Kendinizden kısaca bahseder mısınız?
Merhabalar, öncelikle gazetenizde yer alma fırsatını tanıdığınız için teşekkürle başlamak istiyorum. Erzincan’da orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Bebekliğimin erken safhasında Bursa’ya göç etmişiz. Anadolu’daki ortalama her ailenin tabi olduğu üzere ailesi sürgünle yer değiştirmiş biriyim yani. Bursa’daki erken ve ilk gençlik yıllarımın ardından, üniversiteye devam edebilmek için İzmir’e yerleştim. Yaklaşık on iki yıldır İzmir’de yaşamıma devam ediyorum. Psikoterapistim. Psikoloji-ekoloji-sanat arasında salınımlı bir yolculuğu sürüyorum.
Kitap yazma süreci nasıl başladı?
Kitabın yazma sürecinden bahsetmek netameli bir konu gibi. Zira kitaba dönüşmesi umuduyla ele almadığım şiirler, ilkokuldan beri zihnimde, dilimde, kağıdımda, türkümde. Erken çocukluk deneyimlerinin akışkanlığı, ilkokul yıllarımdaki edebiyata olan düşkünlüğüm ortaokul ve lise yıllarında devrimci yaşantıyla buluşarak kendine bir yatak oluşturdu. Özellikle ilk ve ortaokul yıllarındaki kitaplara olan düşkünlüğüm kompozisyon alanında kendimi ifade biçimimi belirginleştirdi. Sonraki yıllarda çeşitli türlerde (öykü, deneme) yazılarla kendini sürdürdü. Şiir ise yaşamımda hep vardı. Benliğimin kurucu momentlerinden biri olarak addediyorum şiiri. Zannediyorum arkaik alanda sürgünle yer değiştiren bir yaşamın izleri o duygusal aşkınlığı ve taşmayı koşulluyor. İmgelerin zihnimden akıp gitmesine izin vermemek ve kalemle buluşmasını sağlamak zannediyorum bu sürecin başlamasına ön ayak olmuştur.
Hedefiniz nedir?
Yakınlaşma. İlham aldığım tüm şairlerin bilinçdışılarında ve arkaik dünyalarında gezinmeyi oldum olası hep sevdim. Birinin dizelerindeki yaşanmışlık kuşkusuz kendi yaşanmışlığımızla buluşabildiğinde birbirimize de yakınlaşıyoruz. Bu, birbirini tanıma fırsatı bulmuş iki insandan çok daha arzusal bir yakınlaşma bana kalırsa. Birbirini görmeyen insanların yazın yoluyla yakınlaşması muazzam bir deneyim. “Tam o kelime”ydi diyebilen küçük bir azınlık grubun bu dizeler etrafında birleşmesi ümidim.
İlerleyen yıllarda kitap veya kitaplar gelecek mi?
Açıkçası bu soruya nasıl yanıt versem bilemiyorum. Bu kitabın yolculuğu da mütevazi bir destekle ilerledi açıkçası. Şiirlerin kamusallaşması fikri beni içten içe tedirgin eden bir konuydu esasen. Yeterince öznel bir deneyimin ürünü olan şiirin kolektife arz edilmesi nerden baksanız tedirgin edici. Bu kitabın yolculuğu da derli toplu bir hafıza kaydına duyduğum ihtiyaçla şekillendi. Sevgili şair ve besteci dostum Barış Yıldırım’ın cesaretlendirmesi üzerine “kitap” çıkarma fikrine yakınlaştım. Bu tedirginlik kendini devam ettiriyor ve halihazırdaki kitabımın tanıtımı dahi kısık sesli ilerliyor. Bundan sonra gelecek kitapların akıbetinden emin değilim bu yüzden.
Büyük fuarlara katılacak mısınız?
Kitabın nasıl kısık sesle kendini var ettiğinden daha önce bahsetmiştim. Büyük fuarların özellikle politik mecradaki yayınevlerine dönük politikalarını takip ediyoruz. Mütevazi ve korkusuz fuarlarda yer almayı tercih ederim bu yüzden.
Gazete dergi köşe yazarlığı teklifi gelirse nasıl karşılarsınız?
İdeoloji ve duygu dünyamla birleştiğini düşündüğüm gazetelere, dergilere uzun yıllardır yazı gönderiyorum. Yazıyla dayanışma fikri oldum olası hep içimi ısıtmıştır. Bizi eylem birliği güçlendirdiği kadar sözdeki kristal zenginlikler de güçlendiriyor. Bu zeminde buluşabildiğim bir yayın organı olması halinde zannediyorum sıcak karşılayacağımdır.
Sizden sonra edebiyat girecek olan insanlar için ne önerirsiniz?
Kendime de sıklıkla tavsiye ettiğim üzere, hemen her türden yazınları takip etmeleri ve okumalarını. Düşlemekten, anlatmaktan yorulmamalarını ve o en aşılmaz düşünceleri dile getirmekten çekinmemelerini. Virginia Woolf’un o ünlü deyişindeki gibi “kendinize ait bir odanız olsun” ve o odayı renklendirme çabanız!