Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon hesaplamalarında kullandığı madde fiyat listesini açıklamayı reddetmesi üzerine, kurum hakkında bir kez daha yargı yoluna başvurdu. 11 Haziran 2024 tarihinde Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması gerçekleşirken, DİSK, bu süreçte hukuk mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
Mahkeme kararı uygulanmadı, yeni dava açıldı
TÜİK, 3 Haziran 2022’den bu yana kamuoyuna enflasyon sepetinde yer alan madde fiyatlarını açıklamıyor. Bu durum, enflasyon oranlarının denetlenebilirliğini ortadan kaldırırken, kamuoyunda ciddi güven kaybına yol açtı. DİSK’in önce CİMER, ardından Bilgi Edinme Kurulu ve son olarak yargı üzerinden kazandığı tüm itirazlar sonuçsuz kaldı. TÜİK, mahkeme kararlarını uygulamamakta ısrar edince, DİSK bu kez doğrudan kurum yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak başsavcılık bu başvuruyu da reddetti.
“Karartılan veri, küçülen ekmek demektir”
Duruşma sonrası konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, mücadelenin yalnızca istatistiksel bir veriyle sınırlı olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bu dava yalnızca bir veri değil, adalet ve ekmek mücadelesidir. Enflasyon düşük gösterildiğinde emekçinin maaşı budanır, milyonların geliri gasp edilir. Bu yüzden buradayız.”
Çerkezoğlu, TÜİK’in uygulamasının bilimsel değil, siyasi olduğunu savundu ve “Kurumsal karartma yoluyla kamuoyu yanıltılıyor” dedi.
177 milyar TL’lik gelir kaybı
DİSK’in hesaplamalarına göre, 2024 yılının ilk dört ayında resmî enflasyonun altında kalan ücret artışları, emekçiler ve emekliler açısından 177 milyar TL’ye varan gelir kaybına yol açtı. Çerkezoğlu, şeffaf olmayan enflasyon hesaplamalarının yalnızca maaş zamlarını değil; vergi dilimleri, sosyal yardımlar ve kira artışlarını da etkilediğini söyledi.
Uzmanlardan uyarı: Hukuk ve ekonomi birlikte eriyor
Ekonomi ve hukuk uzmanları, TÜİK’in mahkeme kararlarını uygulamamasını sadece bir şeffaflık sorunu olarak değil, hukukun üstünlüğüne ve demokratik denetime ciddi bir tehdit olarak değerlendiriyor. Uzmanlar, kurumsal hesap verebilirliğin ortadan kalkmasının, ekonomik krizle birleşerek sistemsel güven bunalımı yarattığını belirtiyor.
DİSK’in açtığı yeni dava, Türkiye’de enflasyon hesaplama süreçlerinin şeffaflığı kadar, yargı kararlarının uygulanabilirliği ve kurumsal sorumluluk açısından da kritik bir sınav haline gelmiş durumda. 11 Haziran’daki mahkeme süreci, hem ekonomik hem de demokratik işleyiş açısından emsal bir gelişme olarak değerlendiriliyor.







