Mustafa Durmuş
Ayhan Bora Kaplan- Süleyman Soylu ilişkisi ve emniyete yapılan son operasyonlar, emniyet müdürleri tutuklamaları, bir generalin makam aracı ile yapılan sınırda insan kaçakçılığı, Sinan Ateş cinayeti ve bu cinayeti işleyenleri açıkça koruyan ve iktidarı tehdit eden, mahkemelere ayar veren bir siyasal partinin sözcüleri.
Varış noktası Türkiye olan ve yurt dışında yakalanan yüzlerce kilo ve onlarca milyon dolar değerindeki eroin ve diğer uyuşturucular, Akhisar’da çocuklarının sentetik uyuşturucudan ölümlerini protesto eden Çingeneler, yurt dışında ve yurt içinde cirit atan organize suç örgütlerinin bazı güvenlik güçlerinin de katıldığı yasa dışı faaliyetler, güpegündüz yapılan mafya infazları, kara para aklama soruşturmaları, tehdit edilen ya da satın alınan yargıçlar ve daha niceleri…
Bunlar uzunca bir süredir basında yer alan ve Türkiye’de artık çok ciddi bir organize suç sektörünün ve ekonomisinin ve yanı sıra görülmemiş bir toplumsal çürümenin var olduğunu gösteren olaylardan bazı örnekler.
22 yıldır iktisadi paradigma olarak neo-liberalizmi esas alan ve bunu üst yapıda son dönemlerinde siyasal İslam ile tahkim eden AKP iktidarlarının ülkeyi getirdiği durumun bir özeti. Ancak ülkede kurdukları bu düzeni artık neo- liberalizm, devleti de buna uygun bir neo-liberal bir ulus devlet olarak tanımlamak mümkün değil.
Nekro-Kapitalizm Narko-Devlet uyumu
Bugün belki de ülkedeki kapitalizmi “nekro-kapitalizm” ve devleti de “narko/mafyatik devlet” olarak tanımlamak daha doğru. Özellikle de 2015 yılından bu yana ekonominin de, siyasetin de, hukukun da evrildiği durum bu.
Yani kapitalizmin ve devletin emek sömürüsünü iyice derinleştirmesi kadar, artık nepotik, ırkçı, ezilen uluslara, halklara açıktan düşman, mafyatik, savaşçı-militarist, kadın, LGBTİ, azınlık inanç grupları ve kimlikler ve doğa düşmanı yanı iyice belirginleşti.
Bu süreçte kapitalizm yeni artı değer (kâr) yaratmak kadar, mevcut artı değerin el değiştirmesi biçiminde rantçı bir niteliğe bürünürken, sermaye birikimi asıl olarak inşaat-emlak, bankacılık sektörü ve askeri -sanayi karması şirketlerin elde ettiği kârlardan sağlanmaya başladı.
Sermaye-Siyasetçi/Bürokrat ve Mafya /Organize suç örgütleri ortaklığı
Bu düzende hukuk ortadan kaldırıldı, anayasaya uyulmuyor, bizzat yargı eliyle anayasaya darbe yapıldı. Devletse, sermaye-siyasetçi/bürokrat ve mafya /organize suç örgütlerince ele geçirilmiş gibi bir görüntü veriyor.
Bu durum sadece bu ülkede yaşayan bizler tarafından görülmüyor, uluslararası kuruluşlar da bu gelişmelerin farkında. Örneğin her yıl düzenli olarak yayımlanan ve adeta organize suçların küresel röntgenini çeken “Küresel Organize Suç Endeksi” Türkiye’deki bu gelişmeleri ayna gibi yansıtıyor.
Küresel Organize Suç Endeksi
Bu endeks, 2019 ENACT Organize Suç Endeksi programı tarafından desteklenen bir endeks. ENACT ise, Avrupa Birliği tarafından finanse ediliyor ve Sınır Ötesi Örgütlü Suçlara Karşı Küresel Girişime bağlı olarak Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü ve INTERPOL tarafından uygulanıyor. (1)
Organize suç dinamiklerine ilişkin kapsamlı ve bütüncül bir bakış açısı sunan bu endeks, Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin tamamını, bir yandan suçun kapsamı ve ölçeği, diğer yandan da organize suç faaliyetlerine karşı koyma ve bu faaliyetlerle mücadele etme kabiliyetleri açısından değerlendiriyor.
“Organize suç” nedir?
Küresel Organize Suç Endeksinin amacı doğrultusunda “organize suç”; birlikte hareket eden gruplar veya şebekeler tarafından, doğrudan veya dolaylı olarak mali veya maddi bir menfaat elde etmek amacıyla şiddet, yolsuzluk veya ilgili faaliyetlerde bulunmak suretiyle yürütülen yasadışı faaliyetler olarak” tanımlanıyor. Bu tür faaliyetler hem bir ülke içinde hem de uluslar ötesinde gerçekleştirilebiliyor. (2)
Endeks kapsamında “suçluluk”
Endeksin ilk bileşeni olan “suçluluk” iki alt bileşenden oluşuyor: “Suç piyasaları” ve “suç aktörleri”. İlki, malların veya insanların yasadışı ticaretinin ve/veya sömürüsünün tüm aşamalarını çevreleyen siyasi, sosyal ve ekonomik sistemler olarak tanımlanıyor. İnsan ve silah kaçakçılığı, eroin ve kokain ticareti gibi suç piyasalarına geçen yıl mali̇ suçlar, si̇ber bağımlı suçlar, özel tüketim mallarının yasadışı ticareti, sahte mallar ve gasp ve koruma şantajı eklenerek suç piyasası sayısı 15’e çıkarıldı.
Suçluluğun ikinci alt bileşeni olan “suç aktörleri” ise beş tür suç aktörünün yapısını ve etkisini değerlendiriyor: “Mafya tarzı gruplar”, “suç şebekeleri”, “devletle iç içe geçmiş aktörler”, “yabancı aktörler” ve “özel sektör aktörleri”.
Dünya genelindeki çok sayıdaki suç gruplarının her birinin kesin bir kategoriye sokulamayacağı gerçeğinden ötürü, endeksin tanımladığı beş aktör tipi, mümkün olduğunca çok sayıda suç aktörü dinamiğini kapsayacak şekilde geniş tutulmuş.
Organize suçlara karşı “dayanıklılık (direnç)”
Endeks “dayanıklılığı/direnci”; siyasi, ekonomik, yasal ve sosyal tedbirler yoluyla organize suç faaliyetlerine tek tek piyasalar yerine bir bütün olarak karşı koyma ve bunları akamete uğratma yeteneği olarak tanımlıyor. Dayanıklılık, ülkelerin hem devlet hem de devlet dışı aktörler tarafından alınan tedbirleri ifade ediyor.
Endeks, mümkün olduğu ölçüde farklı bağlamlardaki organize suç ortamının kapsamlı ve doğru bir tasvirini oluşturmak için ulusal dayanıklılık önlemlerinin kalitesini ve etkinliğini de değerlendiriyor. Suçluluk skoru paydaşların tehditleri ve bunların gücünü belirlemelerine olanak tanırken, dayanıklılık skoru devletlerin karşı karşıya kaldıkları organize suç tehditlerine çözüm bulmak için aldıkları tedbirlerin türünü ve etkinliğini ortaya koyuyor.
Organize suçun doğası ve dünya genelindeki farklı dinamikleri göz önüne alındığında, dayanıklılık farklı bağlamlarda farklı biçimde görülebiliyor (örneğin bir bölgede işe yarayan müdahalelerin başka bir bölgedeki suçluluk seviyeleri üzerinde çok az etkisi olabilir). Organize suçun çok çeşitli bağlamlarda ortaya çıkardığı farklı sorunları hesaba katmak için, endeks kapsamında tanımlanan dayanıklılık ölçütleri geniş kapsamlı ve çok sektörlü. Bir bütün olarak ele alındığında 12 dayanıklılık göstergesi, toplumların organize suçlara karşı bütüncül ve sürdürülebilir yanıtlar verebilmeleri için gerekli olan yapı taşlarını oluşturuyor.”
Bu 12 direnç ya da dayanıklılık göstergesi şöyle sıralanıyor: Siyasi liderlik ve yönetişim (R1), devletin şeffaflığı ve hesap verebilirliği (R2), uluslararası işbirliği (R3), ulusal politikalar ve yasalar (R4), yargı sistemi ve gözaltı (R5), kolluk kuvvetleri (R6), bölgesel bütünlük (R7), kara para aklama ile mücadele (R8), ekonomik düzenleme kapasitesi (R9), mağdur ve tanık desteği (R10), önleme (R1), devlet dışı aktörler (R12). (3)
Suç ve suça karşı direnç puanı: 1-10 puan
Özetle, ülkelerin organize suçlara karşı dirençli olma varlığı ve kapasitesi 12 dirençlilik yapı taşı üzerinden ölçülüyor. Endeksteki tüm ülkelere, suç piyasaları ve suç aktörleri olmak üzere iki alt bileşenden oluşan bir suç puanı veriliyor.
Ülkelere ayrıca, devletlerin organize suçla mücadele etmek için uygun yasal, siyasi ve stratejik çerçeveleri ne düzeyde oluşturduklarını değerlendirmek amacıyla bir dayanıklılık (direnç) puanı veriliyor. Bu 12 dayanıklılık göstergesinin değerlendirilmesi, dayanıklılık tedbirlerinin veya çerçevelerinin mevcut olup olmadığı ve bunların uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak suçla mücadelede etkili olup olmadığı konularına odaklanıyor.
Değerlendirme 1 ila 10 puan arasında bir skalada yapılıyor. Suçluluk skalası en düşük suçluluk seviyesinden en yüksek seviyeye doğru giderken, dayanıklılık skalası bunun tersini gösteriyor.
Başka bir deyişle, dayanıklılık için 1 puan düşük dayanıklılık seviyelerini gösterirken, 10 puan sadece mevcut organize suç risklerini ele almakla kalmayıp, aynı zamanda ortaya çıkan tehditlere uyum sağlamak üzere formüle edilmiş çerçevelerin güçlü varlığını ve etkinliğini de gösteriyor.
Küresel Organize Suç Endeksi 2023 ve Türkiye
Son endeks, dünya nüfusunun yüzde 83’ünün organize suç oranının yüksek olduğu koşullarda yaşadığını ve bu suçların küresel çapta arttığını gösteriyor.
Bu endekste Türkiye, toplam 178 ülke arasında 14’üncü sırada yer alıyor. Yani 10 üzerinden 7,03 puan ile ülke, “organize suçların en yaygın, buna karşılık devlet direncinin en zayıf olduğu (3,5 puan) bir konumda bulunuyor (yüksek suç-düşük direnç).
Türkiye’nin üzerinde İran, Honduras, Suriye, Afganistan, Irak, Meksika ve Kolombiya gibi ülkeler yer alıyor. Tahmin edilebileceği gibi listenin sonlarında demokrasilerin en güçlü olarak işlediği, hukukun üstünlüğünün olduğu ve göreli olarak gelir eşitliğinin sağlandığı Finlandiya, Danimarka, İsveç, Yeni Zelanda ve Küba gibi ülkeler var.
Suç piyasalarında Türkiye 12’nci sırada yer alırken, en yüksek puana 9,0 ile “insan kaçakçılığı” ve 8,5 ile “silah kaçakçılığında” sahip. Suç aktörleri sıralamasında 16’ncı sırada yer alıyor. Ancak bunun alt açılımında en yüksek puanlara 9,0 ile “devlet destekli suç aktörleri” ve 8,5 ile “mafya tarzı gruplar “ sahipler. (4) Kısaca endeks organize suç örgütlerinin nasıl devlet içinde yuvalandıklarını gösteriyor.
Sonuç olarak
“Her şey birbiriyle ilişkilidir” sözü Küresel Organize Suç Endeksinde ete kemiğe bürünüyor.
Zira Türkiye gibi sınırlı demokrasiye dahi tahammül edilemeyen, anayasaya ve uluslararası mahkemelerin kararlarına uyulmayan, hukukun üstünlüğünün sözde kaldığı, gelir ve servet eşitsizliğinin tavan yaptığı, iktidarca bir yandan kutuplaştırma politikası uygulanırken, diğer yandan devlet yönetimindeki atamalarda ve kamu kaynaklarının dağıtımında nepotizmin (yakın kayırmacılığın) hayata geçirildiği bir “ahbap-akraba kapitalizminde” organize suçların ve suç örgütlerinin bir kanser gibi tüm ülkeye yayılması hiç tesadüf değil.
Kaldı ki bu örgütler ciddi sermaye tabanına sahipler, bazı cemaatlerden destek alabiliyorlar ve daha da önemlisi devlet içinde (yargıda, emniyette, orduda) ciddi ilişkilere sahipler. Bu yüzden dolayı da bunlarla etkin bir biçimde mücadele edilemiyor.
Organize suç örgütlerinin aslında bir sonuç olduğu gerçeğinden hareket ederek, bunların ortaya çıkışına neden olan nekro-kapitalizmle, narko-devletle, yoksulluk ve işsizlikle, gelir ve servet bölüşümü adaletsizliği ile mücadele etmeden, yani bu ülkeyi demokratikleştirmeden ve barışçıl, vicdanlı, adil ve eşitlikçi bir toplum haline dönüştürmeden böyle yapıları ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır.
Dip notlar:
(1) https://globalinitiative.net/analysis/ocindex-2023 (23 Mayıs 2024).
(2) https://ocindex.net/report/2023/02-about-the-index.html (23 Mayıs 2024).
(3) Global Initiative Against Transnational Organized Crime,
(4) Global Organized Crime Index 2023, s. 209, 212,222, 236.