Temmuz 1914,Savaşa Doğru Geri Sayım

HomeManşet Haberler

Temmuz 1914,Savaşa Doğru Geri Sayım

Korkut Akın


Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılı nedeniyle hemen herkes bir şeyler yazdı, söyledi, anlattı. Bilindiği gibi birçoğu resmi tarih alıntılarıyla, yani devletin yalanlarıyla, daha doğrusu belli bazı odakların bilinçli dezenformasyonuyla (çarpıtmayla) oluşan ve doğal olarak da hurafelerden öteye geçmeyen tarih anlatılarıydı.

Kimi Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarından bir padişahı göklere çıkartıyor; bunu yaparken tarihi çarpıtıyor ama kimse doğrusuna inanmıyor ya da inandırılmıyor. Kilometrelerce kare alan kaybetmiş padişah, yüceltilirken, vatanı sattığı herkes tarafından kabul edilen ama yine de vazgeçilmeyen sonuncusu -ki, mezarı Türkiye’de olmayan tek hükümdar- 100’üncü yıl anmalarına damga vuruyor.

 

Sosyal yaşamın reçetesi olmaz

Sean McMeekin, anlatır gibi, apaçık ve alabildiğine yalın ele aldığı Birinci Dünya Savaşı’nın nedenlerini sıralıyor. Evet, Bosnalı bir Sırp Gavrilo Princip, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ı vurmuştu ve hepimizin bildiği gibi bu suikast sonrası küresel savaş başlamıştı. Bir suikast ya da cinayet tek başına 16 milyondan fazla insanın öldüğü 8 milyonun kaybolduğu bir küresel savaşın fitilini ateşleyebilir mi?

Tıpkı orman yangınları gibi küçücük bir kıvılcım her şeyi tersyüz edebilir. Hepimiz yaşadık, Gezi Direnişi, bir ağaç nedeniyle başlamıştı, ama güçlü bir toplumsal muhalefete dönüşmüştü, çok kısa bir süre içinde. “Halkın coşkun akan seli” karşısında kimse duramaz ve o seli durduramazdı.

 

Kırk tilki, kırkının da kuyruğu bağlı

Fransız İhtilali, ulus devlet oluşumlarının hızlanmasına yol açmış ve kendilerini “farklı” gören halklar, özgürlüklerini kazanmak için yerel savaşlar vermeye başlamıştı. Bu, diğer taraftan emperyalist oluşumların da güçlenmesi demekti, çünkü alttan alta savaşı körüklüyor, bir tarafı destekliyor, diğer tarafı gücü yettiğince zorluyordu. İnsanın beyninde kırk tilki dolaşırmış ya, kırkının da kuyruğu birbirine bağlıymış… Tam da öyle, ne sınırlar tam belirmiş ne üstünlük kuranlar egemenliklerini kabul ettirebilmiş ne de tek başlarına bunun üstesinden gelebilmeleri mümkünken bir suikast fırsatını kaçırmayıp -deyim yerindeyse- balıklama atladılar üzerine.

Makedonya, aradan bunca yıl geçmesine karşın hâlâ diken üstünde. Sınırlar sürekli değişiyor… Milliyetçi damarların alabildiğine güçlendiği, bir yandan da gelişen teknolojiyle birlikte yeni “pazarlar” bulunması için bir şeyler yapılması gerekliliği vardı.

Churchill’in “tırmanan” tehlikeyi fark eden tek yetkili olduğunu, yapılan görüşmeler ışığında kimseye danışmadan kabine arkadaşlarına haber vermeden Dover Boğazını geçme emri verdiyse de, geç kaldığını (bir günün bile ne kadar önemi var) söylüyor. Doğrudur, siyasette bir gün 24 saat değildir hiçbir zaman. Ama hemen öncesinde, Sazonov, 24 Temmuz’da, daha günün ilk saatlerinde, Schilling’i görür görmez hiddetle bağırır: “Bu Avrupa savaşı demek!”

McMeekin’in kolay okunur ve alabildiğine anlaşılır bir dille yazdığını yinelemekte zarar yok; okunmasının gerekliliği; bugünün sosyopolitik ve sosyoekonomik durumuna bakışı anlamlandıracak ve açıyı genişletecektir.

 

Kim kiminle, niye ve nasıl?

Yazar Sean McMeekin, ikincil eserlerden ilham aldığını, Temmuz 1914 üzerine yeterince geniş bir literatür bulunmadığını, en önemli kaynakların Birinci Dünya Savaşını Ağustos’tan başlattığını belirtiyor, sonra da “Yorumumu başkalarına ait yorumların süzgecinden geçirmek yerine, kaynaklara doğrudan bakmak her zaman tercihim olmuştur” diyor. Akademik görüş ayrılıklarından kaçındığını, kendi anlatımını tutturduğunu, okurların daha ayrıntılı bilgi için kitapta yer alan kaynakçaya başvurabileceklerini, ince noktaların dipnotlarda yer aldığını söylüyor.

Tamam, doğrudan ne Osmanlı var bu kitapta ne de Türkiye… Ancak konuyu etraflıca bilmeden, sadece Anadolu’ya gelen işgal güçleri olarak bakmak hem geçmişi iyi kavramamızı engeller hem de aradan geçen bunca zamana karşın bizim neden bir arpa boyu bile yol kat edemediğimizin nedenlerini gösterir.

Haklısınız, önemli bir savaş verilmiş, düşman kovulmuş, yeni bir cumhuriyet kurulmuş, yeni bir pencere açılmıştır… Kuruluşun ardından yapılan ekonomik, sosyal, siyasal hamleler kısa bir süre içinde (toplumların yaşamında yüz yıl göz açıp kapayıncaya değin geçen süredir, insanın yaşamıyla ölçül-e-mez) geri dönülemez bir şekilde kaybedildi. Bırakın demokrasi, barış gibi kavramları, insanların temel hakları: barınma, beslenme, sağlık, eğitim eksikliği de adalet gibi yok oldu ülkemizden.

 

Temmuz 1914, Savaşa Doğru Geri Sayım
Sean McMeekin
Tarih
Çeviren Nurettin Elhüseyni
Yapı Kredi Yayınları, 2023, 327 S.

 

Subscribe
Notify of
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments