Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2024’te kayboldu. 18 gün süren arama çalışmaları sonunda, genç kadının cansız bedeni Van Gölü kıyısında bulundu. Olayın ardından “intihar mı, cinayet mi?” sorusu kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Ailesi ve kadın örgütleri, olayın başından itibaren “şüpheli ölüm” olarak soruşturulmasını talep etti. Ancak dosyada geçen bir yıl boyunca ilerleme kaydedilmedi; Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu ancak 2025 sonbaharında tamamlanabildi.
ATK Raporu: “DNA Teması Bulaş Değil”
Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle yapılan DNA incelemesinde, Kabaiş’in bedeninde iki ayrı erkeğe ait DNA örneği bulundu.
ATK raporunda şu ifadeye yer verildi:
“İlgili olmayan kişilerin temasıyla bir bulaş tespit edilmediği anlaşılmış olup, bu aşamada bulaş ihtimali dışlanmıştır.”
Bu tespit, DNA örneklerinin doğrudan temas sonucu oluştuğunu ortaya koydu.
Söz konusu DNA’ların, Kabaiş’in göğüs kemiği çevresindeki sternal bölge ile vajinal bölgesinde bulunduğu belirlendi.
Avukat Demir: “Eksiklikler Giderilmeden Bu Dosya Aydınlanmaz”
Van Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Avukat Zeynep Demir, soruşturmadaki eksikliklere dikkat çekti:
“ATK raporundaki DNA bölgeleri bir yıl sonra açıklandı. Bu, hem bilimsel tutarlılığı zedeledi hem de delil zincirini kırdı. Rojin’in telefonu hâlâ açılmadı, dijital inceleme yapılmadı. Bu eksiklikler giderilmeden bu dosya aydınlatılamaz.”
Demir ayrıca, Rojin’in son gününde kimlerle iletişim kurduğuna dair verilerin hâlâ incelenmediğini vurguladı:
“16 kişiyle görüştüğü tespit edildi, ama bu kişilerin altısı hâlâ belirlenmedi. Bu, delillerin karartılması riskini artırıyor.”
Baba Nizamettin Kabaiş: “Kızım Cinayete Kurban Gitti”
Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş, dosyadaki çelişkilerin giderilmesini ve kamu görevlilerinin ihmallerinin soruşturulmasını istiyor:
“Kızımın atletindeki kan lekesi önce tespit edilemedi dediler, sonra başka bir kadına ait dediler. O kan kime ait? Neden hâlâ açıklanmıyor? Kızım intihar etmedi; dosya kapatılmasın, gerçekler gizlenmesin.”
Kabaiş ailesi, hem üniversite yönetimi hem de yurt idaresi hakkında idari soruşturma talebinde bulundu, ancak şu ana kadar hiçbir görevli uzaklaştırılmadı.
Bir Yıl Geciken Adalet
ATK raporunun tamamlanması ve savcılık dosyasına girmesi bir yılı buldu.
Uzmanlara göre bu tür gecikmeler, adli sürecin güvenilirliğini zedeliyor.
Kamu yönetimi uzmanı Dr. Cem Arslan, sürecin yapısal sorunlara işaret ettiğini söylüyor:
“Adli delil zinciri bozulduğunda, dava dosyası bir daha sağlıklı ilerleyemiyor. Rojin’in dosyası, Türkiye’deki adalet mekanizmasının zamanla nasıl işlevsizleştiğinin çarpıcı bir örneği.”
Kadın Örgütlerinden Çağrı: “Şeffaf Soruşturma İstiyoruz”
Van Kadın Platformu ve çeşitli kadın örgütleri, Rojin Kabaiş’in ölümüne dair sürecin kamuoyundan gizlenmemesi gerektiğini belirterek “şeffaf soruşturma” talep ediyor.
Yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bir genç kadın daha şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Soruşturma, bir yıl boyunca bekletildi. Adaletin cinsiyeti olmaz, Rojin için adalet istiyoruz.”
Rojin Kabaiş’in ölümü, Türkiye’de artan şüpheli kadın ölümlerinin sembollerinden biri haline geldi.
Dosya hâlâ açık; ancak fail veya failler hâlâ meçhul.
Adaletin yavaş işlediği her gün, Rojin’in ailesi için yeni bir yara anlamına geliyor.
“Biz kızımızı göle değil, devlete emanet ettik.”
— Nizamettin Kabaiş, baba







