MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Alevilerle ilgili “yeni açılım” söylemlerinin ardından, İzmir’den dikkat çekici bir ayrımcılık olayı gündeme geldi. Çiğli Yakakent Mahallesi’ndeki Kanuni İlkokulu’nda görev yapan bir “din öğretmeni”nin, 4. sınıf öğrencilerine mezhepler üzerinden ayrımcı ifadeler kullandığı ortaya çıktı.
Aslı İnanmışık’ın haberine göre, öğretmen ders sırasında öğrencilere “Alevi olan var mı?” diye sordu. El kaldıran birkaç öğrenciye ise, “Aleviler dinsizdir, namaz kılmazlar, cinlerle birliktedirler, cehenneme giderler” ifadelerini kullandı.
Dersin ardından öğrenciler bu sözleri birbirlerine karşı kullanmaya başladı. Olay, veliler arasında tepkiye yol açtı ve sınıf öğretmeniyle okul yönetimine bildirildi.
Tepkiler Sonrası Görevine Son Verildi
Ailelerin şikâyetleri üzerine söz konusu öğretmenin görevine son verildi. Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, “İlişiğimizi kestik, Çiğli’de görev yapamaz” açıklamasını yaparken, hakkında başka okullarda görev yapmasını engelleyecek bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı ise açıklanmadı.
Ücretli öğretmen statüsünde görev yapan kişinin gerçek mesleği veya eğitim geçmişine dair bilgi paylaşılmadı. Bu durum, söz konusu kişinin “imam veya sertifikalı eğitmen” olabileceği iddialarını gündeme getirdi.
Veliler Yargıya Başvuruyor
Olayın ardından bazı veliler, ayrımcı ifadelerde bulunan kişinin başka okullarda ders vermemesi için yargı yoluna başvurmaya hazırlanıyor. Veliler dilekçelerinde, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda denetimsiz kişilerin görevlendirilmesine ve eğitim fakültesi mezunu öğretmenlerin yerine ücretli eğitmenlerin tercih edilmesine de dikkat çekecek.
Psikolojik Danışman Helin İren Elaldı, olayın çocuklarda derin izler bırakabileceğini belirterek şunları söyledi:
“İlkokul çağı, kimlik gelişiminin en hassas dönemidir. Öğretmen, yalnızca bilgi aktaran değil, güven duyulan bir rehberdir. Mezhepsel ayrımcılık, çocuklarda suçluluk, utanç ve değersizlik duygularını kalıcı hale getirebilir.”
Elaldı, bu tür ifadelerin yalnızca hedef alınan çocukları değil, tüm sınıfı etkilediğini, “bizden olanlar” ve “olmayanlar” şeklinde tehlikeli bir ayrışma duygusu yarattığını vurguladı.
“Bir öğretmenin ayrımcı söylemleri, yalnızca pedagojik bir hata değil, çocuk haklarının ve kamusal eğitimin bütünlüğünün ihlalidir,” diyen Elaldı, eğitim ortamlarının her çocuğun kimliği ne olursa olsun laik, bilimsel ve eşitlikçi temellerde korunması gerektiğini ifade etti.
Olay, Türkiye’de okullarda denetimsiz din görevlilerinin varlığı ve laik eğitimin korunmasına yönelik tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.