İsrail, Gazze Şeridi’nin en güneyindeki Refah’a gerçekleştirdiği birkaç saldırının ardından şimdi de bölgede radikal İslamcı Hamas’a yönelik savaş kapsamında büyük bir taarruz başlatma niyetinde. Yerlerinden edilmiş hâlde ve zorlu koşullar altında yaşayan 1,3 milyon insan, operasyon süresince Mısır sınırındaki çadır kentlerde kalacak. Uluslararası toplum, sivil halka vaat edilen korumanın bu şekilde sağlanamayacağı eleştirisinde bulunuyor.
İsrail’e silah sevkiyatını durdurun
Le Soir, Batı’nın somut adımlar atmasını istiyor:
“İsrail Başbakanı, sivillere en kötüsünün yaşatılmayacağına dair sözler veriyor. Ancak böylesi sözlerle ilgili çok acı tecrübelere sahipler. Peki dünya ne yapıyor? ‘Endişelerini’ dile getiriyor! AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, böyle bir saldırının ‘tarifsiz bir insani felakete’ yol açacağı konusunda uyarıyor. Joe Biden’ın kendisi de ‘pek çok masum insanın açlıktan öldüğü, pek çok masum insanın zor durumda olduğu ve bunun sona ermesi gerektiği’ kanaatinde. Çözüm çok açık: Josep Borrell’in de önerdiği üzere Yahudi devletine silah tedarikini durdurmak.”
Bu bir tuzak
Muhafazakâr Partili eski İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, The Times’taki yazısında, İsrail Refah’ta şimdiye kadar izlediği yoldan gitmemeli diyor:
“Harp meydanında bir orduya karşı mutlak zafer kazanabilirsiniz, ancak gücünü halkta kök salmış bir fikirden alan direnişleri ezemezsiniz. Burada zafer için güç kullanımına eşlik edecek akıllı politikalara ihtiyacınız olur. İsrail güçleri Refah’ta son aylarda yaptıkları gibi hareket ederlerse, böyle bir politikayı görmezden gelmiş olurlar. İsrail’in (uzun vadeli barışçıl) çözüm alanını daha da daraltması ve bu yüzden farkında olmasa da önlenemeyecek ve mutlak zaferi katiyen getirmeyecek yeni savaşlara peşinen razı olması korkunç bir hata olur. Bu bir tuzak. Ortadoğu’nun geleceği, Refah’ın kaderine bağlı olabilir.”
Washington sesini duyuramıyor
Corriere della Sera’ya göre ABD’nin bölgeye yönelik dış politikası şu anda pek başarılı değil:
“Joe Biden’ın Ortadoğu stratejisi her alanda ciddi zorluklarla boğuşuyor. Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın bölgeye gerçekleştirdiği son gezi, İsrail Başbakanı’nın pozisyonunu sarsmadı. … Amerikan basınında çıkan haberlere göre ABD Başkanı, İsrail hükümetiyle ipleri koparmanın eşiğinde. Bu tarihi boyutta bir dramatik kırılma olmakla birlikte, bölgedeki tek risk değil. Kimi kaynaklar, 7 Şubat’ta Blinken ile Cumhurbaşkanı El Sisi arasında Kahire’de yapılan görüşmenin de pek olumlu geçmediğini bildiriyor.”
Kahire’nin korkusu sığınmacı akını
Mısır, İsrail’’in Refah’a saldırması durumunda barış anlaşmasını askıya alma tehdidinde bulundu. Index.hr bunun olası gerekçelerini şöyle açıklıyor:
“Filistinlilerin Sina Yarımadası’nda kalmaları ve bir süre sonra yeniden Gazze Şeridi’ne dönmeleri Kahire açısından büyük sorun teşkil etmez. Peki tüm bu insanlar Kahire’ye harekete geçerse ne olacak? … Bir ya da iki milyon insan nasıl durdurulur? Ayrıca Filistinliler isyan ve iç savaşları körükleme gibi kötü bir şöhrete sahipler. (Örneğin dahil oldukları) 1970’de Ürdün’deki iç savaş. … Dolayısıyla, Mısır’daki siyasi ve askeri liderliğin bir milyon Filistinlinin akınını her ne pahasına olursa olsun durdurmak istemesi normal. … Bu uğurda İsrail’le savaşa girmeyi bile göze alabilirler.”