ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı CAATSA yaptırımları, Rus basınında da detaylı haber analizlerle değerlendiriliyor.
Rus Devlet Haber Ajansı RİA Novosti yazarlarından İrina Alksnis, Türkiye’ye yönelik uygulanan S-400 yaptırımlarını ‘ErdoÄŸan için hesap verme zamanı geldi’ baÅŸlıklı makalesinde deÄŸerlendirdi.
Türkiye ve Erdoğan yönetiminin, uzun yıllardır bir züccaciye dükkanına girmiş filin zarafeti ile dış politikada hareket ettiğini, böyle bir yaklaşımın tehlikesi ve öngörüsüzlüğü hakkındaki uyarıları görmezden geldiğini belirterek, şimdi Erdoğan’ın tüm bunlar için hesap verme zamanının geldiğini vurguladı.
ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımların ardından Vladimir Putin’in, düzenlediÄŸi büyük basın toplantısında Rusya-Türkiye iliÅŸkileri hakkında yaptığı açıklamaları ve mevcut anlaÅŸmazlıklara dikkat çekerek, ErdoÄŸan’ı överek “sözünü tutan” ve “kuyruÄŸunu sallamayan” bir adam olarak nitelendirdiÄŸi sözlerini de deÄŸerlendiren Rus yazar, Putin’in açıklamalarından Türk liderliÄŸine yardım eli uzatmaya istekli olduÄŸu yorumunu çıkarmanın çok zor olduÄŸunu vurguladı.
Ankara’nın içinde bulunduÄŸu durumdan çıkmanın yollarınından birisinin, ‘Türkiye’nin her ÅŸeyden bağımsız bir politika izleyecek ve büyük güçlerin çıkarları arasında denge kurma yeteneÄŸini azaltacak bir adımı kabul ederek Batı’dan uzaklaşıp Rusya ile baÄŸlarını güçlendirme yolunda bir adım daha atmak olacak. ‘Ancak bu durumda yapılacak hiç bir ÅŸey yok. Ankara için yapılan yanlış politikaların hesabının verme zamanının geldi.’ yorumunda bulunuyor.
Rus yazar, New York Times’ta eski ABD Savunma Bakanı Robert M.Gates tarafından yazılan bir köşe yazısına atıfta bulunarak, Amerikan dış politikasının yenilenme aşamasına geçeceği ve ilk belirtilerin bekleneceği gibi jeopolitik rakiplere değil, en yakın müttefiklere yönelik baskıyı sıkılaştırma olduğu ve bu politikanın ilk sonucunun da Almanya ve Türkiye üzerindeki baskıyı artıma olarak yansıdığı bilgisini paylaşıyor.
Türkiye’ye uygulanan S-400 yaptırımlarının özellikle ErdoÄŸan’ın ÅŸahsen büyük çaba harcadığı Türkiye’nin askeri-sanayi kompleksini hedef almasının olası olumsuz etkilerinin olacağı, büyük ölçüde lisanslama ve parça tedariki konusunda Batı ile iÅŸbirliÄŸi içerisinde üretilen Türk Savunma sanayii ihracatına büyük darbe vuracak.
Ankara için uyarı zillerinin uzun zamandır çaldığınu belirten Rus yazar, Pakistan ile Türk askeri T129 helikopterlerinin ihracatı için yapılan büyük bir sözleÅŸmenin Amerikalıların helikopterlerin donatıldığı motorların lisansını bloke etmesi nedeniyle çöktüğünü, Kanadalıların, DaÄŸlık KarabaÄŸ’daki son ÅŸiddet olayında kendilerini yüksek sesle ilan eden Bayraktar TB2 insansız hava araçlarında kullandıkları elektro-optik sistemlerinin tedariÄŸini durdurmasının, Almanya’nın, Altay tanklarının seri üretimindeki tedariklerini kesmesinin bunun bir yansıması olduÄŸunun altını çiziyor.
Tüm bu yaptırımların sadece S-400 alımına indirgenmemesi gerektiÄŸini vurgulayarak ErdoÄŸan yönetiminin birkaç yıl boyunca neredeyse tüm ortaklarla birçok anlaÅŸmazlık ve kavga biriktirmeyi baÅŸardığını özellikle Türkiye’nin Libya, DoÄŸu Akdeniz ve Suriye’deki eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiÄŸi fikrinin hakim olduÄŸu vurgulanıyor.
