Suriye ve Irak’ta PKK ve YPG’ye yönelik hava saldırılarının ardından Türkiye şimdi de bir kara harekâtı düzenlemeyi planlıyor. Ankara, bombardımanı İstiklâl Caddesi’ndeki patlamaya yanıt olarak gerekçelendiriyor. Ancak, her iki Kürt örgüt de patlamayı kendilerinin gerçekleştirmediğini açıklamıştı. Pek çok medya kuruluşuna göre, Türkiye’nin bombardımanının ardında başka nedenler gizli.
NATO’nun genişlemesi meselesi ABD’nin tepkisini frenliyor
HuffPost Greece, Türkiye’nin hâlihazırda bunun üstesinden gelebilecek durumda olmasından yakınıyor:
“ABD, Kürt YPG’yi hedef aldığı ve Kürtler de İslam Devleti’ne karşı mücadelelerinde ABD’nin müttefikleri olduğu için Türklerin işgal girişimlerine genelde karşı çıkardı. Ancak bu kez işler biraz farklı. Türkiye daha yeni NATO’nun kuzeye doğru genişlemesine engel çıkardı. … Ankara, İstanbul’daki saldırı vesilesiyle Suriye’yi işgal etmek üzere terörizm kartını da mükemmel bir şekilde kullandı. Dolayısıyla Washington, Türkiye’nin eline İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımına taş koyacağı herhangi bir bahane vermek istemiyor. … Türkiye, Suriye sorununa müdahil olan devletleri birbirine düşürüyor ve Kürtleri bir kez daha mağdur ediyor.”
Türkiye’nin adım adım genişlemesi hedefleniyor
Tarihçi Pierros Tzanetakos, Protagon’da şöyle yazıyor:
“Ankara’nın planlarına göre, Türkiye’nin işgal ettiği toprakların, sınırın en az 30 kilometre derinliğine uzanması hedefleniyor. Plan başarılı olursa, Erdoğan’ın kutlama yapması için birçok nedeni olacak. Bu bölge her şeyden önce fiilen Türk toprağı sayılacak. … Sonra da seçimler ve Ekim 2023 [Cumhuriyet’in ilanının 100. yılı] yaklaştıkça, hukuken Türk toprağı olma ihtimali güçlenecek. Erdoğan’ın ‘büyük ve güçlü Türkiye’ şeklindeki en önemli kampanya söylemi işte böyle gerçeğe dönüşecek. Ancak şu anda, büyük güçlerin hiçbiri bu konuyla alakalı Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemiyor. …Türkler [1923’te modern Türkiye’nin sınırlarını da belirleyen] Lozan Antlaşması’nı Suriye sınırında ihlal edebiliyorsa, aynısını Yunanistan sınırında da yapabileceklerini neden düşünmesinler ki?”
Helsinki’nin eli kolu bağlı
Ilta-Sanomat, Finlandiya’nın YPG’ye yönelik saldırıları kınamasının kolay olmadığı yorumunda bulunuyor:
“Finlandiya ve İsveç’in geçen yaz Türkiye’yle imzaladığı ortak mutabakat, terör örgütü sayılan PKK ile Suriye’deki Kürt bölgelerini savunan Kürt milis gücü YPG arasında hiçbir ayrım gözetmiyor. Mutabakat metni, her iki ülkenin de Türkiye’nin bu örgütlere karşı sürdürdüğü mücadeleye destek vermesini ya da en azından anlayış göstermesini şart koşuyor. … Bu da Finlandiya’nın dış politika yönetimini müşkül duruma sokuyor.”
Pusulası şaşmış bir yeni Osmanlıcılık
Cyprus Mail öfkeli:
“Erdoğan, [Cumhurbaşkanı Yardımcısı] Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yalnızca en büyük suçluları sayacak olsak bile gözü kör, derinden Yunan karşıtı, Yahudi karşıtı, Avrupa karşıtı ve genel olarak da Batı karşıtı bir Türkiye’yi temsil ediyor. Ve neredeyse tüm kusurlarını inkâr eden mızmız bir bozguncuyu. … Bir başka ‘barışı koruma’ misyonu kisvesi altında Suriye’ye yönelik son işgal girişimine ve Libya ile Akdeniz’deki istikrarı bozan rolüne hiç değinmiyoruz bile. … Erdoğan’ı tarif edecek en iyi ifade, pusulası şaşmış bir yeni Osmanlıcılıkla tüm bölge ülkeleri açısından varoluşsal tehdit oluşturan megaloman bir tiran olduğudur. Diktatör Putin’le son zamanlardaki yakınlaşmaları hepimiz için bir uyarı işareti olmalı.”