İstanbul depremi: Senaryolar uyandı

HomeEkonomi

İstanbul depremi: Senaryolar uyandı

İBB yetkilerine göre beklenen İstanbul depreminde 90 bin binanın ağır hasar alacağı ve yıkılabileceği, 170 bin civarında da binanın orta hasar alabileceği tahmin ediliyor.

Can kaybının resmi açıklamalara göre 45 bine yaklaştığı ve enkaz kaldırma çalışmalarının ilerlemesiyle daha da artacağı Güneydoğu Anadolu depremlerinden sonra gözler İstanbul merkezli bir Marmara depremi olasılığına çevrildi.

Türkiye’nin nüfus, milli gelir, lojistik olarak en önemli bölgesinde, ülkenin ekonomik başkenti İstanbul merkezli gerçekleşmesi beklenen deprem ile ilgili bilim insanlarının açıklamalarına daha çok kulak verilmeye başlandı.

Son olarak 1999’da yaşanan Kocaeli Gölcük merkezli 17 Ağustos depremi ve Düzce merkezli 12 Kasım depremi, İstanbul’u az da olsa etkilemiş ama ağır ekonomik daralmalarda etkili olmuştu. Bugün konuşulan ise bizzat İstanbul merkezli bir deprem ve onun çevre Marmara illerinde yaratacağı olası can ve mal kayıpları, uzun yıllara etki edecek ağır hasarları.

Kuzey Anadolu Fayı (KAF) sismik olarak dünyanın en hızlı hareket eden, en aktif faylarından birisini olarak tanımlanıyor. 1939 yılında Doğu Anadolu ili Erzincan depremiyle başlayan ve 1967 yılına kadar devam eden büyük depremler dikkate alındığında, KAF üzerindeki depremlerin fay boyunca sistematik olarak doğudan batıya doğru göç ettiği gözlendi. Türkiye’nin en aktif faylarından biri olan KAF’ın doğu tarafında şiddetli depremlerle enerjisinin boşaltıldığı, batı tarafında ise büyük bir deprem üretecek enerjinin biriktiği bilim insanlarının ortak kanısı.

2023 Şubat depremleri konusunda öngörüleri haklı çıkan ve yakın dönem deprem ihtimalleri ile ilgilileri uyaran iki isim, Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Celal Şengör, İstanbul depremi ile ilgili görüşleri de en çok yer tutan isimler. Naci Görür, İstanbul depremi ile ilgili olarak şöyle diyor: “Bilimsel araştırmalara göre 30 yıl içerisinde olma ihtimali yüzde 62 idi. 23 yıl geçti., Her geçen gün o fayda stres birikimi fazlalaşıyor. Her sene Anadolu, 2 buçuk santimetre fay zonu boyunca batıya doğru hareket ediyor. Her 2 buçuk santimetreye gelen stres, o faya enjekte ediliyor. 23 sene geçmesi demek, 23 çarpı 2 buçuk harekete denk gelen enerji fazlalığı yükleniyor. Seneler geçtikçe bu yükleme, enerji enjeksiyonu, artık orada fayın kırılmasını zorluyor. Onun için endişelerimiz artıyor.”

Görür ile yakın öngörülere sahip olan bir diğer bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör İstanbul’un güneyindeki ilçelerinden Silivri’den İzmit’e kadar olan fayın kırılacağını öne sürüyor ve şöyle diyor: “Bu, 7.2’lik bir deprem üretiyor. Fakat bu demek değildir ki bu deprem onunla kalır. Hemen arkasından Silivri’den Tekirdağ’a kadar olan kısmı da kırabilir. 1766’da böyle olmuş. 7.2 ve 7.2, fayların uzunlukları. Arka arkaya iki tane olabilir. Tek nefeste kırılırsa 7.6-7.8 olabilir.” Şengör, “Tsunami ihtimali var mı?” sorusuna “Var. 5-8 metre arasında bir tsunami olabilir” diyor.

İstanbul depreminin yakın gelecekte kaçınılmaz olduğuna ilişkin görüşü birçok yer bilimci paylaşırken istisnai bir isim Prof. Dr. Ahmet Ercan ise “Olası İstanbul depreminin 2045 yılından önce olması şaşırtıcı olur” diyor. Ercan, “Marmara’da beklenen hiçbir deprem beklenildiği yıldan daha önce olmuyor. Ya tam zamanında oluyor ya da gecikiyor” diye konuşuyor.

İstanbul merkezli Marmara depremi olasılığı, en çok da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından izleniyor. İstanbul’daki 25 yıllık politik İslam yerel iktidarına, 2019 yerel seçimlerinde ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi son vermişti. Yeni İBB yönetimi, yapısal bir sorun olarak cılız bırakılan yerel yönetim kaynaklarıyla İstanbul’u depreme hazırlamaya çalışıyor.

Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün olası deprem ile ilgili endişelerini şöyle dile getirdi: “2022 verilerine göre İstanbul’daki yapı sayısı 1 milyon 20 bin civarında. Bu yapıların yüzde 73’lük kısmı 1999 yılından önce yapılmış. Kentteki nüfusun yaklaşık 10 milyonluk kısmı da 1999 öncesinde inşa edilen yapılarda oturuyor.”

İstanbul depreminde 90 bin binanın ağır hasar alacağı ve yıkılabileceğini, 170 bin civarında da binanın orta hasar alabileceğini tahmin ettiklerini söyleyen Akgün’e göre bu binaların büyük kısmı, 1999 öncesi yapılan binalar olacak çünkü büyük risk teşkil ediyorlar.

Yıkılacak ve hasar alacak yapılardan 5 milyon kişinin doğrudan etkileneceğini söyleyen Akgün sözlerine şöyle devam etti: “İstanbul açısından oldukça kaygı veren bir durumla karşı karşıyayız. Ciddi bir seferberlikle İstanbul’u yenilememiz gerekiyor. Bunu yaparken de devletin tüm kurumları, büyükşehir, ilçe belediyeleri ve vatandaş da dâhil olmak üzere herkes elini taşın altına koymalı. Kat etmemiz gereken çok uzun bir mesafe var ama zamanımız yok. İstanbul’u bir an önce depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekiyor.”

Prof. Dr. Naci Görür ise olası büyük hasara dikkat çekerek, “İstanbul’da deprem olsa 35 milyon ton moloz ortaya çıkıyor. Gece gündüz 24 saat, 30 tonluk kamyonla taşırsanız 3-5 yılda anca bitirirsiniz” diyor. Ekonomik enkaz ile ilgili olarak da şu ifadeleri kullanıyor: “Ekonominin çarklarının durduğu Marmara bölgesinde, Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker. Çünkü ekonominin beyni, atardamarı Marmara bölgesi, onu durdurduğunuzda Türkiye diz üstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını yitirir.”

İstanbul’da “ikamet eden” nüfus 16 milyon. Ama iç ve dış konuklarıyla bu mega kentte fiilen 20 milyon yaşıyor. Çevredeki Bursa, Kocaeli, Tekirdağ alt bölgeleri ile  birlikte depremden etkilenecek  nüfusun payı 28 milyona ulaşarak Türkiye’nin üçte birini aşıyor. Milli gelirde İstanbul’un tek başına Türkiye toplamındaki  payı yüzde 30, çevre alt bölgeler ile bu pay, yüzde 45’e yaklaşıyor.

Bu büyüklükler, olası bir depreme vakit kaybetmeden daha iyi hazırlanmak gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments