Sanat yaşamın her anı, her alanı için belirleyici derecede önemlidir. Bir resim, bir heykel, bir ezgi, bir dans, bir film, bir fotoğraf alır götürür insanı “gönlünün gittiği yere”. Beton yığını kentlerde pencereden baktığınızda bile içinize bir huzur dolabilir. Bunun estetik olduğunu düşünürseniz geleceğinizi bile çizebilirsiniz. O nedenledir ki, sergilere gitmek, müzeleri gezmek, parklarda, bulabilirseniz deniz kıyısında, ormanda yürümek insanı dinçleştirir. Altı tarafı denizle kaplı İstanbul’da deniz yok, orman da yok ama sergiler var onların yerine…
Toplumsal bir tembellik içinde olduğumuzdan herhalde ücretsiz de olsa sergilere sadece yağmurdan kaçmak amaçlı sığındığımız yer olarak gireriz. Oysa çok şey kazandırır bize, çok katkıda bulunur yaşamımıza…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu gerçeği bilmezmiş gibi bir uygulama üzerinden karekod okutarak gezmemizi istemiş Taviloğlu sergisini; o nedenle de biri telefonu olmadığı (yani karekod okutamadığı), ikisi de (“onunla mı oynayacağım” diye) erindiğinden girmedi sergi salonuna. Belki İBB de haklı, gireni çıkanı bilmek, izleyici sayısını takip etmek istediği için böyle bir yola başvurdu; gerçi çok daha kolay yolu bulunabilirdi…
Keyfine göre…
Artİstanbul Feshane, İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, Müze Gazhane, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, İstanbul Sanat Müzesi, Galeri Eyüpsultan, Mecidiyeköy Likör Fabrikasında 15 Aralık’a kadar gezilebilecek ve 903 sanatçının 2412 eserini barındıran “Taviloğlu Koleksiyonu”, elli yılı aşkın birikimin, bir anlamda da bir dönemin panoraması. Mustafa Taviloğlu, armatör bir ailenin yeni bir marka yaratan bir bakıma uçarı, bir bakıma da akıllı oğlu. Eşinin de desteğiyle keyfince başladığı koleksiyonu giderek büyümüş, büyüdükçe yıllar boyu depolarda saklanmış, ama şimdi kamunun görüşüne açılmış… Eşi, yaşadıkları krizlere dayanarak, “sat birkaç tablo kurtul bu sıkıntılardan, sonra yine alırsın” dese de Taviloğlu, yanaşmamış bu teklife. Bence de en doğrusunu yapmış. Bugün, bunca yapıtı bir arada görebilme olanağı sağlamış bizlere.
Gerçek bir bellek…
Birçok koleksiyonerin aksine sanat yapıtları arasında ayrım gözetmeden biriktiren Mustafa Taviloğlu, doğal olarak en çok resim almış, ama videolar da var birikimini oluşturan, özgün baskılar, suluboyalar, enstalasyonlar da, heykeller de var, güncelliği yakaladığı için dijital çalışmalar da… Fikret Mualla’ların hemen yanında Burhan Uygur, bitişiğinde Komet, Avni Arbaş, Bedri Baykam, yanında Zeki Faik Ezer, öbür yanda bir başkası… Yaşamı bizlere bırakmış sanatçılardan en gençlerine kadar…
Koleksiyon oluşturmayı bilmediğini itiraf ederken, gerek sergilerden gerekse sanatçı atölyelerinden on/ on beş tablo birden aldığını söylüyor. Bazıları, “bu kadar yeter” bile demiş. Kuşkusuz ekonomik durumuyla doğru orantılı bu durum, ama bir kültür oluşturduğunun da göstergesi…
Geniş alanlara yayılan koleksiyon…
İstanbul, her ne kadar medeniyetler beşiği, kültürler kavşağı olarak nitelense de çağdaş bir kent örneği sunamıyor ne yazık ki. Yerel yönetimler insana yönelik bir çalışma yapmasa da (kaldırımsız sokaklar, 23 katlı ama otoparkı olmayan hastaneler, yeşil alana dönüştürülmesi beklenen ranta kurban edilen alanlar vb.) yüzümüzü ağartacak çalışmalara da imza atıyor. Çarpık kentleşmenin sonucu olarak kentin merkezine toplanmış kültür merkezlerinde sergileniyor Taviloğlu Koleksiyonu. Artistanbul Feshane, Galeri Eyüpsultan, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, İstanbul Sanat (Haliç Tersanesi), İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, Müze Gazhane, Tarihi Likör Fabrikasında temalar çerçevesinde sergilenen koleksiyon, başka uygun birkaç müze veya galeri daha olsa oraları da dolduracak denli geniş.
Bu denli büyük ve bu denli önemsenen bir serginin görseller de içeren broşürünün olmaması (kataloğu var mı bilmiyorum, varsa da edinmek bir özgün baskı almak denli zordur herhalde) büyük eksiklik. Taviloğlu Koleksiyonunu içeren taviloglukoleksiyon.org üzerinden var olan bütün yapıtları görebilirsiniz.
Georg Baselitz
Son 10 Yıl (13 Eylül 2024 – 02 Şubat 20205)
Resim, Heykel Sergisi
Sabancı Müzesi