Bu vatan için canını feda eden o kadar çok şehidimiz var ki her birinin amacı bayrağımızı göklerde dalgalandırmak. Bugün çok fazla yerde şehitliklerimiz var ve ben ilk defa Lüleburgaz’da bulunan şehitliğe Ali’nin önerisi ile gittim.
Bizden başka ziyaretçisi olmayan şehitliği gördüğümde bunca zaman neden hiç şehitlik ziyareti yapmadığım için kendime kızdım. Lüleburgaz şehitliğini ayrı bir yazımda kaleme aldım, ama orada duygusal olarak ne hissediyorsam gittiğim diğer şehitliklerde de aynı duyguyu yaşamaya devam ediyorum.
Hele ilk şehitlik ziyaretimizde hissettiklerim yoğun duygu yüklüydü ve bir ara Ali ile birbirimize sarılıp göz yaşlarımızı durdurmaya çalışıyorduk.
Bu vatanın evlatları değil miydi şehitlerimiz ve benimde bir parçası olduğum vatan için değil miydi kaybettiğimiz canlar.
Kafamda deli sorular ile oluşan hassasiyet ile sohbetlerimizde de birçok yakın arkadaşıma sormuş, mutlaka gitmelisin ısrarını yapmışımdır.
Onun içindir ki şimdi bu satırları siz okurlarıma yazıyorum. Gezi planınızda Kıbrıs varsa mutlaka ama mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında Lefke’de bulunan Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel Anıtı olmalı.
Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in yaşadıklarını okumaya hazırsanız başlıyorum.
1960 yılının sonlarına doğru Kıbrıs Rumları, Kıbrıs Türklerine etnik bir temizlik hareketi başlatıyor. Devam eden aylarda yüzlerce köy tahliye ediliyor. Kıbrıs Türkleri köylerini terk ederek kuşatma altında tutulan bölgelere yerleşiyor. Bu sancılı süreç 1964 yılına kadar sürüyor.
1964 yılının ağustos ayında ise Rum Milli Muhafız Ordusu adanın kuzeybatı kıyısında bulunan Kıbrıs Türk bölgesi olan Erenköy’e saldırıyor.
Erenköy, Kıbrıs Türklerinin kontrolünde kalan son birkaç limanımızdan birisi ve bizim için çok önemli.
Rumlara göre ise, Türk askeri gücü Türkiye’den gelen mal ve silah tedarikini buradan sağladığı için bu köye gerçekleştirilen operasyonun ağır bir darbe olacağı yönünde.
Erenköy’de Kıbrıs Türklerine karşı 6 Ağustos 1964 tarihinde hem karadan hem denizden gerçekleştirilen bu operasyon, Emekli Yunan Albayı ve Eoka Lideri Georgios Grivas komutasında bulunan ve profesyonel eğitilmiş binlerce asker ile gerçekleştiriliyor.
Hatta Grivas harekata başlarken tüm dünya gazetecilerini Türkleri nasıl denize dökeceğini görmeye davet ediyor. Gazeteciler de davete icabet etmiş olmalı ki, izlediğim bir belgeselde ellerinde fotoğraf makinası ve kamera olan bir dolu gazetecinin fotoğrafını görüyorum.
Eoka, Kıbrıs’ta adanın kendi kaderini tayin etmesi, İngiliz hükmünün sürmesi ve sonrasında adanın Yunanistan ile birleşmesi amacıyla savaşan Kıbrıs Rumlarının ulusal silahlı örgütü.
Çoğunluğu üniversite öğrencisinden oluşan Erenköy bölgesini savunan gençler ve mücahitler ise, direnişlerini garantör ülke olarak müdahale yetkisi bulunan Türk Hava Kuvvetleri’nin geldiği 8 Ağustos 1964 tarihine kadar sürdürüyorlar.
Bu öğrenciler yurt dışında okuyan ve Türkiye’de kısa bir askeri eğitimden geçen gönüllü gençlerdir. Ömer Sami Coşar ve Rauf Denktaş da mücahit olarak Erenköy’de direnenler arasındadır.
Albay Ali Rıza Vuruşkan’ın Ankara’ya gönderdiği son telsiz mesajı ise durumlarını bütün açıklığı ile bildiriyor;
“Saldırı bütün şiddetiyle devam etmektedir. Rumlar kesin sonuç almak kararındadır. Yarın sabaha kadar direnebiliriz. Yardıma gelmezseniz bunu engelleyen büyük bir milli sebep olduğuna inanarak öleceğiz. Vatan sağ olsun!”
