7 Ekim 2023 tarihi Hamas için sonun başlangıcı oldu. O gün, Hamasın silahlı gücü Kassam tugayları İsrail’e, “Aksa Tufanı” ismini verdikleri askeri bir operasyon düzenledi. Yahudiler için kutsal olan bir günde İsrail’in güneyini koruyan çelik kubbeyi aşarak 1200 sivili öldürüp, 260 asker-sivili rehin aldı. ABD ve AB emperyalizminin desteğini arkasına alan Apartheid devlet İsrail, 10 Ekim 2023’de, orantısız bir güçle Gazze’yi işgal ile soykırım ve insansızlaştırmaya başladı. 65 bin insan öldürüp 1 milyon insanı yerlerinden ederek göçmen durumuna soktu. Nokta operasyonlarıyla Hamas sekreteri İsmail Haniye İran’ın hareminde, selefi Yahya Sinvar Gazze’de katledildi. Hamas’ın komuta merkezi ve askeri gücü yok edildi. Devam eden operasyonlarda Hizbullah etkisizleştirilip Suriye’de Baas rejimi değiştirildi. Eş zamanlı olarak ABD ve İsrail’in havadan askeri operasyonlarıyla İran’ın uranyum tesisleri imha edilip nükleer bilim adamları, askeri komuta kademesi katledildi. Siyasi ve askeri olarak önemli oranda zayıflatıldı. Böylece Şii Hilali çökertilip Ortadoğu’da dengeler değişti, stratejik üstünlük İsrail’e geçmiş oldu. Son olarak geçen hafta ABD başkanı Donald Trump’un Mısır şovuyla da Hamasın tabutuna son çivi çakılmış oldu.
Yahya Sinvar’ın taktiksel hatasıyla yaşananlar trajik bir davanın sonu gibi görünse de Filistin halkının ulusal kurtuluş mücadelesinin sonu değil. İsrail doğası gereği sömürgeci, ırkçı ve saldırgan bir devlet olarak kaldığı müddetçe bu mücadele farklı biçimlerde devam edecektir. Ancak Filistin ulusal kurtuluş hareketi tarihinde geçtiğimiz 60 yıl boyunca içerde ve dışarıda tüm biçim ve düzeyleriyle denenen, silahlı mücadeleyi merkeze alan bir sayfa kapanmıştır.
ABD ve İsrail’in, bölgede kuş uçurtmayan istihbaratının, hazırlıkları 18 ay süren böyle bir operasyon hakkında bilgi sahibi olmaması çok zayıf ihtimaldir. Keza İsrail’in güneyini koruyan son derece sofistike sınırın hiçbir müdahale ile karşılaşmadan kolayca aşılması da pek gerçekçi görünmüyor. Gelişmeleri alt alta sıraladığımızda ABD ve İsrail’in, yeni Ortadoğu stratejisini gerçekleştirmek için bu operasyona yol vermiş olması daha güçlü bir olasılık olarak görünüyor. Nitekim İsrailli askeri bir yetkili Yahya Sinvar öldürüldükten sonra yaptığı bir açıklamada “7 Ekimden önce Yahya Sinvar’ı bilerek öldürmedik” demiştir.
Hamas çeşitli tarihlerde, “Aksa Tufanı” eyleminin birkaç nedeni olduğunu açıkladı. Bunlardan birisi İsrailli yerleşimcilerin Kudüs’deki Mescit’i Aksa’ya girmesine tepki göstermek. Bir diğeri ise Batı Şeria ile Doğu Kudüs’deki Filistinlilere yapılan kötü muamele. Ayrıca Gazze şeridine uygulanan kuşatmayı kırmak. Operasyonun zahiri nedenleri bunlar olmakla birlikte kilit rol oynayan belirleyici bir etken daha var. İsrail ile Suudi Arabistan arasında 2 senedir devam eden görüşmeler. İran ve Hamas’a göre, bir anlaşmaya varılması halinde diğer Arap devletleri de adım atacak ve bu normalleşme Filistin ve Filistinliler için de facto yok sayma sonucunu getirecekti. Böyle bir anlaşma Hamasın sonu olacak ayrıca daha da önemlisi İran’ın Ortadoğu’daki gücü ve nüfuzu kırılacaktı. Kuvvetle muhtemeldir ki Hamas, İran’ın manipülasyonu ile böyle umutsuz bir eyleme girişmiş olmalı
Hamas ya da resmi adıyla İslami Direniş Hareketi, Filistin Ulusal Yönetiminde seçimle belirlenmiş Gazze Filistin Parlamentosunda çoğunluğu elinde bulunduran Filistinli paramiliter bir direniş örgütü ve Sünni İslamcı siyasi partidir. Mısır merkezli İhvan (Müslüman Kardeşler) hareketinin Gazze koludur. Örgüt Kuruluş Bildirgesinde amacını,1948 yılında İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında Filistin İslam Devletini kurmak, İsrail ile kalıcı bir barış Anlaşmasını reddetmek olarak açıklıyordu. Sadece İsrail Devleti değil doğrudan Yahudiler de hedef alınıyordu. Örgüt 1987 yılında, İsrail’in işgaline karşı yaygın protestoların damgasını vurduğu ilk İntifada sırasında Filistinli imam ve aktivist Ahmet Yasin tarafından kuruldu. Kuruluş, Filistin direnişinin laik ve demokratik akımlarını zayıflatmak, bölmek amacıyla başlangıçta İsrail tarafından desteklendi. Nitekim örgütün ilk yaptığı icraat FKÖ’yü silah zoruyla Gazze’den çıkarmak oldu. Hamas kuruluşundan itibaren İsrail’de sivillere karşı intihar saldırıları ve sembolik füze saldırıları düzenledi.
Gelinen süreçte Hamas siyasi ve askeri olarak tamamen çökertilmiştir. Filistin silahlı mücadelesinin örgütsel biçiminin sonuna tanıklık ediyoruz diyebiliriz. Yeni bir paylaşım savaşının gündemde olduğu ve ABD’nin bütün stratejik bölgelerde tahkimat yaptığı konjonktürde, askeri kadrolarını kaybeden, İran’dan ve Hizbullah’tan lojistik destek alamayacak olan Hamas’ın daha fazla direnme şansı yoktur. Zaten geçen haftaki ateşkes anlaşması ile silahlarını da teslim edecektir. İlaveten Gazze kıyılarına 36 km uzaklıkta, Avrupa’nın 30 sene enerji ihtiyacını karşılayacak doğalgaz yatakları da, ABD ve AB emperyalizmi için Hamas’a bırakılmayacak kadar stratejik olarak önemlidir.
Filistinliler, İsrail’e ne kadar öfke duysalar da Sinvar’ın Aksa Tufanı eyleminin kendilerine intihar derecesinde zarar verdiğini ve halihazırda içinde bulundukları enkazdan çıkmak için farklı bir yol izlemeleri gerektiğini kabul etmeliler. Filistinliler öncelikle 1. Ve 2. İntifada gibi olumlu mücadele biçimlerini göz ardı etmeden, 60 yıllık olumlu-olumsuz deneyimlerine dayanarak geçmişin muhasebesini yapmalıdırlar. Hiçbir devletin payandası olmadan, ulusal mutabakat oluşturarak, ulusal kurumlarını geliştirerek ve silahlı mücadeleyi esas alan stratejiden vazgeçerek somut duruma göre en etkili mücadele biçimini seçmelidirler.