Moskova yeniden baş düşman
Aargauer Zeitung, zamanda geri gidildiği hissinde:
“Aslında yeni gerçeklik, 1990’lardan beri modası geçtiği sanılan Soğuk Savaş’a dair eski gerçeklikten ibaret. Rusya ve despotik liderliği yine Batı’nın açık toplumlarını emperyal büyük güç politikalarıyla tehdit ediyor. Dünyanın en güçlü savunma ittifakı, buna Moskova’yı (…) yeniden bir numaralı düşman olarak ilan ederek yanıt veriyor. Bu da makul bir tepki. Ukrayna’daki savaştan öğrenilecek bir şey varsa o da NATO’nun eski ABD Başkanı Donald Trump’ın iddia ettiği gibi ‘lüzumsuz’ olmaktan hayli uzak bir konumda bulunduğudur.”
Doğu kanadını güçlendirmedikçe hiçbir şey değişmez
Wprost, tehditlerin işe yaramadığını hatırlatıyor:
“Ukrayna’daki savaş, ittifakın şimdiye kadar yürüttüğü ve Moskova’yı yalnızca saldırganlığa teşebbüs ederse cezalandırılabileceği ihtimaliyle caydırmaya dayanan stratejisinde değişiklik yapılmasını gerektiriyor. (…) Yalnızca ittifakın sınırlarına konuşlandırılmış NATO birlikleri onun saldırgan niyetlerinin önünü kesebilir. (…) Rusya’nın ittifak açısından stratejik bir tehdit olarak görüleceğinin açıklanmasından mutlu olmak için hiç neden yok. O kadarını hepimiz biliyoruz. Bu açıklamayı somut tedbirler takip etmedikçe, söylem dışında hiçbir şey değişmiş sayılmaz.”
Açlık ve acılar mümkün olduğunca önlenmeli
Novi list, önümüzdeki günlerde alınacak kararların öneminin altını çiziyor:
“Yılın sonunda dünyanın nasıl bir yere benzeyeceğini kimse öngöremiyor. Bu kışı aç ve işsiz mi geçireceğiz? Soğuktan donacak mıyız? Ukrayna’daki savaş tırmanacak mı? Madrid’deki zirve bu soruların hiçbirine yanıt vermeyecek. Ancak orada alınacak kararlar, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük jeopolitik istikrarsızlığın akıbetini pekâlâ etkileyecek. İlgili tüm tarafların -başta Moskova olmak üzere diğer herkesin- bu olayları mümkün olan en kısa sürede ve en az zararla sona erdirmek için yeterli akla ve bilgeliğe sahip olduğunu umalım.”
Rusya daha da zayıflatılmalı
General Waldemar Skrzypczak, Wprost’ta Moskova’nın zayıflığından artık askeri bakımdan da istifade edilmesini istiyor:
“NATO, Ukrayna’ya yakalaması gereken bir fırsat borçlu. Rus ekonomisi ve ordusu, uzun bir süre olamayacağı kadar zayıf bir durumda. Siyasi bakımdan ise Rusya şimdiden kısmen izole edilmiş halde. Müttefikleri askeri bir destek sunmayı reddediyor. Rusya’yı zayıflatma süreci devam etmeli ki gelecekteki Avrupalı nesiller bir daha asla savaş tehdidinin gölgesi altında yaşamak zorunda kalmasın. (…) Madrid’deki zirvede bu tavrın sergilenmesini bekleyebiliriz.”
Putin garantilerin geçerli olacağına ikna edilmeli
Financial Times’a göre NATO, doğu kanadını savunma konusunda ciddi olduğunu açıkça göstermeli:
“Dokuz NATO ülkesi, ekonomik çıktılarının yüzde ikisini savunmaya harcama hedefine ulaşmış durumda. Diğer 19’unun ise bunu 2024’e kadar gerçekleştirmeye yönelik ‘net planları’ var. Ancak Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ve Ukrayna’nın doğusundaki bazı bölgeleri işgal etmesinden bu yana Batılı müttefikler, somut adımlarla desteklenmeyen çok sayıda açıklama ve beyanda bulundu. Öncelik, Putin’i ittifakın güvenlik garantilerinin bütün üyeler için eşit düzeyde geçerli olduğuna ikna etmeye verilmeli.”
Bir sonraki zirveyi bekleyemeyiz
Postimees, Estonya’nın Rusya sınırını etkili bir şekilde güvenceye almak için vaktin neden daraldığını şöyle açıklıyor:
“Rusya’nın Ukrayna’yla işi bittiğinde, ordunun yaralarını sarması için iki ila üç yıla ihtiyacı olacak. Sonrasında ise (NATO Antlaşması’ndaki) 5. maddeyi test edebilecekler. Estonya’nın savunmasından sorumlu olanların hesap ettiği zaman aralığı işte bu. (…) Mordor’un saati Estonya’nın aleyhine işliyor. NATO zirveleri her bir buçuk ila iki yılda bir düzenleniyor. Alınan kararların ve siyasilerin vardığı anlaşmaların kışlalar inşa edilerek, ekipman ve askerlerin yerleri değiştirilerek hayata geçirilmesi aylar alıyor. Bir sonraki zirveyi bekleyecek vaktimiz yok.” (Foto: AA)