Tahmin ediyorum ki, gazetem sonhaber.ch’nın yayın kurulu benden biraz şikayetçi. Haklılıklarına tek lafım yok. Gazetenin temel köşe yazarlarından biri olup da bu denli seyrek yazmamı elbette eleştirme hakkına sahipler.
Açıkçası benim tembelliğime bu denli tahammül etmiş olmalarına bu vesileyle teşekkür etmiş de olayım.
‘’Tembelliğim!’’ dedim. Evet şu emekli olduğum 2022 yılı başından beri gerçekten benim de adını tam anlamıyla koyamadığım bir tembellik üzerime sindi. Oysa ben ilk üç ay için kendime, yeni koşullara uyum sağlama adına bir tembellik süresi vermiştim ama bu üç ay nerdeyse hiç bitmedi!
Neden? Sorusuna da aylardır yanıt aramak, tembelliğimin bir devamı oldu. Ve sonuçta ‘’bu iş böyle gitmez!’’ dedim kendime ve bu yazı için oturdum klavyenin başına.
Aslında o kadar da değil tembelliğim. Yani gazetem için yazıp da yayın kuruluna göndermediğim üç beş yazım halen bilgisayarımın hafızasında.
‘’Neden göndermedin o halde?’’ deyişinizi duyar gibiyim şu an.
Ve hemen yanıtlayayım olası sorunuzu.
Göndermedim çünkü; bu yazılarım genelde yaşadığımız politik sürece ilişkindi ve ben yazılarımın özeti olan cümleler ile sosyal medyada yaptığım paylaşımlara hiç ama hiç beklemediğim ve beni hem şaşırtan hem de tüm motivasyonumu eritip, öfkelenmek ile üzülmek arası duyguları bana yaşatan yorumlar ile karşılaşmaktaydım.
Çünkü bu yorumlarda ‘’küstahlık!’’ vardı. ‘’çok bilmişlik!’’ vardı. ‘’seviyesizlik, saygısızlık!’’ ve fütursuzca saldırı vardı.
Ve malum benim sosyal medyadaki arkadaş ve takipçilerim istisnalar dışında bilindik ‘’Sol ve Devrimci!’’ çevreden oluşmaktadır. Dolayısıyla, paylaşımlarım elbette onlara hitap edecek içerikte idi. Yani biraz kendimizi sorgulayan! Biraz eleştiren ve biraz da mücadeleye çözüm üretici felsefi yaklaşımlar.
Sonuçta yazdıklarımın, kendi düşüncelerimin tarihsel belgesi! olarak bilgisayarımın hafızasında kalmasına karar verdim her klavye başından kalkışımda.
Bir gün bu yazılarımı yayınlar mıyım, bilmiyorum? Bugün bildiğim tek şey, dünden bugüne Devrimci mücadelenin içeriğinin ve anlamının çok ama çok değiştiği.
Ve bu mücadelenin önder kadrolarının! şu günlerde tatil mesaisinde! oldukları.
Malum, kapitalizmin nimetlerinden ve bize öngördüğü yaşam biçiminden yararlanmak neden Devrimcilerin de hakkı olmasın ki!?
Üstelik kazanılamamış! bir seçim sürecinin yarattığı yılgınlık ve yorgunluk üzerimize kara bulutlar gibi çökmüşken.
Biraz dinlenmeye ve biraz da dilimizi tutmaya gereksinimimiz var elbette!
Yazlıklarımızın ve tatilin tadını çıkaralım hele.
Nasıl olsa mevsim dönecek ve yeniden egolarımızın tatmini! için çözülecek dillerimiz.
Rakı masalarında, dost muhabbetlerinde veya saçı başı ağarmış üç beş kişilik basın açıklamalarımızda…
Hoşça tatiller dilerim hepinize…
Not: lütfen! olumlu veya olumsuz eleştirilerinizi E; mail adresime gönderirseniz sevinirim. Adresim;
kutluzeki@hotmail.com