Musa Özuğurlu
İsrail’in İran’a saldırısı beklenen bir şeydi, ancak bu kadar zayıf olması hiç kimse tarafından beklenmiyordu.
Saldırı bu sabah saatlerinde oldu ve ilk haberler İsfahan’dan gelmeye başladı. Sosyal medya üzerinden yayınlanan görüntüler hava savunma sistemlerinin havadaki bazı cisimlere karşı koyduğunu gösterdi. İlk anlarda bu karşı konulan cisimlerin füze mi dron mu olduğu anlaşılamadı.
İsfahan’da nükleer çalışmaların yapıldığı bir merkezin yanı sıra daha önemli olan askeri üs bulunuyor. 8. Hava Üssü İran’ın en önemli hava filolarından birini ve füze üretim merkezini barındırıyor.
Bu üssün hedef alınmasının bir başka sebebi var: İran’ın İsrail’in Negev çölünde bulunan Nevatim askeri üssünü vurduğu saldırıda 8. üssün kullanıldığı belirtiliyor. İran’ın vurduğu Nevatim üssü de 1 Nisan Şam saldırısını yapan uçakların havalandığı üs olarak biliniyordu.
Saldırılar sırasında İran’da bazı sivil uçuşlar askıya alındı, ülke genelinde alarm verildi ancak daha sonra havaalanları normale döndü.
İsrail’in saldırıdan önce, İran’a yönelik sınırlı bir karşı saldırı düzenleyeceğini ABD’ye bildirdiği ve Washington’ın bu saldırıyı “desteklemediği” öne sürüldü.
İran devlet medyası ise bir anda yayılan “patlamalar oldu, patlama sesleri duyuldu” haberlerine açıklık getirdi. İran medyası patlama seslerinin hava savunma sisteminin devreye girmesi sonucu meydana gelen havadaki patlama sesleri olduğunu yazdı.
Bu saldırı sonrası saldırı ve bundan sonra neler olabileceği ile ilgili değerlendirmelerde öne çıkan olasılıklar şöyle sıralanabilir:
İsrail beklenenin çok altında bir düzeyde saldırı yaptı. Bunun iki sebebi olabilir. İsrail ABD desteğini sağlayamadı. İkincisi İsrail, savaşın yayılmasını göze alamadı, İran önceki saldırısında askeri kapasitesini göstermişti. Bu da İsrail’in savaşa girmeden önce “düşünmesini” gerektiriyor.
ABD saldırıya destek vermedi ve 1 Nisan Şam saldırısına da tepkiliydi. Washington bölgeyi kontrolden çıkaracak girişimlere karşı ve Netanyahu ile Biden arasında görüş ayrılığı derin. Bunun da iki sebebi var: savaş büyürse ABD bölgeyi kontrol edemez ve zararlı çıkabilir. İkincisi, Biden seçimlere giderken birinci sebepten dolayı “başını ağrıtacak” adım istemiyor.
İsrail hiçbir nükleer tesise zarar veremedi ya da vermek istemedi. Her olasılıkta Netanyahu’nun retoriği çökmüş oldu. Netanyahu İran’ın nükleer kazanım sağlamaması için elinden geleni yapıyor ve bunu uluslararası her alanda dile getiriyordu.
2006 Hizbullah – İsrail savaşı sonrasında Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ve devamında İsrail’e karşı direniş “İsrail Efsanesine” ilk darbelerdi. İkinci darbe İran’ın 14 Nisan saldırısı ile oldu. İran, İsrail’in içlerini kendi topraklarından vurabileceğini gösterdi, İsrail’in Demir Kubbe savunma kalkanı fire verdi. Ve Üçüncüsü İsrail’in yaptığı bu zayıf saldırı. Ama isteyerek ama istemeyerek İsrail büyük saldırı yapamadı. Bu da İsrail’in imajını etkileyen son etken oldu.
Bu saldırılar ile birlikte bölgede artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir dönem başlıyor. En azından kısa vadede İsrail’deki Netanyahu hükümeti şapkayı önüne koyup düşünmek zorunda.
İsrail’in kendi topraklarından İran’a karşı füze saldırısı yapmamasının garantisi yok elbette. Ancak bu savaş ilanı demek ve ardından İran mutlaka cevap verecektir.
Bu senaryoyu kimse aklının ucundan bile geçirmek istemiyordur.