Batı, Ankara’yı halihazırda atılan adımlar nedeniyle cezalandırmak için konsolide bir saldırı başlattı
‘Türkiye’nin yürüttüğü böyle saldırgan dış politikasının aşırı riskliliÄŸi – ya da daha doÄŸrusu, sonu – uzun zamandır ortadaydı. Soru yalnızca ne zaman ciddiye alınması gerektiÄŸiyle ilgiliydi. Görünüşe göre bu an geldi. Batı, diÄŸer iç sürtüşmeleri bir kenara bırakarak, Ankara’yı halihazırda atılan adımlar nedeniyle cezalandırmak ve gelecekte “kıdemli yoldaÅŸlara” sorgusuz sualsiz itaat etmeye zorlamak amacıyla, Ankara’ya karşı konsolide bir saldırı baÅŸlattı.’
İşte Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın ÅŸu anki en büyük sorunu da bu. Teorik olarak, Türkiye S-400 konusunda Batılı Devletlere bazı tavizler verebileceÄŸi, bir çeÅŸit pazarlık yapabileceÄŸi varsayılabilir. Ama gerçekte, bu pazarlığın iÅŸe yaramasının hiç ÅŸansı yok. Washington’un ayrı hoÅŸgörülere ihtiyacı yok. Ankara’nın kayıtsız ÅŸartsız teslimiyetine ihtiyacı var. Batı Avrupa için kavgacı ErdoÄŸan’ı cezalandırma arzusu büyük ölçüde duygusal bir temele dayanıyorsa (saldırgan ve yüksek sesli küstahlığıyla herkesi çok fazla etkiledi), o zaman Beyaz Saray’a dönen küreselciler için bu tamamen pragmatizm ve düpedüz hayati bir öneme sahip.
Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin kayıtsız ÅŸartsız üstünlüğüyle Batı birliÄŸi gözlerimizin önünde çöküyor. İç saflarda disiplini yeniden saÄŸlamak için iÅŸleri düzene sokmak için iyi bir örneÄŸe ihtiyaçları var. Türkiye bu anlamda en uygun hedef, çünkü diÄŸer herkes ona karşı birleÅŸebilir.
Peki Türkiye, birçok yönden aynı anda uygulanacak, ülke ekonomisi için çok ciddi bir güç sınavı olacak baskı ve yaptırımalara dayanacak güce sahip mi?
Bu soru, ErdoÄŸan’ın Batı ile çatışmasında yardım için baÅŸvurabileceÄŸi jeopolitik güçler sorununu otomatik olarak gündeme getiriyor.
Geçen hafta ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımların ardından Vladimir Putin, düzenlediÄŸi büyük basın toplantısında Rusya-Türkiye iliÅŸkileri hakkında yorum yaptı. Mevcut anlaÅŸmazlıklara dikkat çekerek, ErdoÄŸan’ı överel “sözünü tutan” ve “kuyruÄŸunu sallamayan” bir adam olarak nitelendirdi. Rus lider aynı zamanda, Türk meslektaşının ulusal çıkarları korumadaki açık sözlülüğünün “bir öngörülebilirlik unsuru” olduÄŸunu da sözlerine ekledi.
Putin’in açıklamalarından Türk liderliÄŸine yardım eli uzatmaya istekli olduÄŸu yorumunu çıkarmak çok zor.
Ankara, her ÅŸeyden bağımsız bir politika izleyecek ve büyük güçlerin çıkarları arasında denge kurma yeteneÄŸini azaltacak olan bir adımı ancak kabul edecek; yani Batı’dan uzaklaşıp Rusya ile baÄŸlarını güçlendirme yolunda bir adım daha atacak.
Ancak yapılacak hiçbir şey yok: Türkiye, uzun yıllar bir züccaciye dükkanında filin zarafeti ile dış politikada hareket etti, böyle bir yaklaşımın tehlikesi ve miyopluğu hakkındaki uyarıları görmezden geldi. Şimdi tüm bunlar için hesap verme zamanı.