Cumartesi, Kasım 8, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

Futbol, sistem ve Ali Koç…

İlyas Zeki Kutlu by İlyas Zeki Kutlu
09/06/2024
in Manşet Haberler, Spor
A A
0
Futbol, sistem ve Ali Koç…
0
SHARES
873
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

İlyas Zeki Kutlu

 

Her şey iki yıl önce başladı. Aslında nitel bir dönüşüm süreci iki yıl önce başladı demek daha doğru olur. Bu yazım biraz uzun olacak belli. Ve bu yazımı taraftar! duygusuyla okuyan bir çok okuyucu (ki; genel olarak GS taraftarı olmayanlar) elbette içlerinden belki bana küfür bile edecekler biliyorum. Ama küfür yeme korkusu benim bu yazıyı yazmama engel değil. Engel değil çünkü, genel olarak bu sitenin okuyucularının politik bir düzeyleri olduğuna ve de futbol denilen eğlence ve estetik gösterinin (ki; bir solcu, sosyalist veya bir komünistin bakış acısı da bu olmalı diye düşünürüm. Ama artık öyle bir şeyin kalmadığı ve Futbolun da birebir endüstriyel bir tüketim ekonomisinin ve de özellikle bizim gibi ülkelerde siyasal sistemin yönetimsel argümanlarında kullandıkları baş aktörlerden birisi olduğuna vurgu yaparak) özellikle son iki yılda egemenler tarafından nasıl manipüle edilerek kendi sistemleri açısından kullanıldığını özetlemeye çalışacağım.

İki yıl önce GS kulübü futbol etkinliği adına başta o günlerde yapılan transferler ile adı gündeme gelen Erden Timur adlı yönetici ile Avrupa standartlarında bir takım oluşturmak için birtakım adımlar attı. Atılan bu adımlar Türkiye Futbol camiası tarafından şaşkınlık, heyecan ve biraz da imrenilerek! takip edilmekteydi. Aslında hakim olan genel duygu şaşkınlıktı. Yani Erden Timur diye o güne dek bu camiada adı sanı duyulmamış bir adam, alışılagelmiş transfer politikalarının dışında kelimenin gerçek anlamıyla ‘’ince eleyip sık dokuyarak’’ GS futbol takımına Avrupa futbolunda isim yapmış birtakım futbolcuları en asgari düzeyde maliyetle kazandırmıştı. Aynı süreçte diğer futbol kulüpleri de kendi yapılanmaları için birtakım adımlar atmaktaydılar, ama GS’nin sahip olduğu ekonomik durum kendilerine GS ile yarışabilecek bir olanağı sunmuyordu. Biri dışında. Kimdi o? Elbette FB spor kulübü. Çünkü FB’nin başında Türkiye ekonomisinin ve yani egemen sermayenin en etkin güçlerinden biri olan Koç grubunun Koç! gibi bir temsilcisi Başkan olarak  görev yapmaktaydı. FB Spor Kulübü, GS’nin bu atılımına karşı bir atakla yanıt verebilirdi. Ve verdiler de. Onlar da GS’nin özellikle yabancı transferlerine karşılık ciddi yatırımlar ile Avrupa’dan transferler yaptılar.

Ama geçen yıl her ne kadar FB tarafından bu yılla kıyaslanmayacak kadar homurdanmalar ile sezon tamamlanıp GS’nin şampiyonluğu kabullenilmiş olsa da süreç devam etmekteydi.

Şimdi gelelim aslolan konuya. Ve sonrasında da bu yazı yayınlandıktan sonra bu sezonun nasıl sonuçlanacağı konusundaki düşünceme.

Aslolan konu. Başta belirtmiştim. Taraftar olma veya futbolu estetik ve inançla mücadele etmenin benim gibi düşünenler açısından ne ifade ettiğine.

Biz solcular genel olarak biliriz. Üç F nin ne demek olduğunu. Bilmeyenler için yazmış olayım, bir dönemin Portekiz diktatörü Salazar’ın tanımlaması. Fato (arabesk müzik), Fiesta (eğlence, boş vermişlik) ve Futbol.

Yani faşist bir diktatör diyor ki; ‘’Ben ülkeyi yıllarca üç F ile yönettim.’’

Eh, elbette tüm diktatör ve faşist yönetimler kendi tarihsel geçmişlerinden beslenirler.

Bu yazıyı aslında GS-FB maçı öncesi yazmayı düşünüştüm, ama kendime ‘’sabırlı ol’’ dedim ve son hafta öncesi yazmaktayım. İyi ki de beklemişim. Beklemişim çünkü geçen hafta sonu bir GS-FB maçı oynandı ve ardından yaşanılanlar eğer bu yazıyı bir hafta önce yazsaydım sadece iddia düzeyinde kalabilecek birtakım düşüncelerimi kanıtlayacak verilere sahip olamayacaktım.

Baştan başlayarak anlatayım.

Ülke, özellikle son iki yıldır ekonomik anlamda artık nefes alamaz bir süreci yaşamaktadır ve bu ülkenin en büyük sermayelerinden birinin şımarık! bir çocuğu milyonları etkileyen bir kurumun başıdır.

Şimdi çok iddialı bir saptama yapacağım. Ve bu saptamam sonrası eminim fanatik taraftarların hedefinde olacağım.

FB Futbol Kulübü bu ülkedeki siyasal sistemin gereksinimlerine özellikle son iki yılda en iyi desteği sağlayan bir kurumdur.

Aziz Yıldırım dönemi ile başlayan bir süreçtir bu.

Şike soruşturması nedeni ile adamı hapse attılar, (ki; o da o süreçte bence yapılan bir haksızlıktır) ama adam içeriden çıkarken toplumun başına bela olacak gericiliğin ve cahilliğin sembolü bir cübbeliyi meşhur etti.

Sonrası Ali Koç geldi.

Niye ve nasıl geldi? Sorusunu bir yana bırakıp, Ali Koç kimdir? Sorusuna yanıt arayarak devam edeyim.

Bilindiği gibi ‘’Koç ailesi ve sermayesi’’ Cumhuriyet dönemi sürecinde ülkede yaratılmak istenen Burjuva sınıfsal katmanının ilk temsilcilerinden biridir ve de bu anlamda ülkedeki çarpık kapitalist sistemin temsilcilerinden biri olarak sermayesel güç anlamında ülke ekonomisinde önemli bir role sahiptirler. Yani aslında sermaye sahibi olarak sistemdeki asıl gücün sahibidirler. Siyasal iktidarlar ve hükümetler sonuçta bu güce hizmet ederler ve geçicidirler.

Bazen tıpkı bizim coğrafyamızda yaşandığı gibi ana sermaye gücü kendini temsil eden siyasal erk ile çatışabilir. Yani bazen örneğin Tayyip Erdoğan gibi birisi siyasal gücü ele geçirip bunu kendi hedefleri doğrultusunda (ki; ben Tayyip Erdoğan’ın, örneğin özünde bir şeriat devletini hedeflediğine kesinlikle inanmıyorum. Çünkü Erdoğan aslında bugün en büyük düşmanı ilan ettiği Amerika’nın Fethullah Gülen, yani ılımlı İslam! projesinin bir sonucu olarak bu siyasal gücü kazanmış ve sonrasında basit bir operasyonla Fetö örgütünü tezgaha düşürerek tüm siyasal ve rantsal gücü ele geçirmiştir) kendince yeni bir burjuva sınıfı yaratmaya kalkınca (ki; başörtülü, ama en lüks otomobillere binen, marka takıntılı ve davranış biçimiyle burjuva gibi görünmeye çalışırken cehaletiyle komikleşen!) sistemin gerçek sermayesel gücü ile karşı karşıya gelebiliyorlar.

Ve örneğin gezi olayları sürecinde olduğu gibi bu niceliksel! perspektif farkı ana sermayesel güç ile yürütmenin sahibi gücü birbirlerine karşıtmış gibi bir durum ortaya çıkarabiliyor. Ve kitlesel algıya sistemin yürütme gücü ‘’gerici ve faşist’’ ana sermaye gücü de ‘’ demokrat ve ilerici’’ işlenebiliyor.

Yani kısaca demek istediğim şu.

Özellikle ‘’Gezi’’ ile başlayan ‘’laiklik ve karşıtlığı’’ noktasında Ali Koç, ana sermayenin temsilcisi bir gücün adı olarak hayatımıza laiklik savunucusu ve Gezi destekçisi olarak girdi ya! İşte çuvallanılan! nokta.

Yani Ali Koç bu coğrafyada kanı emilen tüm emekçilerin düşmanı bu aşağılık sistemin en önemli temsilcilerinden bir sermaye gurubunun temsilcisi değil midir?

Yanıtınız ‘’evet’’ ise eğer ormana bakmanızı öneririm size.

Ali Koç iş olsun diye başkan olmadı Fenerbahçe’ye.

Çünkü Sistem kendi devamlılığı için kullanabileceği her türlü alternatif argümanları günü geldiğinde kullanmak üzere bizim kısır döngülü fikir üretmelerimizin ötesinde, çok daha öncesinden belirlemekte.

Milyonlarca insan belki bunu görememekte ve tıpkı Tayyip Erdoğan’a ‘’g.tünün kılı olurum’’  diyen o zavallı! kadın gibi, taraftar olmak adına Ali Koç’a inanmaktalar.

Peki, Ali Koç ne yaptı ve neyi başardı?

Bugün itibarı ile lig bitti ve puan farkıyla Galatasaray birinciliği kazandı. Üç kupa kazanma iddiası ile yola çıkan Ali Koç, kupasız bir sezonu tamamladı.

Ama Ali Koç çok ama çok önemli bir başarıya imza attı demekten de kendimi alamayacağım ki; asıl olan gerçeklik budur.

Nedir bu? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Yanıtlayayım.

Özellikle son yıllarda siyasal iktidarın artık kendini savunacak hiçbir gerekçesi kalmamışken, iktidara öfkenin hedefini değiştirecek bir sorumluluk projesi! ile kendini hükümetin muhalefeti gibi göstererek gaz alma! ve hedef saptırma görevlerini yerine getirmek.

Yani kısaca milyonlarca FB taraftarını ve doğal olarak karşıtlarını (ki; ülkede gerçek belirleyici sol bir muhalefet olmadığı için bunu rahatlıkla başardı) taraftar olma! psikolojisi ile sınıfsal bağından kopararak sisteme yönelik muhalefet bilincinin gelişmesine duvar ördü.

Bilmem kaçıncı şampiyonluk söylemi ile başladı, ama tutturamadı. Beş yıldızlı formalar yaptırdı, ama sahaya çıkamadı.

Rakibini sürekli illegal bir örgütün destekçiliği ile tanımlandırmaya çalıştı, ama aslında o örgütün kendisinin en büyük destekçisi olduğunu perdelemeye çalıştı. Çünkü o örgütün temsilcisi olarak gördüğü kişi eğer TFF başkanı ise o başkan hem iktidar temsilcisi hem de kurum temsilcisi olarak aslında kendisine en yakın kişiydi. (bunu görmek için istatiksel olarak iki kulüp arasındaki değerlendirmelere bakabilirsiniz.)

Ve sonuç olarak, aradaki diğer argümanları es geçiyorum.

Bir derbi oynanmış  ve sen sahadaki mücadelen ile hak ederek kazanmışsın….ve Ali Koç. Madem maçı statta izlemek için gelemedin. Neden sonrası gelip provokasyonlara neden olacak bir davranışın baş rolü oluyorsun?

Ve o kurum kendine rakip olarak gördüğü bir kuruma tam da sistemin işine geldiği gibi bir sıfatla saldırarak kendini aklamaya çalışmakta.

TFF denilen kurum zaten baştan aşağı liyakatsizliğin ve sistemin bir parçası iken onunla çatışır gibi görünmek ahlaksızlığın ve kişiliksizliğin son demi olsa gerek.

Yani kısaca sistem sermaye açısından tıkır tıkır işliyor sevgili okuyucular.

Sonuç

Futbolun estetik zevkinden de soğudum artık. Ama bilesiniz  bu taraftar! olanlar nedeniyle. Sonuçta endüstriyel sistemin bir parçası olsa da içinde bir estetik güzellik, bir mücadele azmi ve insancıllık görme şevkimi yok ettiniz bilesiniz.

Sizler taraftarlığınızla mutlu ve sağ olun.

Ama ben sizden değilim bilesiniz.

Tags: Ali KoçFenerbahcefutbolGalatasarayilyas zeki kutlu
Previous Post

Kürtsüz demokrasi Hakkari’ye kayyum

Next Post

Mayıs ayında 40 kadın ve 5 çocuk erkekler tarafından öldürüldü.

Next Post
Mayıs ayında 40 kadın ve 5 çocuk erkekler tarafından öldürüldü.

Mayıs ayında 40 kadın ve 5 çocuk erkekler tarafından öldürüldü.

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

İstanbul’da Pakistan-Afganistan görüşmeleri çöktü: “Tamamen çıkmaza girildi”
Dünya

İstanbul’da Pakistan-Afganistan görüşmeleri çöktü: “Tamamen çıkmaza girildi”

08/11/2025
Türkiye, Netanyahu için tutuklama emri verdi
Manşet Haberler

Türkiye, Netanyahu için tutuklama emri verdi

08/11/2025
Van’da işçilerden 100 günlük direniş: “Ya Kazanacağız Ya Kazanacağız!”
Emek Dünyası

Van’da işçilerden 100 günlük direniş: “Ya Kazanacağız Ya Kazanacağız!”

08/11/2025
İnsanın Aynasında Montaigne
Manşet Haberler

İnsanın Aynasında Montaigne

08/11/2025
AKP’li geçmişiyle bilinen Havvanur Yurtsever yeniden HSK üyesi oldu
Manşet Haberler

AKP’li geçmişiyle bilinen Havvanur Yurtsever yeniden HSK üyesi oldu

08/11/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik