Seyd Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Findik Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Ankara’dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil’in denetiminde yapılan yasadışı bir mahkeme neticesinde Elazığ Buğday Meydanı’nda infaz edildiler.
Bugün idam edilişlerinin 86’ncı yıl dönümü.
Seyit Rıza kimdir?
Seyit Rıza ya da Kırmancki’deki adıyla Sey Rıza’nın kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1863 yılında Pulur Lirtik Köyü’nde doğdu, 15 Kasım 1937 yılında Xarput’ta altı Dersim ileri geleniyle beraber idam edildi.
75 yaşında olan ve yaşı küçültülerek idam edilen Seyit Rıza’yla beraber 58 kişi Elazığ’da kurulan İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı.
Dersim ileri gelenleri “isyana teşvik” suçundan yargılanır, Seyit Rıza ile beraber 6 kişi idam cezasına çarptırılır. Diğer sanıklarsa ömür boyu hapis cezalarına çarptırılır.
Seyit Rıza’nın idamı, hükmü düzenlemekle görevli İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarında şöyle aktarılmıştı:
“Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. ‘Asacaksınız’ dedi ve bana döndü: ‘Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?’ Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. ‘Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz’ dedi.
“Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. ‘Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir’ dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi… Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun da sesi geliyordu: ‘Kulun kölen olam. Sığırtmacın olam. Gençliğime acıyın, öldürmeyin beni!”
Dönemin gazetelerinden TAN gazetesi, yaptıkları haberlerde Seyit Rıza ve arkadaşlarına ”Sergerde (elebaşı) ve ”Çapulcu” sıfatlarını kullanmıştı.






