Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bu yaptırım kararının Türkiye’nin doğalgaz ödemelerini ve dolayısıyla gaz sevkiyatını ciddi şekilde etkileyebileceğini belirtti.
“ABD’den Muafiyet Bekliyoruz”
Bakan Bayraktar, ABD’nin geçmişte İran yaptırımları sırasında doğalgaz ödemeleri için tanıdığı muafiyetlere atıfta bulunarak, benzer bir uygulamanın Gazprombank için de hayata geçirilmesini talep etti. Aksi takdirde bu yaptırımların doğrudan Türkiye’yi hedef alacağına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Para veremezsek malı alamayız. Dışişleri Bakanlığı görüşmeleri sürdürüyor. Arz güvenliği açısından buna ihtiyacımız var.”
“Türkiye, Başka Bir Ülkenin Uydusu Olamaz”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da TBMM’deki bütçe görüşmelerinde, Gazprombank yaptırımlarına yönelik eleştirilerde bulunarak Türkiye’nin bağımsız ve özgür bir politika izleme kararlılığını vurguladı:
“Gazprom’a yaptırım geliyor, biz doğalgaz ithalatımızın yüzde 40’ını Gazprom’dan yapıyoruz. Türkiye, bir başka ülkenin uydusu olabilecek bir ülke değil.”
Türkiye’nin Enerji Bağımlılığı ve Riskler
Türkiye, doğalgaz ihtiyacının yaklaşık %40’ını Gazprom üzerinden Rusya’dan karşılıyor.
Gazprombank’ın yaptırımlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmesi, doğalgaz ödemelerinde aksamalara ve dolayısıyla gaz kesintilerine yol açabilir.
Yaptırım kararı, Türkiye ile birlikte Macaristan, Yunanistan, Slovakya, Bulgaristan, İtalya ve Avusturya gibi ülkeleri de etkiliyor.
ABD’nin Kararının Muhtemel Etkileri
ABD’nin yaptırım kararı, Rusya’nın enerji gelirlerini hedef almayı amaçlıyor. Ancak bu karar, Türkiye gibi transit ülkeleri ve Avrupa’nın enerji arz güvenliğini tehlikeye atabilir.
Türkiye, özellikle kış aylarına girerken enerji talebindeki artışı karşılayabilmek için alternatif ödeme yöntemleri ve enerji tedarik yolları arayışında.
Türkiye, Gazprombank’a yönelik yaptırımların etkilerini azaltmak için diplomatik girişimlerini sürdürüyor.
ABD’nin muafiyet sağlamaması durumunda, bu yaptırımlar Türkiye’nin enerji politikaları üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilir.
Aynı zamanda, bu gelişme, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini çeşitlendirme çabalarını hızlandırması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.