Naim Kandemir
Beyaz’a
İnsanın aklına gelmiyor değil, bin bir sorunu olup da yıllardır bu sorunlar çözülemediği gibi çözmek için uğraşılan sorunlarda bile iş sarpa sardırıldıysa ve biz bu işi yapamıyoruz, ehil olanlar gelsin, olgunluğu da yoksa geriye ne kalır yapılacak olan?
Bunun için çok zekaya gerek yoktur. Taşra kurnazlığı yeter. Böyle bir birim var mıdır oluşturulan ilgili merkezde bilemiyorum. Ama belli ki sorunların içinden ne zaman çıkılamazsa tarih boyunca kullanılan yöntemin dini, ırkı, mezhebi olmuyor ve koltuğa yapışmış beceriksizler o meşhur yöntemi kullanıyor: Cambaza bak! İşin garibi her seferinde bakan da çok oluyor!
Memleketin ahvali ve seçilen yöntem bu olunca meseleyi anlamak daha kolaylaşıyor.
On yıllar geçti yeni akıllarına geldi ülkede sokaktaki hayvanlar, özellikle de köpekler neredeyse en önemli sorunmuş. Yirmi yıldır bu hayvanların ve üremelerinin kontrol altına alınması için çalışılsaydı bugünkü öne sürdükleri tablo çıkmazdı ortaya. Ayrıca, dünyada bu sorunun vicdani ve insani başarılı çözüm örnekleri var ama kim uğraşacak o işle değil mi?
Bu süreçte işin diğer komik tarafı da şu; günlerce teknik heyetler bu itlaf konusunda hukuki çerçeveyi oluşturmak için toplandılar defalarca, komisyonlarda görüştüler ve sonrasında da Meclis Genel Kurulu’na getirip geçirerek icraatı başlatacaklar. Görünen bu da, aslında bu işin mutfağında şu olmamış mıdır? Malum kişiye kim öneride bulunduysa, o da; tamam, hazırlayın bir şeyler, uygulayın, dememiş midir? Kollezyum’da İmparator’un baş parmağını yere doğru işaret etmesi de gerçekleşti mi bilemiyoruz.
Benim bildiğim ülkedeki Maliki mezhebi dışında köpeğe iyi gözle bakan bir mezhep yok bizde. Şafilik ise bu konuda en radikal olanı. Şafilikte köpeğin salyası ve bedeni necis’tir(pis sayıldığı için haram olan).Bu necaset nedeniyle temizlik gerektiğinden necasetin hükmü köpeklerden uzak durmak olarak verilmiştir. Şimdi “uzak durmak”tan nasıl itlafa geldiler o da ilginç. Ne de olsa toptancılık daha iyidir memlekette!
Yıllardır yazılıyor, çiziliyor devletin en önemli kurumları tarikatların falan eline geçti diye. Hal böyle olunca, devletin kolonları sayılabilecek kurumlara bunların yerleşmesi dert olmuyorsa, bu itlaf mevzuunda yine böyle bir cenahın ricası kırılmamış mıdır acaba?
Tabii insan merak da ediyor, köpek Kur’an-ı Kerim’de de haram mı? Peygamber bu konuda bir yasaklama getirmiş mi? İslam bilginleri köpeğin avcı bir hayvan olarak kullanılmasının caiz olduğunda görüş birliğinde değiller mi?
Hani, Allah’ın yarattığı canı kul alamazdı…
Allah’ın varlığına inanmaktan mı vazgeçildi? Yoksa, kulluktan mı çıkıldı?
Bu uygulamayı hayata geçirmek isteyenler aslında nasıl bir vebalin altına girdiklerini ve bu yüzden halkın nefretini kazanacaklarını biliyorlar ki çeşitli numaralar çektiler baştan beri. Önce ötanazi kavramını kullandılar ötanazinin ne anlama geldiğini bile bilmeden, bunu anladıktan sonra da kelimeyi cilalayıp uyutma dediler. Halkı ve hayvanseverleri uyutamadılar yine ama.
Köpeklerin muhtemelen 40 bin yıl önce evcilleştirildiği öne sürülür. Onları uzaylılar gelip evcilleştirmediler. İnsanlar evcilleştirdi ve doğal ortamlarından koparıp kendi yaşam alanlarının içine aldılar. Tarihi süreç bu iken, bugün kalkıp kendi alanına hapsettiğin hayvanların celladı olmak nedir, neye sığar?
