıralarda 9 Aralık’ta Başkan Asmalı şöyle konuşmuştu: “Eğer asgari ücret 4 bin TL olursa o zaman zam oranı yüzde 41,55 oluyor. Biz diyoruz ki bu zam oranının enflasyon oranı kadar olan kısmının ek maliyetini işverenler olarak biz ödeyelim. Kalan kısmını kamu yüklensin.” Asgari ücrete Erdoğan’ın verdiği son biçim, bu beklentiye yakın gerçekleşti.

2017’de deneyimlenen bir kredi genişlemesi politikasının da MÜSİAD üstünden gerçekleşeceği, son günlerde yapılan hazırlıklardan okunabiliyor. Kredi Garanti Fonu’nun firmalara sunacağı fırsatların ele alındığı “KGF İmkânları” programını duyuran dernek, enflasyona körükle gitmek anlamı da taşıyan bu serüvende Erdoğan’ı yine yalnız bırakmayacak gibi.

 

 

 

Subscribe
Notify of
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments