Hizbullah’ın 15-16 komutanından sonra, geçen hafta İsrail’in, F-35 jetleri tarafından kullanılan yüksel teknoloji ürünü sığınak patlatıcı bombalarla saldırısı sonucu örgütün 32 yıllık Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Ali Karki de dahil olmak üzere diğer liderlerle birlikte katledildi. İsrail uçakları bu operasyonda, her biri bir ton ağırlığında olan ve yerin 70 metre derinliğindeki tahkimatları delebilen MK84 sığınak patlatıcı bombaları kullandı. Analistler, operasyonun başarısının İran’ı sakinleşmeye zorlayacak önemli bir bölgesel dönüm noktası olabileceğini doğruluyor. Tırmanma tırmandıkça, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’i içine sürükleyebileceği topyekun bir savaş korkusu artıyor.
Nasrallah’ın katliyle sonuçlanan bu operasyonun nedenleri ve sonuçlarını analiz edebilmek için Hamas’ın İsrail çelik kubbesini aşıp 1200 Yahudi’yi öldürüp 260 sivil ve askeri rehin aldığı 7 Ekim 2023 tarihine kadar geri gitmek gerekiyor. Hiç kimsenin beklemediği bu sürpriz saldırıya Hamas, şimdiki lideri Yahya Sinvar komutasında 18 aydan beri hazırlanıyordu. Saldırı için yapılan açıklamalarda birtakım zahiri sebepler ileri sürülse de belirleyici neden 2 seneden beri devam eden İsrail-Suudi Arabistan barış süreci görüşmeleriydi. Bu süreci ortadan kaldırmak İran ve Hamas için hayati önemdeydi. İran ve Hamas’a göre, İsrail ile Suudi Arabistan’ın bir anlaşmaya varması halinde diğer Arap ülkeleri de adım atacak ve bu normalleşme Filistin ve Filistinlileri de facto yok sayma anlamına gelecekti. Bu da Hamas için oyunun sonu olacaktı. İran için de Ortadoğu’nun tüm bölgeleri ve ötesindeki gücü ve nüfuzu için büyük bir olumsuz etki doğuracaktı. Kuvvetle muhtemeldir ki Hamas, İran’ın manipülasyonuyla gerçekleştirdiği beklenmedik askeri operasyon ile Ortadoğu’nun, İran’a düşman ve Filistin davasını unutan yeni bir Arap-İsrail ekseni etrafında yapılandırılmasına şimdilik engel oldu. Filistin sorununa Filistinliler olmaksızın nokta konulması projesini rayından çıkardı.
Çoktandır beklediği fırsatı Hamas’ın bu talihsiz operasyonuyla yakalayan İsrail, orantısız bir güçle Gazze’yi işgal ederek soykırım, insansızlaştırma ile sivil nüfusu katletti. Bir senedir devam eden operasyonda Tüm Gazze işgal edilip Hamas’ın Haniye dahil diğer askeri yönetici kadroları nokta operasyonlarla katledildi. On binlerce sivil öldüğü gibi 1 milyondan fazla sivil de yeniden göçebe durumuna düştü.
Haydut devlet İsrail’in, Gazze’ye soykırım yaparcasına saldırısı için birkaç neden sayılabilir. Birincisi Gazze’nin deniz yetki alanı içinde bulunan Gaza Marine doğalgaz rezervinde tam söz sahibi olmak. İkinci neden, açmayı düşündüğü ikinci Süveyş Kanalı projesi. Üçüncüsü İMEÇ projesini güvenceye almak. Bu 3 proje de İsrail için stratejik bir öneme sahip. Hamas talihsiz 7 Ekim eylemiyle İsrail’e bu 3 amacı gerçekleştirebilme şansını verdi.
2024 senesinde yazmış olduğumuz 2 makalede, Hamas’dan sonra sıranın Hizbullah’a geleceğini öngörmüştük. İsrail’in fiziki güvenliği ve bölgedeki stratejik çıkarlarını korumak maksadıyla İran’dan Irak-Suriye ve Lübnan Hizbullah’a uzanan İran’ın ideolojik, siyasi, ekonomik ve askeri hilal yayının kırılması ve yok edilmesi, Batı’nın ve kendisinin enerji güvenliğini sağlamak amacıyla Türkiye’den Mısır’a uzanan Doğu Akdeniz kıyı şeridinin kalıcı olarak kontrol altına alınması gerekliydi. İsrail, Hizbullah’ın saha komutanlarını nokta suikastlarıyla katlettikten sonra son darbeyi Hasan Nasrallah’ı komuta merkezinde öldürmekle vurmuş oldu.
İsrail, Ortadoğu’daki İran uzantıları Hamas ve Hizbullah’ın askeri, siyasi gücünü sınırlayıp, İran’ın misilleme kabiliyetini zayıflatıp, Ortadoğu’daki stratejik dengeyi değiştirdikten sonra sıra İran’a gelecektir. Tahran’ın İsrail’e zarar vermek için elindeki en büyük koz Hizbullah geçerliliğini yitirdiğine göre İran’ın nükleer tesisleri başta olmak üzere bütün stratejik alt yapısını hedefleyeceği öngörülebilir bir durumdur. İran’a yapılacak bir saldırı sadece İsrail’i değil ABD elebaşılığındaki emperyalizmi de 2 nedenle doğrudan ilgilendiriyor. Birincisi: Ukrayna-Rusya savaşı ile Rusya’yı güçten düşürerek tarafsızlaştırmayı planlayan ABD, İsrail ile İran’ı da devreden çıkardıktan sonra yaklaşan bir genel savaşta Çin ile tek başına kalmak istiyor. İkinci neden ise enerji güvenliği. Uzun zamandır devam etmekte olan ABD-İran anlaşmazlığı Basra Körfezi yoluyla Batı’ya ihraç edilen petrolün güvenliğini önemli ölçüde tehdit ediyor. İran uzantısı Yemen’deki Husiler vasıtasıyla körfezden geçiş yapan gemilere saldırılması bugün başlı başına enerji güvenlik sorunudur. Bütün bu yukarıda saydığımız mülahazalarla Ortadoğu’da ki bu savaş halini sadece bölge ülkeleri arasındaki bir savaş değil 3. paylaşım savaşının ayak sesleri olarak görmek daha doğru olacaktır.
SON YERİNE
Stratejik derinlikten yoksun İsrail, güvenliğini sağlamak için Lübnan alt yapısını çökertip Hizbullah’ı Litani Nehri kuzeyine atsa da savaş uzun vadede kendisine yıkım getirecektir. Muhtemel bir İran füze saldırısında savaş mevzii kalmayıp muhtemelen birçok cepheye yayılacak, Suriye, Irak ve Yemen’deki vekil güçlerin de katılımı artacaktır. Savaş aynı zamanda İsrail’in en yakın müttefiki ABD’yi de çatışmanın içine çekecektir.
Hamas ve Hizbullah ABD emperyalizminin stratejik ortağı haydut ve apartheid İsrail’e karşı silahlı mücadele veren, bağımsız Filistin Devleti kurmayı hedefleyen meşru bir direniş örgütüdür ve verdiği savaş haklı savaştır. Bu mücadele emperyalizmi zayıflatmakta,parçalamakta ve onun altını oymaktadır.Onların İslami bir örgüt olması ve programlarındaki Yahudi düşmanlığı bu niteliğini değiştirmez. Bu nedenle direniş desteklenmeli ve İsrail katliamları karşısında tarafsız kalınmamalıdır.
Siyasal İslamcı örgütler son 20-30 yıl boyuca kadın/çocuk genç kız düsmanı ve anti İnsan Form üzerinde politika yapmakta/terör ile . Anti yahudi ve Kökten dinci islamo-faşist bir pratikle İsrail ya da ABD-Avruoa karşıtı olmak Anti Emperyalist olmak için biraz zorlama bir bakış açısı, ve sanki duygusal bir tepki…