Geçenlerde bir akıllı da çıkıp deyivermez mi mealen; Nasıl olsa Çin Mutfağı müsait buna, sokaktaki köpekleri toplayıp göndersek Çin’e. Hem onlar doysa, hem de biz öldürmemiş olsak. Kiralık katil tutma desem o da olmuyor. Bu akılla ihracatı yeni bir patlatma imkânı doğar mı doğar! Gelsin köpek çiftliği kuracaklara teşvikler, ihracat yapacaklara kıyaklar, vergi afları…
Kimsenin kulağına kar suyu kaçmasın, ama geçende bir arkadaş muzip bir yüzle şöyle dedi: Mesela, Avrupa’nın medeni devletleri dese ki sokaklarımız kedi, köpeklerle doldu. Biz barbarlık dönemini geçtik. Bunları size göndersek ve karşılığında da birkaç milyar avroluk fon sağlasak, siz de konuksever, hayvansever bir yönetim olarak bu hayvanların beslenmelerini, bakımlarını sağlasanız… Ne olur? Parayı veren düdüğü çalar da parayı alanın da hayvan sevgisi artar değil mi? Düşmez kalkmaz bir Allah!
Bu konuda içeriden de bir öneri gelebilir: Ne böyle belediyelerle uğraşacağız efendim, ülke çapında bu itlaf işini bir taşerona her yıl için köpek sayısı garantili ve döviz bazında versek, taşeron yabancı olursa da tahkim hukukuna tabii bir sözleşmeyle seve seve öderiz hakedişlerini.
***
Bu köpek itlaf mevzuu dünyada ve ülkede icraatı bol bir alan. 1910’da Hayırsızada’ya gönderilen 80 bin köpek şanlı sayfalarda ve belleklerde hâlâ.
1980 darbesinden sonra da köpek itlafı revaçtaydı. Bu, tam Konsey’lik bir işti.
Bu süreçle ilgili olarak daha dün, çıkartılacak bu itlaf kanununu uygulamayacak belediyelere 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi planlandığının müjdesi yankılandı.
Burada yine fire verilir bence. Bu işi baştan sıkı tutmalı, kibar ismiyle uyutma, gerçek adıyla itlafı merkezi olarak bir elde toplamak daha tercih edilir ilgililerce gibime geliyor. Hem böylece her alanda tek’liği savunan ideolojiye de sadık kalınır!
Bu merkezileşmede de istenilen verim alınamazsa prim-ödül sistemine geçilebilir. Bu sisteme minnettar olanlar da çıkmaz değil. Zira, yıllar önce Diyarbakır Valiliği getirilen her köpek kuyruğuna 5 tl ödül vermişti.
Her yol denendi olmadı mı, demokrasilerde çare tükenmiyorsa, tek’likte hiç tükenmez! Naziler gibi kurulur fırınlar. Ne de olsa Madımak’ta başarılı bir pratik var!
Kim bilir bu itlaf işi belki de muhtemel faşizmde solcu avcılığının provası olacaktır. Faşizmin sofrasında her zaman kesif bir kan kokusu vardır.
***
Geldiğimiz bu kavşakta anlaşılıyor ki ana muhalefet partisi liderliğinin çok sevdiği normalleşmede cicim ayları bitiyor, itlaf ve muhalif belediyelerin SGK’ya borçları için iktidarın düğmeye basmasıyla yeni bir cambaza bak sezonu açılıyor. İki perdelik bu oyunda ana muhalefet liderliği dik durursa, halk 31 Martta verdiği sözünün arkasındadır. Olası bir erken seçim öncesi muhalif belediyeleri demokratik bir mevziiye dönüştürmek CHP liderliğinin elindedir. Sonra ilk sandıkta kimse ağlamasın!
Anlayana iyi bir ders verilmiş. Kalemine kuvvet, yüreğine sağlık…
Yazını keyifle okudum.
Selam ve Sevgilerimle
Şafiler, kadınla tokalasmanin da “günah” olduğunu söylüyor. Yani hayvandan da daha aşağı mı ne! Solcular için hazırlık mı ne demişsiniz de, S ve Y çukur hapishane hazırlıkları var ve bırakın toplumu, sosyalistlerinin dahi haberi yok ya da sesi çıkmıyor. Varsa da duyulmuyor😔 elinize, emeğinize, kaleminize, zihnimize sağlık.