Korkut AKIN
Yüz Yüze…
“Siyah beyaz ile çalışmak hep yanlış anlaşılır, sanki iki renk ile sınırlıymış gibi. Sonuçta iki renk vardır, ama siyah beyaz ile çalışılırken aslında tek bir renk, yani siyah kullanılır. Beyaz zaten oradadır” diyor M.K. Perker, Pilot Galeri’de açılan “Yüz Yüze” sergisinin tanıtım yazısında… Peki, sadece siyah beyaz mı vardır ya da sanatçının deyişiyle tek siyah mı vardır sergilenen yapıtlarda? Ben, düşüncemi başlığa taşıdım: Rengârenk.
Kutlukhan Perker’in (adını kullanmayı pek sevmediğini düşündürüyor M.K; buna bağlı olarak da sadece “Perker” imzasını atıyor tablolarının altına. Sahi, tablo dedim, değil mi? Çizgi dünyasının yakından tanıdığı, gazete sayfalarında (dergilerde de, ama Latif Demirci’nin ardından Hürriyet’te) izlediğimiz sanatçı, karikatürü çizime, çizimi de sanatsal yapıtlara dönüştürünce ortaya çıkanlar da tablo oluyor. Zaten, sergide de boyutları gerçekten çarpıcı büyüklükte çizimleri.
Çizgiler de değişir duygular gibi…
Portrelerden oluşan “Yüz Yüze”, sanatçının ikinci solo sergisi olarak Pilot Galeri’de 14 Eylül’de açıldı, 4 Kasım’a kadar izlenebilir… Portreler sanatçının da değindiği gibi beyaz tuval üzerine siyahla -kimi yerde taramalarla bölünmüş- üretilmiş. Hepsini tanıdığımız ünlü, ünlü olduğu kadar önemli, önemli olduğu kadar da unutulmaması gereken kişilerin portrelerini yapmış Perker; ilk bakışta sabitmişçesine aynı duruşta gibi görünse de, bir sonraki bakışta farklı bir anlam yükleniyor. Orada gördüğünüz Nezihe Muhittin veya Ayla Algan ile Sadri Alışık ya da diğerleri olduğu gibi değiller. Sizi farklı yerlere götürüyor, azıcık uzaktan baktığınızda, bir diğer portreden ona yeniden döndüğünüzde. Can Yücel, Frida, Nâzım Hikmet, Patti Smith, Yaşar Kemal ya da Zeus (toplam 20 tuval sergileniyor) başka şeyler fısıldıyor kulağınıza. İster istemez yeniden dönüyorsunuz o kişiye, fısıltısını duyduğunuzda ve genişletiyor anlattıklarını; çizimdeki duruşundan ekonomiye, ekonomiden siyasete, siyasetten insan haklarına ve hayatın farklı öykülerine… “Bir Gün Belki Hayattan” adını verdiği -ve belki de serginin en can alıcı yerinde olduğundan olsa gerek- Cem Karaca portresi katman katman anlam yükleniyor.
Titiz bir çizer…
Kutlukhan Perker, ağırlıklı olarak söze/yazıya dayalı anlatımıyla öne çıksa da yalın çizgileriyle izleyenin benimsediği, sevdiği, aradığı bir çizer. Her bir portreye ayrıntılı olarak özellikle baktım. Birtakım (ama çok az) rötuş gördüm, ağırlıklı olarak siyahla kapatılmış. Sergi sorumlusuna, acaba “dijital baskı mı” diye sordum, hataların kapatıldığını düşünerek. Meğer Perker, doğrudan tuval üzerine çalışmış, yapıtlar kasnaklara sonradan gerilmiş (birinde imza kaymıştı). Siyah rötuşlar gibi beyaz rötuşların da bulunduğunu söyledi. Üşenmeyip yeniden dolaştım, ya ben göremedim ya da ışığın azizliği sadece siyahları gösteriyordu…
Popüler kültür mozaiği…
Perker’in uzun yıllara dayanan çizim öyküsü, bu sergisiyle popülerlikten sanatsala uzanıyor. Popüler kültürün sanatla yer değiştirdiğini görüyorsunuz portrelerde ve işin güzel yanı, bu izleğini sürdüreceği izlenimi ediniyorsunuz. Zeki Müren’i gazino sahnesinden, Can Yücel’i Kuzguncuk sokaklarından, Cem Karaca’yı o ünlü şarkısından, Küçük Prens’i Antoine de Saint-Exupéry’den, Dali’yi panterinden, Münir Özkul’u Mahmut Hoca’dan hayatın içine taşıyorsunuz…
Yüz Yüze
Portreler
M.K. Perker
Pilot Galeri (Sıraselviler Cd. No:85/A, Taksim)
14 Eylül – 4 Kasım 2023