Korkut AKIN
Hayatı sınırlamak mümkün mü? Bence değil. Ne zaman, nerede ve nasıl olacağını bilemesek de o, zincirlerini kırıp sınırlarını aşıyor. Belki de hayatın güzelliği bu farklılıkta gizli.
Bir istisnası var bunun: Sanat. Resimden fotoğrafa, tiyatrodan sinemaya, danstan karikatüre, aklınıza gelen tüm sanat alanlarında sanatçı düş(ünce)lerini bir kareye, bir daireye, bir dikdörtgene… sığdırıyor.
Onun da bir istisnası var… Biz, tek kare, saniye, an, durum olarak görüyor olsak da karikatür, resim, roman, şiir, dans, film, oyun duvarları yıkıp geçiyor. Sanatçının o anı, o durumu veya hayatı sığdırdığı o kare okurun, izleyicinin düş(ünce)lerinde sınırları darmadağın ediyor.
Mustafa Bilgin, “Hayat Sanat Durumlar Anlar” adıyla kitaplaştırdığı karikatürlerinde, tam da bunları yaşatıyor bizlere. Karikatür gibi evrensel bir sanat dilinde, ne zamana ne de zemine yeniliyor Bilgin’in çizgileri…
Sosyal medyada varsa da…
Hepimiz biliyoruz ki, sosyal medya müthiş bir mecra. Herkese ulaşıyor ve etkiliyor. Yaş farkı da tanımıyor, cins, dil, din farkı da (Avusturya İşçi Marşı gibi)… Evrensel bir dil karikatür dili, buna da bağlı olarak sözsüz karikatürler yapan Bilgin, Alim Saffet adıyla (Kitapta da değinmiş zaten) facebookta hemen tüm yapıtlarını paylaşıyor zaten.
Tamam, belki kitap satışını engelleyen bir yanı var, ama kitaptaki gibi olmadığı gibi kalıcılığı da yok sosyal medyanın. (Annem, bir yazımı arıyormuş, dün sordu, internet sayfasında kapanan bir sitedeydi -Radikal gazetesi de öyle değil mi?- Bulunamaz artık…) Ama kitap öyle mi? Dünya durdukça duracak, bırakın kuşaklardan kuşaklara aktarılmasını, biliminsanlarının uyardığı gibi, çok, çoktan da çok yıllar sonra kazılarda da çıkacak, bir dönemin tanıklığını yapacak, o zamanın (belki de başka Dünyaların) canlılarına yol gösterecek. Bir de, kitaplarda birbiri ardına bakarken o karikatürlere (öykü ve/veya yazıları okurken de aynı) her seferinde farklı anlamlar yüklersiniz ya, o müthiş bir duygu. Biliyor musunuz, karikatürler de canlıdır; günün anlam ve önemine göre anlamlanır.
Heykel…
Tam da siyasi yaşamın göbeğinde yaşıyoruz, seçimler nedeniyle… Mustafa Bilgin, siyasi karikatür çizmiyor, siyasetten alabildiğine kaçtığını biliyorum… Ancak çizdiklerini yorumlarken mümkün mü, okurun/izleyenin imgesinde canlanmaması? Bu, başarısının bir göstergesi bence. Çok gazetede çizdi Mustafa Bilgin, çok yerde gördük imzasını. Yüzümüze bir gülümseme gelip oturdu gün boyu, her seferinde. Bilgin, hakkını verelim, ustalarını da anıyor, onların katkısını göz ardı etmediği gibi biz okur/izleyicileri de onlara yönlendiriyor…
Ali Ulvi’nin çok sevdiğim bir karikatürü vardır. (Birazcık İzel Rozental, olayım ve anlatmaya çalışayım, o gerçekten çok başarılı betimliyor karikatürleri, her hafta, Açık Radyo’da…) Bir yatak odası görüyoruz… Çok şaşaalı döşenmiş, şıkır şıkır avize, varaklı tablo, abartılı süslü aynalı masa… Belli ki bir ‘sonradan görme’ kalantor, belki fabrikatör ortada, pijamasıyla… Elinde bir çalı süpürgesi var, uzun sapıyla, üst kattan gelen gürültüden rahatsız olmuş, tavana vuruyor… Üst katta ne mi var? Rodin’in düşünen adam heykeli. Her derde deva bir karikatür, her yere uyar, her seferinde de farklı ve her türlü anlam yüklenir (veya çıkarılır).
Mustafa Bilgin, benzer bir karikatür çizmiş… Çok güzel, çok anlamlı… Ben anlatmayayım, ekliyorum, siz yorumlayın.
İlgilisi için not: Aynı konu üzerine sanatçılar benzer düş(ünce)ler geliştirir ve kimi zaman birbirinden ayrılamayacak yapıtlar çıkarabilir… Bu, romanda da, filmde de, karikatürde de, resimde de, müzikte de, dansta da… sanatın her alanında her zaman karşımıza çıkabilir. Bilgin, Ali Ulvi’nin bu karikatürünü görmüş olsa bile -ki sanmıyorum ondan esinlenerek yaptığını- çok güzel, çok anlamlı, çok başarılı ve bir o kadar da zamanın ve mekânın sınırlarını aşan çok başarılı bir karikatür çizmiş.
Hayat Sanat Durumlar Anlar
Mustafa Bilgin
Karikatür albümü
Kaynak Yayınları, Aralık 2021, 88 s.