Festival Arıları
31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, her ne kadar rüştünü ispatlamış olsa da her geçen gün daha bir yetkinleşiyor; toplumsal ama özellikle özgür ve özgün filmlerin yer alması sektörde olduğu gibi izleyici tarafından da destekleniyor. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin geçen yılki sansürcü ve yasakçı yaklaşımı sonrası Altın Koza, önem kapsamında birinci sıraya çıktı.
Festivalin profesyonel kadrolarının yanı sıra özellikle İletişim Fakültesi öğrencilerinin ve ilgililerin gün boyu destek ve bilgilendirme koşuşturmalarına şahit oluyoruz. Bu bizim açımızdan olduğu kadar gençler açısından da iyi, onlar sektördeki “usta”larla tanışma, konuşma, birlikte çalışma fırsatı buluyorlar. Hepsinin emeği çok büyük, herkesi alkışlıyorum.
Endişesiz bir dünya için
Tahir Yüksel, izlediği ilk filmden çok etkilenince, filmin oyuncusu ‘Yılmaz Güney’le tanışmak ister. Kasabalıdır, çekingendir, ilk kez bir film izlemiş ve gerçekten etkilenmiştir. Güney’e mektuplar yazar; bu arada Yumurtalık savcısını öldürdüğü için cezaevindedir Yılmaz Güney ve genç Tahir Yüksel ziyaretine gider; her cezaevine, hepsine. Bu arada bilgi ve belge toplar Yılmaz Güney ve sineması üstüne. Ülkenin sosyopolitik ortamının neyi ne zaman niye yapacağı belli olmadığı için Güney, filmlerini ona emanet eder, çünkü bir çok filmin negatifi yok edilmiştir. Oysa negatif özgündür, saygındır ve her ne olursa olsun korunmalıdır.
Filmlerin gösterildiği “esas 01″in hemen arkasındaki Seyhan Belediyesi tarafından kültür merkezine dönüştürülen çırçır fabrikasında hem fotoğrafları hem de belgeleri sergiliyor, “Endişesiz Bir Ülke, Endişesiz Bir Dünya İçin” adıyla. Özgün fotoğraf ve belgeler için kaçırmayın. Bir de Tahir Yüksel’e teşekkür edin, biriktiriciliği ve sergisi için.
HİÇBİR ŞEY YERİNDE DEĞİL
Burak Çevik’in ulusal film yarışmasındaki filmi “Hiçbir Şey Yerinde Değil”, 12 Eylül öncesinde katledilen suçsuz öğrencilere odaklanıyor. İlginç bir dili var ve gerçekten izlenmeye değer. Aradan 40 yılı aşkın geçen zamanda, hem bilgi hem de belge anlamında dönemi aydınlatan az sayıdaki işlerden biri. “Bahçelievler Katliamı” olarak bilinen, Haluk Kırcı’nın, Abdullah Çatlı’nın direktifleri doğrultusunda bu cinayetleri işlediği itirafına rağmen dışarıda olması, ama sadece şiir yazdığı için 30 yılı aşkın süre (tutukluluğu haddinden fazla sürdü) cezaevinde tutulan Şair İlhan Sami Çomak bir de üstüne üstlük tahliye edilmedi üç aydır. Adaletin ne denli taraflı olduğunun kanıtı.
“Polonya, Şimdi” seçkisinden arka arkaya ki film daha: “Çatıdaki Kadın” ve “Değersiz Bir Hayat”. Hayat pahalılığına yol açan ekonomik krizler sadece bizde değil, bütün dünyada sorun. Buna bağlı olarak iletişim sorunu da yaşanıyor. Çatıdaki Kadın, eşiyle iletişimi kopmuş ve artık yaşamdan umudunu yitirmiş, ama çalışan yaşlı biri. Ödeyemeyeceği denli yüksek borcu için tek çare gelir aklına: Banka soymak. Tabii ki yakalanır ve iyice çözümsüz kalır.
Bölge milletvekilinin seçimlerden önce verdiği sözleri tutmak yerine tam tersi davranışı tarım köylülerini ayaklandırır. Milletvekilinin evinin önüne gübre koyarlar… Gübre dağının içinde bir ceset vardır. Köylülerin haklı ayaklanmasını kendi lehine çevirmesi ise yine milletvekilinin ne denli çıkarlarını düşündüğünün ve basının onun yanında yer aldığının göstergesidir.
Adana’ya gel ciğerimi ye
Adana sadece sinemanın değil ağız tadının da başkenti. Ünü dünyaya yayılan Adana kebabını tatmak festival günlükleri arasında da anmamak olmazdı. Sorduk soruşturduk, Ciğerci Memet’i önerdiler. Memet Usta, işinin başında -yine arı gibilerdi- çalışanlarına direktifler veriyordu, hemen konuştuk.
Kendi çiftliğinde besleyip kestiği kuzular nedeniyle ve her işin kendi denetiminde uzman çalışanlar tarafından yapılması Ciğerci Memet’i öne çıkarmış. Daha önce yediğimiz Adana kebapların şişten düşmediğini, dağılmadığını, oysa soframıza gelen kebabın leziz olmasına rağmen dağıldığını söyleyince, coştu Memet Usta… Katıksız ve tuz, karabiber dışında hiç bir baharatın hatta yağın bile olmadığını söyledi: “Etin tadını almalısınız, değilse ne anlamı var.” Adana’nın hemen tüm lokantalarında (sokakta ayaküstü yedikleriniz de dahil) domates, soğan, yeşillik ve biber geliyor muhakkak. Burada iyi zeytinyağı, taze doğranmış sebzeler, közlenmiş sıcak domates ve kendilerinin sıktığı nar ekşisine (nar ekşisi değilmiş, öyle söylenirse olmazmış, bu eşki imiş, ekşi değil) kekik ve sarımsak ile yapılan salatayı tabağını sıyırarak yedik. Haklı ünü var Büyük Saat’in yanı başındaki Ciğerci Memet’in…
ONUR ÖDÜLLERİ
Sinemaya emek vermiş hem sinemacıların hem de izleyicilerin beğenisini kazanmış -ağırlık olarak- oyunculara verilen Onur Ödüllerine bu yıl Demet Akbağ ile Uğur Polat layık görüldü. Her ikisi de tiyatrodan sinemaya geçmiş ve ödüller kazanmış Akbağ ve Polat kalabalık bir izleyici kitlesinin bitmek bilmeyen alkış yağmuru altında kaldırdılar ödüllerini.
sevgili Korkut AKIN Adana Film Festivalinden gördüğün yaşadığın
bütün güzellikleri öyle açık ve güzel anlatıyorsun ki… Oradaymışım
gibi bende görüp yaşıyorum. her gün okuduklarımla yaşıyorum bu güzelliği.
hep böyle coşkulu heyecanlı kal. sevgim senin… Neboş90+