Memet Sönmez
31 Mart yerel seçimlerinde Van’ın bütün ilçelerinin belediye başkanlıklarını ve büyük şehri kazanan DEM’in seçilmiş başkanı Abdullah Zeydan’a mazbatası verilmedi. Ezici bir çoğunlukla yenilen AKP’nin adayı Abdulahat Arvas’ a mazbata verildi. Böylece “yargı” kararıyla Van belediye başkanlığına kayyum adı altında darbe yapıldı.
Şaşırdık mı, yok!?
Demokratik hak ve özgürlükler için bütün aydınlar, sosyalistler, devrimciler Van’a gitmeli!
Ana, yavru muhalefetlerin ; aydın, sosyalist ve gazetecilerin yaptıkları yorumlarda iktidarın, ‘seçim sonuçları karşısındaki tutumu ne olacak’ sorularına verdikleri cevap: ya sertleşecek, ya yumuşayacak, ama daha çok sertleşeceği, yönünde oldu. Van’ da olup bitenler; seçilmiş başkana görev verilmemesi, seçmenin sokağa dökülmesi , iktidarın bu yeni dönemde sertleşeceği konusunda bir başlangıç olabilir. Burada asıl sorun: Van’ın seçilmiş başkanının ve seçmeninin yalnız bırakılmasıdır. Asıl tehlike budur! Öyle muhalefetin, aydınların basın açıklamalarıyla, bu hukuksuzluktur, kayyum atamaktır , darbedir vs. demek olmamalıdır. Bu gidişatı değiştirmek için daha fazlası gerekmektedir. Düşünün, İstanbul, Ankara, İzmir’e kayyum atanması durumunda tepkiler böyle mi olacak? Kıyamet kopar değil mi? Hayır kopmayacak! Artık her şey için çok geç olacak ve ‘’hayır” diyecek kimsenin cesareti olmayacaktır.
Bu durum bana papaz Martin Niemöller’in sözlerini hatırlattı: “Önce koministleri aldılar. Tepki göstermedik. Çünkü kominist değildik. Sonra sosyalistleri aldılar. Sesimizi çıkarmadık… sonra sendikacıları aldılar, gene sesimizi çıkarmadık… sıra bizlere geldiğinde ses çıkaracak kimse kalmamıştı…“
Şimdi, Kürtlere darbe gibi kayyum atanıyor. Sesimizi çıkarmıyoruz. Çünkü bizler Kürt değiliz.
Önce Kürtleri aldılar!
Susma! Eğer susarsan sıra sana da gelecek!