Zamanın daraldığı, ümitlerin kırıldığı anda Ankara’dan gelen “Menzillerinizi işaretleyin!” mesajı ile umutlar yeniden canlanıyor.
İşte 8 Ağustos 1964 tarihinde Türk Hava Kuvvetlerinin savaş pilotu olan Cengiz TOPEL bugün “Erenköy Direnişi” olarak bildiğimiz Türkiye’nin kuşatılmış Kıbrıs Türklerini korumak için gerçekleştirdiği askeri harekatta görevlendiriliyor.
Eskişehir Hava Üssünde bulunan 112. Filo Komutanlığı’nda görevlendirilen kolun lideri olarak harekata katılıyor ve Kıbrıs Rum gemisini bertaraf ettikten sonra Rum gücü tarafından uçaksavar ile vurularak uçağı yanmaya başlıyor.
Cengiz Topel vurulan uçağından kurtulmayı ve paraşütle karaya inmeyi başarıyor.
İndiği anda ilk yaptığı üzerinde bulunan harita ve benzeri evrakları yakarak Türk köyleri yönüne koştuğu, ama Rum köylülerine yakalandığı yönünde.
Sonrasında ise Kıbrıs Rum köylüleri tarafından yakalanıp İngiliz Hastanesine götürülüyor. Amaç yaralı raporu almak. Doktor kendisine yapılacak işkenceleri tahmin ettiği için rapor vermeyi reddediyor.
Trajedi de burada başlıyor ve çok fazla rivayet var. Ancak rivayet ya da varsayımlar Şehit Cengiz Topel’in ağır, hem de çok çok ağır işkenceye maruz kaldığı gerçeğini değiştirmiyor.
Rum Milli Muhafız Ordusu üyeleri Topel’i hastane yatağından kaçırarak kendi üstlerine götürüyor ve ağır işkenceye maruz bırakıyor.
Bir başka rivayet ise hastane girişinde onu getiren Rum köylülerinden Rum askeri tarafından esir alındığı yönünde.
Kendisinden Rum radyosunda Türklerin aleyhinde konuşması istendiği ve kabul etmediği için işkence gördüğü karşıma çıktığında üzüntüme bir de gurur ekleniyor.
Canını feda edecek kadar vatan, millet sevgisi ile dolu olmasının gururu ve çektiği işkencelerin acısı yüreğime mıh gibi çakılıyor.
Birleşmiş Milletler Doktorları’nın da katılımı ile şehidimize yapılan otopsi raporunda ağır şekilde işkence gördüğü ve birkaç kez ateş edilerek öldürüldüğü resmi kayıtlara geçerek belgeleniyor.
Hele şehitlikte sergilenen İngiliz hemşire tarafından çekilen fotoğrafı detaylı incelediğimde acım daha bir büyüyor.
Henüz yirmi dokuz yaşında hayata gözlerini yuman Cengiz Topel’in naaşını almak ise ayrı bir uğraş oluyor. 12 Ağustos 1964 tarihinde Türk yetkililerin ısrarlı girişimleri sonucu Birleşmiş Milletler aracılığıyla naaşı teslim ediliyor.
Rum basını teslim edildiği güne kadar yaşıyor diye haber yaparken, ertesi gün ise öldüğünü duyuran haberleri araştırmalarım esnasında karşıma çıkıyor.
Bir başka rivayet ise yaşıyor olduğu ve teslim alındıktan sonra öldüğünün anlaşıldığı yönünde oluyor.
Eşref Düşenkalkar ise 1930 yılında İzmir’de doğuyor ve 1954 yılında adaya gelerek TMT ye katılıyor. Bizler onu Cengiz Topel‘in son fotoğrafını çekmesiyle kendisini tanıyoruz. O gün gördüklerini anlattığı işkence detayları içimi yakıyor.
Cengiz Topel ilk Cumhuriyet Hava Şehidi olarak tarihimize geçiyor. Bu vatan parçasının Cengiz Topel ve sayısız Erenköy özgürlük savaşçımız sayesinde kurtulduğunu söyleyebilirim, ama henüz savaş sona ermiyor. Erenköy ara ara saldırılar düzenleyen Kıbrıs Rumları tarafından kuşatılıyor ve zor koşullarda acılarına yenileri eklenerek 1974 yılına kadar mücadelesine devam ediyor.
Ağır çatışmaların sona ermesiyle Birleşmiş Milletler Kuvvetleri, Kıbrıs Türklerine fazlasıyla ihtiyaç duyulan insani yardımı göndererek alana geri dönüyor olması ise o günün koşullarında pansuman tedbir olduğunu düşünüyorum.
Bugün paraşütle zorunlu iniş yaptığı yerde, Gemikonağı’na gelmeden deniz ile yol arasında oluşturulan Şehit Hava Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel Anıtı’nı ziyaret ediyoruz.
Ali bölgeye hâkim olduğu için çevreyi anlatıyor KKTC toprağı olan ve deniz dışında kara bağlantısı olmayan Erenköy’ü uzaktan gösteriyor. Türkiye ile bağlantımızın stratejik öneminden siz de hatırlayacaksınız burayı.
Günümüzde ise Erenköy’de sadece savunma maksatlı askerimiz var, sivil halk yaşamıyor.
Kıbrıs Yeşilyurt’ta Cengiz Topel adına bir hastane var. İzmit’te bir Hava Üs Komutanlığı’na adı veriliyor. Türkiye’nin birçok il ve ilçelerinde ve Kıbrıs’ta adının verildiği birçok okul, cadde, sokak ve heykelleri var. Gurur verici olan ise şehidimizin adını birçok yerde yaşatıyor olmamız.
Kişisel eşyalarının bir bölümü ise İstanbul-Yeşilköy Havacılık Müzesinde sergileniyor.
Ali’nin aynı yıllarda Kıbrıs’ta görev yaptığı arkadaşı İbrahim Hıdır’ın sosyal medya paylaşımımıza yaptığı yorum çok değerli ve sizlere kelimesi kelimesine yazıyorum.
“Anıt alanı benim sorumluluğumdaydı. Panoda ki fotoğraflar güneşte solardı, ayda bir değiştirirdim. Yerdeki uçak şeklinin uç kısmı Türkiye’yi gösterir.”
Bu demek oluyor ki uçağın önünde bulunan heykelde Cengiz Topel de Türkiye’ye bakıyor.
İbrahim Bey’in paylaştığı bilgi çok kıymetli geliyor, kendisine teşekkür ediyorum.
Burada şehidimize verilen değeri de görüyoruz. Çünkü biz ziyaretçiler son derece bakımlı anıtı ziyaret ederken, sunum detayları hakkında bilgi sahibi değiliz.
Anıt içerisinde hurdaya ayrılmış maket bir uçak ile düşen uçağının parçaları da sergileniyor. Burada anıt dışında Kıbrıs tarihi hakkında bilgilendirme panolarına yer verilmiş.
Tabii şehidimiz Cengiz Topel’in çocukluğundan başlayarak tüm hayatını okuyabilir, fotoğraflarını görebilirsiniz.
Kıbrıs’ta düzenlenen cenaze töreninden sonra Adana, Ankara ve İstanbul’da törenler düzenleniyor ve Edirnekapı’da ki Sakızağacı Hava Şehitliği’nde toprağa veriliyor.
Cengiz Topel’in naaşı Birleşmiş Milletler uçağı ile Adana’ya getiriliyor bilgisini de paylaşmak istiyorum.
İngiliz hemşirenin çektiği fotoğraftan çok etkilendiğimi yazmıştım ya, birde törende tek elle başlar üzerinde naaşının taşındığı fotoğrafta beni etkisi altına alıyor. Ama annesi Mebuse Topel’in kabir başındaki fotoğrafı başka bir duygu yağmuru başlatıyor.
Güzelyurt’ta bugün Cengiz Topel Kışlası’nın içerisinde bir de müzesi bulunuyor.
Bir zamanlar Rumların kullandığı ve işkence yapılan bu yerin bugün müze olarak kullanılması ve Mehmetçiklerin sunum yapması önemli bir detay.
Hatta yakın tarihe kadar işkence izleri de sergileniyormuş, ama bir ziyaretçinin fenalaşması ile kan izlerinin temizlendiği yönünde rivayetler var.
Her yıl bu anıtta Cengiz Topel ve Erenköy Şehitlerini anma töreni yapılıyor. İnşallah bu törenlere de katılabiliriz temennisinde bulunuyorum.
Ruhları şad, devirleri daim olsun.







