Mülteci Sorununda Madalyonun Diğer Yüzü

HomeDosyalar

Mülteci Sorununda Madalyonun Diğer Yüzü

Buse Deli
Son haber /Gazetecilik öğrencisi

Medyanın kullandığı dil, halkın mültecilere karşı kin ve düşmanlık beslemesine neden olurken, ırkından dolayı maruz kaldıkları ayrımcılığı da gözler önüne seriyor.
Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 3 milyon 746 bin kişi olarak raporlandı. Bu kişilerin 1 milyon 776 bin kadarını 0 – 18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. Günümüzde hala çok sayıda Suriyeli mülteci ülkesinden kaçak yollarla ayrılıp Türkiye’ye göç etmeye mecbur kalıyor.
Ukraynalılara çifte standart.
Son dönemde tüm dünya Rusya – Ukrayna Savaşı ile sarsıldı. Milyonlarca Ukraynalı canını kurtarmak için her şeyini geride bırakarak ülkesini terk etti. Avrupa ülkeleri, Ukraynalı mültecilere kucak açtı ve onlara her türlü desteği sağlamak için birbirleriyle yarışa girdi. Ancak maalesef dünyada yakın tarihte meydana gelen tek savaş Ukrayna – Rusya Savaşı değil. 2011 tarihinde başlayan Suriye İç Savaşı günümüzde hala devam ediyor. O tarihten bu yana dünyada büyük bir mülteci sorunu ortaya çıktı. Şimdilerde Ukraynalılara kol kanat geren Avrupa ülkeleri, desteklerini Suriyeli mültecilerden esirgedi.
Savaştan değil, namus korkusundan kaçtık.
Hayatta kalma mücadelesinde görmezden gelinen ve sırt çevrilen Suriyeli mültecilere söz hakkı verdik ve yaşadıkları zorlukları kendilerinden dinledik. İzmir’de ayakkabı fabrikasında işçi olarak çalışan 5 çocuk babası Enes M. (32), ‘‘9 yıl önce, Suriye’de savaş çıktığı için Türkiye’ye gelmek zorunda kaldık. Herkes bizim savaştan kaçtığımızı düşünüyor ama biz kadınlarımızı ve çocuklarımızı korumak için kaçtık. Orada yaşadığımız süre boyunca insanlık dışı olaylara şahit olduk. Bir sonraki biz olmamak için kaçmak zorundaydık’’.
Hayatımız bir anda alt üst oldu.
Suriye’de 3 adet işyerim, 5 adet arabam, 12 adet evim vardı. Savaş çıkınca her şeyimi orada bıraktım ve sadece üzerimdeki eşyalarla Türkiye’ye geldim, kiralık bir evde oturuyorum ve işçi olarak çok zor şartlarda yaşıyorum. İki ablam şu an Suriye’de Türk Ordusu’nun koruduğu bir köyde yaşıyor, orada savaş yok. Bizim Halep’de geride bıraktığımız her şey artık bizim değil. Suriye’de savaş bittiği zaman ülkemize geri dönmek istiyoruz. Burada hep dışlanıyoruz, kötü gözle bakılıyoruz. Hollanda ve İsviçre’de yaşayan arkadaşlarımla konuştuğumda bana, devletin orada yaşayan Müslüman mültecilere bulundukları yerden ayrılmaları için 3 ay süre verdiklerini, onların yerine Ukraynalıların geleceğini söyledi. Neden bizi istemiyorlar, çok üzülüyorum’’ dedi.

Onunla aynı kaderi paylaşıp, benzer hayatlar yaşayan bir diğer kişi ise geçimini yastık dikerek sağlayamaya çalışan Fatma H.(50), ‘‘ 1 yıl önce iki oğlumla beraber İzmir’e geldik. Buraya bizden önce gelip düzenini kuran çok akrabamız var ama geldiğimizde bize kimse yardım etmedi. Kendi canımızdan insanlar bile bize sırt çevirdi. Komşularımdan Allah razı olsun, bana akrabalarımdan daha çok destek oldular. Suriye’ de evlerimiz yıkıldı. Ailemden çok insan öldü. Kocam ve bir oğlum hala Suriye’de yaşıyor. Orada çalışacak iş olmadığı için benim buradan gönderdiğim parayla yaşamaya çalışıyorlar. Allah izin verirse yakında onları da buraya getirteceğim.
Burada 2 oğlumla beraber yaşıyorum, biri 16 biri 17 yaşında. Ayakkabı fabrikasında çalışıyorlar. Üçümüz çalışıp hem kendimize, hem Suriye’deki kocama ve oğluma bakmaya çalışıyoruz. Hem de bizi buraya getirenlere olan borcumuzu ödemeye çalışıyoruz. 1 yıl oldu ama hala borcumu kapatamadım. Bu borç bitmeden kocamı ve diğer oğlumu nasıl getirtirim bilmiyorum. Burada çok zor şartlarda yaşıyoruz ama en azından hayattayız.
Ağaç yaprağı yiyerek hayatta kaldık.
Bize neden ülkenizi terk ettiniz diye kızıyorlar ama başka çaremiz yoktu. Her yeri bombalayıp, insanları katlediyorlardı. Ne üzerimizde damımız ne de yiyecek ekmeğimiz vardı. 2 yeni doğmuş bebeğimi açlık yüzünden kaybettim. En azından diğer çocuklarımı kurtarmak istedim. Göç süreci çok zordu. İki gün boyunca yerde sürünerek sınıra doğru ilerledik, mağaralarda kaldık, açlıktan ölmemek için zeytin ağacının yapraklarını yiyerek hayatta kaldık. Küçük oğlumun tüm bu yaşananlardan dolayı psikolojisi bozuldu. Uzun bir süre yemek yemedi, kimseyle konuşmadı, haftalarca sadece uyudu. Çok şükür sağlık durumu artık daha iyi. İnşallah Suriye’de savaş bir an önce biter de memleketimize döneriz. Ülkemiz çok güzel, taşını toprağını çok özledim’’ dedi.
Çeşitli sebeplerden dışlanıp, ötekileştirilen hayatların aslı, içler acısı. Madalyonun diğer yüzü çoğu kez olduğu gibi bu sefer de karanlık.

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments