Çarşamba, Kasım 12, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

Kendini ve Kainatı Bilmek

Altan Açıkdilli by Altan Açıkdilli
29/06/2025
in Manşet Haberler, Yazarlar
A A
1
Kendini ve Kainatı Bilmek
0
SHARES
903
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

Ne diyordu ezgisinde Daimi? ‘’Kainatta bir zerreyim/ Ben kendimi bilmez miyim’’ İnsanın kendisini bilmesi, ne büyük bir erdem. Hem de kendisini abartmadan kendini bilmek. Peki, Kainatta bir zerre olmak ne demek? İnsanın hiçsizliği mi? Şüphesiz hayır. Hiçsizlik değil bu. Çünkü zerre olmak, bir çok şeyi içinde barındırsa da asla hiç olmak değil. Zerre, bir varlık olma durumu. Çok küçük de olsa bir varlık olmak. Varlık olma durumu hiçbir zaman “hiç” olmaya indirgenemez. Ama Daimi, burada durmaz ve devam eder. Volümü biraz daha açar ve şöyle der. “Zerre içinde zerreyim”. Ne müthiş bir tanımlama. Kainatta bir zerrenin içinde bir zerre olmak. Peki, Zerre içinde bir zerre olmak nedir?

Kim bilir, belki de bunu anlamak için kainatla ve zerreyle ilgili, bazı bilimsel verilere bakmak lazımdır. Bakalım o halde…

Nişanyan sözlüğüne göre ‘’Zerre, Arapçadan geçme ve karınca, tohum, partikül, felsefede atom’’ sözcüğünden alıntıdır. Abbasi alemleri de zerreyi, atom ve element anlamında kullanmışlardır. Kurguyu yinelersek kâinatta zerre olmak, koca kâinatta bir atom büyüklüğünde olmak anlamını taşıyor. Zerre içinde zerre olmak ise atomu bir kâinat varsayarsak, onun içinde bir atom kadar küçük olma anlamına geliyor.

‘’Gözlenebilir Evren, 13.8 milyar yaşındadır; yani bulunduğumuz noktadan Evren’i gözleyebildiğimiz sınırların, en uzak noktalarından bize ulaşan, dolayısıyla görebildiğimiz en eski ışık, günümüzden 13.8 milyar yıl önce yayılmıştır. O ilk yayılma anından bu yana (Big Bang yani büyük patlama), yayılan ışığın bize aktardığı bilgi, aslında Evren’in Dünya’dan her yöne doğru 13.8 milyar ışık yılı değil, 46.1 milyar ışık yılı genişliğinde, Gözlenebilir bir Evren’e sahip olmasına sebep olmaktadır.’’ (Evrim Ağacı’ndan alınmıştır)

İşte 46.1 milyar ışık yılı genişliğinde bir evrende zerre olmak. Ve yine bu zerrenin içinde bir zerre olmak. İlk bakışta ne ürpertici ne çaresizleştirici, ne de yalnızlaştırıcı… ama bir o kadar da derin bir bakış değil mi?

Belki de asıl soru şu olmalı; bu kadar küçük bir varlık olduğunu bilmek, kendini önemsiz olarak görmeğe mi eşdeğerdir? Bir bakıma öyle. Ama bir bakıma da değil. Aslında değersiz değil, olağan. Sıra dışılığın sıradanlığı, bir yandan içsel bir tamamlanma diğer yandan insanın olanaklılığı, mütevaziliği, kendinle barışması belki de. Düşünün ki Kainat, başlangıçta, yani büyük patlama öncesinde, sadece bir toplu iğne başı boyutundaydı. Kimilerine göre ise bir insan gövdesi büyüklüğündeydi. Ama fark etmez sanırım. Bu denli büyük bir evrenin, bu denli ufak bir maddenin içinde barınıyor olması, gerçekten bazen insanın zihnini karıştırabiliyor.

Atom sözcüğü, Eski İyonca’da ‘’Atomos’’ sözcüğünden geliyor.

Atomos, bölünemez demek. İlk kez MÖ. 440 yılında Demokritos, ondan “Atomus” olarak bahseder. Yani sanıldığı gibi atom yeni keşfedilmiş bir zerre değil.

Bir gün Einstein’e, bir atom konferansı çıkışı, “sizce atom bölünebilir mi” diye sorarlar. Einstein’ın yanıtı ise ilginçtir. ‘’Bugün, buraya gelmeden önce, bölünemeyeceğini düşünüyordum. Ama katılımcıların tamamı, ‘Kesinlikle bölünemez’ dedi. (‘’Kesinlikle” sözcüğü, mutlaklık içerdiğinden) Ben artık bölünebilir olduğunu düşünüyorum” der. (Alıntı, Serol Teber’in ‘’Picasso’’ çalışmasından)

İşte bu, aslında tam da diyalektik bakışın bir olgu karşısında, düşünsel eylemde billurlaşmış halidir. Mutlaklığın inkârı ve göreliliğin olanaklarının, en basit bir biçimle dışavurumudur. Katının içinde sıvıyı, maddenin içinde enerjiyi, insanın içinde değişimi, zayıflığın içinde gücü, imkansızlığın içinde mümkünlüğü, zerrenin içinde ise kâinatı, görebilmektir bu bakış açısı.

İnsanın, içindeki kâinatı keşfetmesinin önündeki en büyük engel, onu kendine yabancılaştıran kapitalist düzendir.

Bugün, kapitalist bakış açısına mahkûm olanlar (kapitalizm değil. Onlar bu gücü hep bilir ve ondan korkar ve bu yüzden devlet eğitim vb, ile önlemler alırlar), insanın içindeki dönüşümün ne denli büyük bir potansiyele sahip olduğunu anlamazlar. İnsan emeğinin var edici kudretini bilmeyenler, onun dönüşebileceğini, dönüşürken de dönüştürebileceğini göremezler. Oysa her insan bir sonsuz kuyudur. İçinde büyük dönüşümlerle sağlayacağı güzellikler taşır. Ancak yabancılaşma, kendini abartma, başka insanlardan üstün görme hastalığı, insanın kendi “egosuna” hapsolarak etrafındaki sorunları görememesi, hepsinden önemlisi kendi gerçekliği ile yüzleşem(e)mesi, insanın içindeki bu gücü, ortaya çıkartmasının önündeki en büyük engelidir.

Atom hep vardı. Ama onu tam olarak bilemiyorduk. Bölünemiyordu. Bu yüzden ne özünü anlayabiliyorduk ne de içinde taşıdığı gücün farkındaydık. Bu gücü kavramamız, atomu, onun gerçekliğini, özünü kavramamızla mümkün oldu. Tek bir bölünmesiyle, 1,05 gram kütleli Uranyum-235’in, tüm atomları bölünmeye uğradığında, 1 MW.gün’lük (24 bin KW.saat) enerji ortaya çıkarabileceğinin mümkün olduğunu, sonradan öğrendik.

Nasıl ki bir zerre olan atom, parçalandığında ortaya devasa büyüklükte bir enerji çıkıyorsa (tabii ki bu enerjiyi, kapitalist üretim biçiminde bir enerji türü olarak onaylamadığımı da belirtmeliyim. Sadece bir potansiyelin nasıl da dönüştürücü bir gücü olduğunu örneklemeye çalışıyorum), Zerre olduğunun farkında olan insanın da dönüşümü böylesi devasa bir enerji ortaya çıkartacaktır.

Ancak bu enerji sadece salt o bireye özgü bir enerji değildir. İnsandaki farkındalık sonucu küçük bir değişimi, aynı zamanda onun değiştirici özelliğine, o özelliği de tekrar kendi dönüşümüne yol açacağı gibi bunun toplumsal etkileşimle, diğer pek çok alana etki edeceği ve toplamda büyük bir enerjiye dönüşeceğidir. Bu enerji, bireyden başlasa da insanlığın enerjisidir artık.

Bizlerin, bilinci oluştuğundan beri, insan da hep vardı. Ama biz onu bilemiyorduk. Tekerleği yapıyor, alet kullanıyor çeşitli maddelere etki edebiliyorduk. Ama bu müdahalelerimiz, bize hala içimizdeki dönüştürücü kudreti sağlayacak; sosyal, toplumsal ve siyasal dönüştürücü gücü hissettiremiyordu. Bunu anlamamamız, gidişata dur diyecek özünü kavramamız, ancak insanın, tarihin akışına müdahale etmesiyle mümkün olacaktı. Tıpkı Spartaküs ve Bedrettin isyanı gibi, Paris Komünü gibi, Ekim Devrimi gibi…

Bütün bu olaylar bize insanın; tarihin akışını, ezen ve ezilen denkleminden çıkartıp, toplumsal, sosyal ve siyasal olarak değiştirecek gücü olduğunu müjdeliyordu.

Bugün gelmiş olduğumuz yer ise insanın kendine en fazla yabancılaştığı nokta olsa gerek. Kendini bilmemek, özne olduğunu bilmemek. (Belki de unutmak)

Oysa ne diyordu Karl Marx; “İnsan tarihin öznesidir. Değişir değiştirir.” (…) Marx’ta insan, kendi etkinliğinin hem öznesi hem de nesnesidir. İnsan, toplumsal ilişkiler içerisinde var olur ve üretici-aktif varlıklar olarak, toplumsal düzenin var olan çelişkilerini ortadan kaldıracak olan, ‘tarih yapacak’ olan öznesidir. İnsan ve insan doğasının gelişimi de ancak bu diyalektikle kavranabilir.

Evet hepimiz birer zerreyiz.

Hatta zerre içinde bir zerreyiz.

Bu kendimizi erdem, fazilet ve ahlak olarak tüm insanlarla eşitleyeceğimiz, abartıdan ve gösterişten kaçınacağımız, mütevaziliğin ve eşitliğin koyağı olarak göreceğimiz nokta olmalı. Ama bir şeyi asla unutmadan.

Her zerre içinde bir kâinat taşır. Eğer biz kendimizin zerre olduğumuzun farkında değilsek, içimizde taşıdığımız kâinatın da farkında olamayız. O zerre ki bir kez dönüştüğünde, bizlere yeni dünyalar kuracaktır. Sınıfsız, sömürüsüz ve eşit olarak yaşayacağımız bir dünya. Zerre olduğunu bilen insan, dönüşür ve dönüştürür. Yeni bir hayatı, insanın özgürce ve eşit yaşayacağı bir dünyayı kurmak, bir zerre olarak; dönüşürken dönüştürecek olan ve tarihi yeniden yazacak olan, insanındır. Bu kudret içimizde bizim onu, örgütlü eylemliliğimizle buluşturmamızı beklemektedir. Hayat, ufak iş büyük iş ayırmadan, sabırsızlıkla bizden bu eylemi beklemektedir.

Burada kendi rolümüzü abartmaktan, ne büyük ve önemli işler yapacağımızdan bahsetmiyorum. Asıl önemli olan, içimizdeki potansiyelin küçük bir dönüşüme girmesinin, siyasal yaşamdaki karşılığının ne denli büyük bir karşılığının olabileceğidir. Dediğim gibi bu salt bizim eylemimizle mümkün olmayabilir. Ama her damlanın ne denli önemli olduğu, damlaların sürekliliğinin, taşı delişinden bellidir. Birlikte ve örgütlü olursak kazanabileceğimizi unutmadan, o küçücük zerrenin, zerrelerin, dönüşmek ve dönüştürmek için harekete geçmesinden başka, seçeneğimizin olmadığına vurgu yapıyorum sadece.

Daimi’nin dörtlüğü ile bitirelim.

Kainatta bir zerreyim
Ben kendimi bilmez miyim
Zerre içinde zerreyim
Ben kendimi bilmez miyim

Tags: Altan Açıkdilli
Previous Post

SPD Kongresi’nde “Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük” kararı oy birliğiyle kabul edildi

Next Post

Makineleşen İnsan

Next Post
Makineleşen İnsan

Makineleşen İnsan

Comments 1

  1. Ar Ayşegül says:
    4 ay ago

    Müthiş…

    Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

Meteoroloji’den 14 il için sarı kod: Kuvvetli yağış, sel ve fırtına bekleniyor
Manşet Haberler

Meteoroloji’den 14 il için sarı kod: Kuvvetli yağış, sel ve fırtına bekleniyor

12/11/2025
Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Devrimi
Manşet Haberler

Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Devrimi

12/11/2025
İslamabad’da adliye önünde intihar saldırısı: 12 ölü, 27 yaralı
Dünya

İslamabad’da adliye önünde intihar saldırısı: 12 ölü, 27 yaralı

12/11/2025
“KASABANIN DEVRİMİ*” ya da OY BULANCAK BULANCAK
Günlerden Sızan

“KASABANIN DEVRİMİ*” ya da OY BULANCAK BULANCAK

12/11/2025
İBB iddianamesi 237 gün sonra açıklandı: İmamoğlu’na 2.430 yıla kadar hapis istemi
Manşet Haberler

İBB iddianamesi 237 gün sonra açıklandı: İmamoğlu’na 2.430 yıla kadar hapis istemi

12/11/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik