Hasan H. Yıldırım & Hussein Erkan
Bilindiği üzere Irak Federasyonu kurulalı beri Hewler ile Bağdat arasında bütçe meselesi daima sorun oldu. Bu konuda bir türlü bir anlaşmaya varılamadı. 2005 yılı baz alınırsa aradan geçen bunca zaman içinde bu sorunun çözülememiş olması hayra alamet değildir. Bu konu da kim haklı, kim haksız irdelenmesi gerekir. Bu konu da peşin bir yargıya varmadan, taraflı davranmadan gelişmeleri ortaya koyarak, hangi tarafın haklı, hangisinin haksız olduğunu okuyucularımıza bırakmak istiyoruz. Biz taraf tutmadan olan biteni olduğu gibi ortaya koymayı kendi açımızdan daha doğru olduğuna inanıyoruz. Değerlendirmesini okuyucunun taktirine bırakıyoruz.
Güney medyası daha doğrusu başta Irak-PDK ve hükümetteki partilerin medyası son dönemlerde çalışanların maaşları konusunda Irak devletinin girişimlerine ve Federal Mahkemesı’nin kararını sert bir şekilde eleştirmekte ve Irak kastedilerek Kürdistan’ın statüsüne son vermek istediklerini iddia ediyorlar. “Bu ulusal egemenlik sorunudur, kabul edilemez” denmekteler. Her gün tv’lere çeşitli sıfatlardaki insanlar, Profesörler, Enstütü Başkanları ve yüksek düzeydeki yetkililer ile bunlara bağlı onlarca site ve müritler dur durak bilmeden bu konu da Irak’ı suçlamaktalar. Gerçekten durum bunların iddia ettiği gibi mi? O zaman sorun nedir kısaca bir bakalım.
1991 sehıldan’ından sora yavaş yavaş işletilmeye çalışılan yönetimde 1992 yılında 130 bin maaşlı çalışan görevli vardı. 2000 yılında bu sayı 450 bin oldu. 2011-12 yılında bu sayı 667 bin oldu. Bu tarihe kadar Kürdistan hükümeti çalışanların kimlik bilgilerini, mesleklerini, ne iş yaptıklarını Irak hükümetine bildirirdi.
2012 yılından sonra 4-4,5 milyon civarında bir nüfusa sahip olan Kürdistan’ın güneyi hükümetleri hiçbir resmi bilgi Irak hükümetine vermeden çalışanların 1 milyon 325 bin kişi olduğu ve bunlar için Irak hükümetinden bütçe istedi.
10 yılı aşkın bir süredir Irak devleti bu çalışanlar hakkında kimlik bilgileri istemesine rağmen Kürdistan hükümeti bilgi vermedi. Irak devlet yetkilileri dünyanın her yerinde olduğu gibi maaş vereceği insanların kimlik bilgilerinin ve görevlerinin şart olduğunu haklı olarak dile getirmektedir.
Irak devlet yetkililerinin iddialarına göre yaptıkları araştırmalar da sözkonusu maaşlı insanların önemli bir bölümünün Türkiye, Suriye ve İran vatandaşları olduğunu bazılarının da Irak dışındaki çeşitli milis güçler olduğunu ve bazılarının Avrupa ve başka ülkelerde yaşadığını belirtmektedir. Basına yaptıkları bir açıklamaya göre Şerif isminde birinin Kürdistan’da 3 Bakanlıkta çalışıyor göründüğünün ve hayata olmadığı belirttiler.
2012 yılında Kürdistan hükümetinin Irak’a bildirdiği Peşmerge sayısı 266 bin idi. 2012 yılından sonra hiçbir resmi bilgi Irak’a verilmeden Peşmerge sayısının 435 bin olduğu ve ona göre bütçe talep ettiler. Oysa son seçimlerde Peşmerge’nin oyları 76 bin çıktı. İŞID savaşında ABD ve Koalisyon Güçleri’nin hem eğitmek hem İŞID’a karşı savaştırmak için zor bela 60 bin Peşmerge toplayabilmişti. Anlaşılan o ki, ortada Kürdistan hükümetinin Irak’a bildirdiği Peşmerge sayısı yok.
2012 yılına kadar resmî olarak bilgileri verilen 667 bin kişi için Irak devleti maaş gönderiyordu. Fakat Kürdistan hükümeti, daha sonra bu sayının 1 milyon 365 bin çalışan olduğunu söyledi ve bunların maaşlarının ödenmesini istedi. Bunun üzerine Bağdat hükümeti bu çalışanların kimlik, ne iş yaptıkları hakkında bilgi istedi. Fakat o günden bugüne Hewler hükümeti bu konu da Bağdat hükümetine bu bilgileri göndermedi. Bu nedenle Irak devleti daha evvel bilgileri gönderilen 667 bin kişilik bütçe gönderiyor.
Kürdistan hükümetinde çalışanlara bizim 1 milyon 325 bin çalışanımız var yarısının maaşı gönderilmiş deyip çalışanlara yarım maaş, bazen daha da az veriyor. Bu da çalışan kesimleri zor duruma sokuyor. Bu durum çalışanların protestosuna yol açıyor. Çalışanlar sokağa çıkıyor. Gösterilere, yürüyüşlere vs. başvuruyor. YNK bölgesinde buna müdahale edilmezken Irak-PDK’nin hakim olduğu bölgelerde buna izin verilmiyor. Üstlerine polis, asker gönderiyor.
Bu gelişmeler üzerine Kürdistan’ın güneyinde çalışanların bazıları maaşların ödenmesi için Irak Federal Mahkemesi’ne başvurdular. Ayrıca aynı iş ve meslekte çalışanların Basra’da farklı, Bağdat’a farklı ve Kürdüstan’da farklı (daha az) maaş aldıkları konusunda da itirazda bulundular. Konuyu görüşen Irak Federal Mahkemesi, şu kararları aldı.
1- Çalışanların maaşlarının mutlak verilmeli;
2- Bağdat ile Kürdistan arasındaki sorunlar çalışanların maaşlarını etkilememeli;
3- Kürdistan hükümeti mali yükümlülüklerini yerine getirmese ve petrolün bir kısmını Irak’a göndermese de çalışanların maaşları mutlaka ödenmeli;
4 -Irak’ın her yerinde maaşların eşit olmalı.
Şimdi sormak gerekir. Bu kararların neresi kötü? Irak Federal Mahkemesi’nin almış olduğu bu kararlar “Kürdistan’ın ulusal egemenliği, statüsünü ihlal ettiğiyle” ne alakası var? On senedir kendi çalışanlarını aç bırakan Hewler hükümeti niye bu kararlara karşı çıkar anlamak mümkün değil. Kapılarında maaş kuyruğundaki kendi müritlerini niye ortalığa salar bu da başlı başına bir sorun. Kuşkusuz nedensiz değildir. Her zaman başvurdukları bir yöntemdir. Bununla yolsuzluk ve hırsızlıklarını perdelemek amaçlanmaktadır.
Burada şu sorgulanmalıdır. Bu, şu demektir. Halkınn sorunlarını çözmek istemeyen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Çalışanlar, tüm yolları denemelerine karşın hakkını alamayınca Irak Federal Mahkemesi’nde hak aramaya başvurmak zorunda kaldılar. Irak Federal Mahkemesi konuyu görüştü ve yasaların gereğine uygun karar verdi. Kararlar Irak anayasasına uygundur ki bu anayasa ve yasalar 2005’te onaylandığında en büyük destek Kürdistan halkından gelmişti. Irak-PDK ve YNK’nin teşvikiyle güney halkı %73 oranla Irak genelinde en yüksek oyla onaylamıştı. Durum bu iken Irak Federal Mahkemesi’nin anayasaya uygun ve yerinde olan bu kararlara karşı niye durulur bunu anlamak mümkün değil. Biz anlamasına anlıyoruz da buna karşı duranların niyeti ne zaman anlaşılacak asıl mesele budur.
Birde şuna dikkatinizi çekmek istiyoruz. Kürdistan Başbakanın, Bakanların, Parlamenterlerin, Valilerin maaşları ve Vilayet bütçeleri Irak tarafından devlet bankaları üzerinden gönderilmektedir. Bu sorun yaratmıyor da memur ve çalışanların maaşları Irak devlet bankaları ödenince nasıl oluyor da Kürdistan’ın “ulusal egemenlik ve statüsüne saldırmak” oluyor?
Devam edelim. Kürdistan hükümeti, görevleri başında olan, çalışan kesimlerin 10 yıldır hak ettikleri maaşlarını vermediği herkesin malumu. Onlar için gönderilen bütçeyi keyiflerine göre ayarlıyorlar. Çalışanlar için gelen bütçe görevi başında çalışanlara değil, kendi müritlerine aktarılıyor. Bunların çoğu ya ölmüş ya da vatandaş olmayanlardır. Ama Irak-PDK kapısında maaş kuyruğunda olanlardır. Irak devletinin defalarca çalışanların bilgilerini istemesine rağmen göndermemelerinin sebebi zaten budur. Zaten Hewler hükümetinin iddia ettiği rakam kadar çalışan yok.
Durum bu olunca çalışanların maaşlarını hile havaleyle çalıp kendilerine müritlik yapanlara ve kendi parti çalışanlarına veriyorlar. Bugün Irak-PDK ve ortaklarının propagandasını yapan tv’ler, siteler, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki naylon parti, çevre ve bireylerin hepsi çalışanların emeklerine konan kesimlerdir. Bu nedenle Irak düşmanlığı yapıyorlar ve Federal Mahkeme kararına karşı çıkıyorlar. Bunu da yok “ulusal egemenlik”, yok “statüye saldırı” ile perdeliyorlar. İşin tuhaf tarafı bu gerçeklikleri dile getirenleri de “işbirlikçi hain” ilan ediyorlar. Kendi kirli kimliklerini namuslu insanların boynuna asıyorlar.
Irak devleti, Federal Mahkemesi’nin aldığı kararlar sonrası maaşları resmî 2 devlet bankasına gönderme kararı aldı. Maaşlardan herhangi bir kesinti olmadan ödenecek. Güneyliler bunu kabul etmiyor. İla kendi bankaları üzerinden ödenmesini istiyorlar. Bir taraftan bankacılık hizmet payını almak, diğer yandan kendi müritlerinin payını gelen bütçeden kırpmak için. Durum bu olunca pazarlıklar sürüyor. Henüz herhangi bir anlaşmaya varılamamıştır.
Bu gelişmelerden sonra burada soru şudur: Hewler hükümeti mi, yoksa Bağdat hükümeti mi haksız?