KOBANİ DAVASI HAK VE ÖZGÜRLÜKLER İÇİN ALTIN BİR FIRSATTIR
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim: Biz, hak alma mücadelesinde sıfırız. Kimse, “Biz mücadeleyle şu, şu hakları elde ettik,” diyemez. Söylese de kendini kandırmış olur. Ortada kazanılmış herhangi bir hak yok. Ne yazık ki, çok ağır bedeller ödeniyor.
Hak kazanmak bir yana, hasta tutukluların serbest bırakılmasını bile sağlayamadık. Cezaevlerindeki insanlar kaderleriyle baş başa kaldılar. Tutuklular, ailelerine ceza olsun diye “cehennemin dibi” uzak cezaevlerine gönderiliyor. Bu keyfiliğin önüne bile geçemedik.
Basın açıklamaları yapmaktan başka bir şey yapmıyoruz. O basın açıklamaları ki, insanlar polislerin şiddetine maruz kalıyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve bizim elimizden bir şey gelmiyor.
Gün yok ki, evlere sabahın köründe baskın yapılmasın, insanlar yüzüstü yere yatırılıp evlerinin altı üstüne getirilmesin, tutuklanmasın.
Tutuklananlar cezaevlerinde sözde arama diye çırılçıplak soyundurulup onurlarıyla oynanıyor. Biz bu vahşeti bile engelleyemedik. Oysa kıyametleri koparmalıydık.
Cezaevlerindeki insanların hayatı biz dışarıdakilere emanettir. Dürüstçe söylemek gerekirse, onların bizim hayatımızda fazla bir yeri yok. Aksi halde cezaevlerindeki bu barbarlık sürüp gitmezdi. Onlara içimiz yanmış olsaydı, cezaevlerinin önünü mesken tutardık, devlet de böyle çılgınca hareket edemezdi.
Aslında devlet giriştiği bu zorbalıklarla baltayı kendi ayağına vuruyor. Ne var ki biz bu fırsatları değerlendiremiyoruz.
Binlerce siyasi davadan biri olan Kobani Davası bu fırsatlardan biridir. Dava sanki bir köy kavgasıymış gibi dört duvar arasına hapsedildi. Biz de bu oyunu eli kolu bağlı bir halde seyrediyoruz.
Tarihten biliyoruz ki, siyasi davalarda hukuk değil güçler dengesi belirleyicidir. Amerikalı Diplomat Brunson, ABD Başkanı Trump’ın baskısıyla cezaevinden çıkarıldı.
Cemal Kaşıkçı’yı öldürten Prens Salman’ın cinayet davası daha birkaç gün önce gizli pazarlıklarla kapatıldı.
Açıkça söylemek gerekirse, devlet bizi önemsemediği için Kobani ve diğer siyasi davalar sürüyor.
Birincisi, bu insanlar halkın iradesini temsil ediyorlar. Onlarla birlikte halkın iradesi de dört duvar arasındadır.
İkincisi, Kobani Davası iç ve dış kamuoyu nezdinde meşruluğunu kaybetmiş pilot bir davadır. Bu nedenle siyasi iktidara yüklenmek için büyük bir fırsattır.
Hükümete verilecek ültimatom şudur: Bu davayı ya kapatırsın ya da etkili olduğumuz tüm alanlarda hayatı durdururuz. Bu da senin sonun olacak. AKP geri adım atmazsa, ekonomik, sosyal ve siyasal sivil projelerle altı boşaltılır. Böyle sivil bir seferberliğe hiçbir iktidar dayanamaz. Ya taviz verirler ya da yükselecek devrimci dalga hepsini yerle yeksan eder. Arkasından ne gelecek onu kimse kestiremez.
İhtiyacımız olan tek şey, inanç, cesaret ve kararlılıktır. Devrime gebe günler bizi bekliyor.