İMAMOĞLU’NUN DAVASI VE OLASI SONUÇLARI

HomeManşet Haberler

İMAMOĞLU’NUN DAVASI VE OLASI SONUÇLARI

Öncesi de var ama, AKP özellikle FETÖ darbe girişimini fırsata çevirerek Olağanüstü Hal ilan edip, süreç içinde bunu “olağan” hale getirdiği günden beri yargıyı araçsallaştırmıştır. Mühürsüz oylarla “atı alanın Üsküdar’ı geçtiği”, parlamenter rejimin terk edilip tek adam rejiminin kabul “ettirildiği” 2017 yılındaki referandumla bu durumu katmerleştirmiştir!

Araçsallaştırdığı yargıyı muhalefete karşı, fıtratına uygun bir biçimde ahlaksızca, pervasızca, acımasızca, kör gözüm parmağına mantığıyla kullanmıştır!…

Bunun sonucu olarak birçok kişiye haksız, hukuksuz, mesnetsiz dava açılmış ve bu davaların çoğu mahkûmiyetle sonuçlanmıştır; Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Gezi, Kobani, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Ekrem İmamoğlu davaları ve daha binlerce dava böyle davalardır!…

Peki nedir İmamoğlu Davası’nın aslı astarı?

 

Belediye Başkanlığını kazanması, -hem de iki kez- cezalandırılması için yeterli “neden”di. Belediyeyi elden kaçırmayı bir türlü sindiremeyen RTE, üstüne üstlük İmamoğlu’nun adının cumhurbaşkanlığı adayları arasında geçmesi ve bütün kamuoyu yoklamalarında kendisine fark atması, “suçunu” daha da ağırlaştırdı. RTE, artık “çizmeyi aşan” İmamoğlu’nu cezalandırmak ve bu yöntemle başkanlıktan uzaklaştırmak için fırsat kolladı. Bu “fırsat”, bir gazetecinin İmamoğlu’na soru sormasıyla geldi!!! İmamoğlu’nun Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı bir konuşmayı eleştirip kendisine “ahmak” diyen İçişleri Bakanı’na, gazetecinin sorusuna cevaben kendisinin de O’na “ahmak” demesi üzerine açılmış bir dava…

İmamoğlu’nun bu sözü İçişleri Bakanı’ na söylediğini Bakan’ın kendisi, bütün AKP cenahı dahil, dünya âlem biliyor. Bunu, üç hukukçu profesörün mahkemeye sunduğu bilirkişi raporu da doğruluyor… Ama, RTE’ye kurban gerek! Belediye Başkanlığı seçimini iki kez kazanmanın hazımsızlığı sürüyorken, bir de cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda RTE’yi geride bırakacak bir potansiyele sahip olması, RTE’nin katlanabileceği bir durum değil; peşinen önlem almak gerek. Yani “yılan”ın başı küçükken ezilmeli!!! Aslında, tam bir kurtla kuzu hikayesi; yani gücü elinde bulunduranın zorbalığı…

Yukarıda da belirttiğimiz gibi RTE ve “çevresi”, İBB Başkanlığını kaybetmeyi bir türlü sindiremedi. Çünkü, dinci vakıflara, yandaşlara, partinin seçim çalışmalarına destek sağlayan çok büyük bir rant kaynağı ellerinden kayıp gitmiş oldu. O yüzden, başkanlığı bırakmamak için çok çabaladılar… Kadrolu yandaş-yalakalardan, Yeni Şafak gazetesinin o zamanki Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül “İstanbul’u teslim edemeyiz” diye feryat figan ediyordu!… Babalarının çiftliği ya!… Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, cumhurbaşkanlığı adaylığı için adının geçmesi ve üstelik anketlerde RTE’nin önünde görünmesi cezasız kalamazdı ve nitekim kalmadı!!!

Peki, bu davanın siyasete olası etkileri neler olabilir?

 

Sanırım en görünür etkilerinden biri, İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığının önüne kesin olarak set çekmiş olması… RTE, koltukta kalmak için gözünü karartmış durumda! Büyük olasılıkla yargı sürecini, adayın belirleneceği tarihe kadar uzatacaklardır. Böylece, İmamoğlu aday gösterilirse, süreci adaylığın kesinleşeceği tarihe kadar sürüncemede bırakıp, adaylar kesinleşip, yeni aday gösterme olasılığı ortadan kalktıktan sonra cezasını onaylatıp, adaylığını düşürerek muhalefeti adaysız bırakma yoluna gideceklerdir. Bu durumda RTE tek aday olarak girecektir ve kazanması kesin yakın olacaktır! (% 50 +1 kuralı, tek aday da olsa geçerli) … Muhalefetin böyle bir aymazlık yapması durumunda, seçmen bunu affetmez ve muhalefet partileri bir daha kendilerine gelemeyecek şekilde büyük darbe yerler…

Olası adaylardan bir diğeri de Mansur Yavaş’tır. Ancak, Mansur Yavaş’ın ülkücü geçmişi Kürtlerin O’na sıcak bakmasını engelliyor ve seçilebilme şansını riske sokuyor…

Bütün bu gelişmeler göz önüne alındığında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı biraz daha yaklaştığı söylenebilir. Bazı çevreler bu davanın asıl amacının Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünü kesmek olduğunu söylese de, bunun gerçek durumla örtüştüğünü düşünmüyorum. Çünkü, RTE’nin aday olarak yarışmak istediği kişi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kılıçdaroğlu ile gireceği bir yarışı kazanacağına o kadar emin ki, adeta kendisi için “çantada keklik” görüyor!!! Gerçek durum böyle mi değil mi? Bunu elbette sandıklar açıldığında öğrenebileceğiz…

Bu davanın bir diğer etkisi de Altılı Masa’ya oldu, bundan sonra da olacaktır. Altılı Masa’ya ilk görünür etkisi Saraçhane’de oldu; altı lider birlikte mitinge katıldı. Bu birlikteğin seçim sürecinde de süreceği ve daha görünür duruma geleceği öngörülebilir… Bu birlikteliğin daha görünür olması, AKP’den kopmuş ancak hala kararsız olan seçmenin büyük çoğunluğunu etkileyecek ve onların kendilerine yönelmesine neden olacaktır.

Tüm bu yazdıklarımız, seçim güvenliğinin sağlandığı, oyların sandığa girdiği gibi çıktığı, normal koşullar için geçerli… Ama, “Osmanlı’da oyun bitmez” sözü, büyük küçük hepimizin hafızasında yer etmiştir. Bu konuda, Osmanlı’nın torunu olmakla övünenlerin, atalarına rahmet okuttuklarını, yıllardır yaşayarak öğrendik!!!

Bekleyip göreceğiz…

Gün ola harman ola…

Subscribe
Notify of
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments