Çarşamba, Kasım 12, 2025
Son Haber
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
  • Yazarlar
  • Manşetler
  • Son Haber Tv
  • Künye
No Result
View All Result
Son Haber
No Result
View All Result
Home Manşet Haberler

Üçüncü Dünya Savaşı ve Türkiye’nin savaşları…

Korkut Akın by Korkut Akın
09/10/2023
in Manşet Haberler, Manşet Yazarlar, Sanat, Türkiye, Yazarlar
A A
0
Üçüncü Dünya Savaşı ve Türkiye’nin savaşları…
0
SHARES
5
VIEWS
Share on FacebookShare on TwitterShare on Whatsapp Send Mail

Korkut AKIN

Einstein’ın, “üçüncü dünya savaşını bilmem, ama dördüncüsü taş ve sopalarla yapılacak” dediği anlatılırdı, bizim çocukluğumuzda. Hepimizin dilindeydi, çünkü nükleer bombalar yapılmaya başlanmış, hatta atom bombası kullanılarak İkinci Dünya Savaşı bitirilmişti. Bir daha böyle birçok ülkenin doğrudan katıldığı büyük savaşların olmayacağı söylendiğini, üzerine tartışıldığını hatırlıyorum.

Öyle de oldu… Üçüncü Dünya Savaşı, yerel savaşlar halinde başladı. Ukrayna Rusya, Azerbaycan Ermenistan, Avrupa’nın göbeğinde kaynayan kazan Makedonya (Sırp Hırvat, Boşnak…), şimdi de Filistin İsrail… Afrika’dan daha büyük, daha geniş coğrafyaları kapsayan bir savaş çıktı çıkacak deniyor.

 

Türkiye bu savaşların neresinde?

Türkiye bu savaşların hiçbir yerinde… Türkiye’nin kendi savaşları var, altından kalkamadığı… Sosyoekonomik, sosyopolitik, sosyokültürel bir kazan kaynıyor ve düşen yanıyor, yakıyor… Kuvvetler ayrılığının yok sayılmasıyla adalet pek adil değil son günlerde; buna da bağlı olarak Meclis’te eller kalkıyor önergeler reddediliyor. İşsizlik, pahalılık, emeklilerin sorunu, öğrencilerin okula bile gidememeleri (yaz saati uygulamasının yanlışlığı yıllardır dile getiriliyor), barınma sorunları, sağlıkta yaşanan sıkıntılar, kira bedellerinin inanılmaz ölçüde yükselmesi… egemen erk kulağının üstüne yatmış bir kez. Sendikalaşan fabrikalarda haksız ve hadsiz işten çıkarmalar yaşanıyor. “Faiz sebep enflasyon netice” artık duyulmuyor, çünkü faizler arttırılıyor son aylarda. Küresel iklim değişikliğiyle dayanılmaz hale gelen seller, kuraklık ve buna da bağlı olarak tarımda verimin düşmesi (tabii, iktidarın önlem almamakta direnmesi)… daha da sayılabilir. Atlanmaması gereken ırkçılığa varan yabancı düşmanlığı (seçimlerde paye verildi, biliyorsunuz) ve Kürt sorununun silahla çözümünde diretilmesi de var…

Son dakika!

İstanbul’da Validebağ Korusuna moloz döken Üsküdar Belediyesi, o koruyu betonlaştırmak için fırsat kolluyor. Havza halkının direnmesiyle -şimdilik- bir şey yapamıyor. Hepimiz biliyoruz Gezi Direnişçilerinin suçsuz olduğunu, ama biri ağırlaştırılmış müebbet, seçilmiş bir milletvekiliyle diğerleri de 18’er yıl ceza aldı, Anayasa’ya rağmen), en tam da o nedenle Hilmi Türkmen’in ne yapacağını kestirmek zor… “Hilmi Türkmen ve belediye görevlileri için ‘görevini kötüye kullanma suçu’” duyurusunda bulunan havza halkına, “soruşturmaya yer yoktur” kararı iletilmeye başlandı.

Bunların yanında, Türkiye’nin bir de sanatla savaşı var, sürüyor. Pandemi gerekçe gösterilerek yasaklanan konserlerle başlayan bir süreç bu. Belediyelerin muhalif olduğu için müzisyenleri, şarkıcıları, tiyatro oyunlarını arka arkaya yasaklaması ile daha da yükseldi. Kişilere yönelik engellemeler tüm etkinliğin yasaklanmasına dönüştü. Yerel etkinlikler diye kimse umursamadı başta, tıpkı kurbağanın soğuk suda haşlanması gibi alıştırıldık bu yasaklamalara… Bize dokunmayan yılan bin yaşasındı.

 

Büyüdü… büyüdü…

Küçük bir yerleşim merkezinde yapılan yerel bir etkinlik bile “sanat” adı altında tanıtılıyor. İki şarkıcı, küçük bir resim/fotoğraf sergisi, üç söyleşi ile yapılan bu etkinlikler ne kadar küçük ve dar kapsamlı olurlarsa olsunlar, yine de bir hareketlilik, bir heyecan kaynağıydı. Yeni bir pencere aralıyor, yeni sosyallikler yaratıyordu. Yerel etkinliklerin engellenmesi egemen erki, kesmeyince, gözleri daha geniş kapsamlı etkinliklere çevirdi.

 

Sansür mü yasaklama mı?

Antalya Altın Portakal Film Festivaline kabul edilen, ön jürinin yarışmaya değer bulduğu “Kanun Hükmü” belgeseli, yukarıdan gelen baskıyla seçkiden çıkarıldı. Bunun üzerine festival jürisi ve katılan filmlerin büyük çoğunluğu (iki film kaldı sadece) çekildiklerini duyurdular. Ortalık bir anda karıştı.

Birileri sansür olarak nitelerken, birileri de yasaklama olduğunu ileri sürdü. Gerçekten de “denetleme” (sansür) sorunu yoktu, açıkça yasaklanmıştı adı geçen belgesel. Tabandan gelen tepkilere dayanamayan Festival yürütmesi “Kanun Hükmü”nü yeniden seçkiye aldı. O ana kadar geride durup olanları gözleyen egemen erk, bu kez doğrudan festivalin kendisini hedefe aldı; destekçiler -ki, buna bakanlıklar da dâhil- çekildi. Büyük olasılıkla kurumlara da aba altından sopa gösterilmiştir, festivali parasal destekleyen hiçbir kurum/kuruluş kalmadı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, birkaç ay sonra yapılacak olan yerel seçimleri de gözeterek festivali, yıl sonuna kadar yapacağını açıkladı.

 

Bir hayalet dolaşıyor: Kanun Hükmü

Kim ne derse desin, katılma koşullarını sağlayan ve ön jüri yarışmaya değer görmüşse, o film izleyiciye ulaşmalıdır. Antalya’da yapılan hata bir başka yerde yapılmamalıdır. Bir ay kadar sonra yapılacak (2 – 10 Kasım tarihleri arasında) olan Ankara Film Festivali’ne başvurmuş uzun metraj filmler çekiliyor birkaç gündür. Kimine göre ticari bir gerekçeyle, kimine göreyse tepki anlamında çekilmiş filmler festivalden. 34’üncüsü yapılacak olan Ankara Film Festivali, önemli bir boşluğu dolduruyor aslında. İrfan Demirkol, kendisine sorduğumuz “‘Kanun Hükmü’ belgeseli nedeniyle mi çekiliyor filmler” sorusuna, Kanun Hükmü’nün festivale başvurusunun olduğunu, akademisyenlerden oluşan ön jürinin daha toplanmadığını, onların vereceği karar doğrultusunda sonuçları beklediklerini söyledi. Bir yerde bir şey olunca ardından gelenleri de ona bağlarız ya, film dünyasında bu konuşuluyor. Bekleyip göreceğiz.

 

Savaşın iyisi olmaz!

Toparlarsak… Savaşlar yaşamın her alanında her anında. Herkes kendince mücadele ediyor. Sorunlarla mücadele etmenin en seri, en hızlı, en rahat yolu sanattan geçiyor. Almanya’nın İkinci Dünya Savaşından sonra tiyatroları ayağa kaldırdığını yinelemeliyim. Sanat her kötülüğü yenecek yolu açan en etkili güçtür.

 

Tags: Antalya Altın Portakal Film FestivalidünyafilistingazzeKanun HükmüKorkut AkınKürt SorunuRusyasanatsavasUkrayna
Previous Post

HAYAT, MİTOSLAR, TARİH VE SOL

Next Post

Radyoaktif atıklara çözüm; Toryum Reaktör Projesi

Next Post
Radyoaktif atıklara çözüm; Toryum Reaktör Projesi

Radyoaktif atıklara çözüm; Toryum Reaktör Projesi

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Haberler

Meteoroloji’den 14 il için sarı kod: Kuvvetli yağış, sel ve fırtına bekleniyor
Manşet Haberler

Meteoroloji’den 14 il için sarı kod: Kuvvetli yağış, sel ve fırtına bekleniyor

12/11/2025
Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Devrimi
Manşet Haberler

Gündelik Hayatın Eleştirisi ve Devrimi

12/11/2025
İslamabad’da adliye önünde intihar saldırısı: 12 ölü, 27 yaralı
Dünya

İslamabad’da adliye önünde intihar saldırısı: 12 ölü, 27 yaralı

12/11/2025
“KASABANIN DEVRİMİ*” ya da OY BULANCAK BULANCAK
Günlerden Sızan

“KASABANIN DEVRİMİ*” ya da OY BULANCAK BULANCAK

12/11/2025
İBB iddianamesi 237 gün sonra açıklandı: İmamoğlu’na 2.430 yıla kadar hapis istemi
Manşet Haberler

İBB iddianamesi 237 gün sonra açıklandı: İmamoğlu’na 2.430 yıla kadar hapis istemi

12/11/2025

Arşivler

  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Reklam
  • İletişim
  • Söyleşi / Podcast
  • Kitap Önerileri
  • Öykü
  • Manşetler
  • Dosyalar
  • Arşiv

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik

No Result
View All Result
  • ANA SAYFA
  • İSVİÇRE
  • TÜRKİYE
  • DÜNYA
    • AVRUPA
    • ORTADOĞU
    • ASYA
    • AMERİKA
    • AFRİKA
  • YAZARLAR
  • POLİTİKA
  • EKONOMİ
  • SÖYLEŞİ
  • YAŞAM
    • EĞİTİM
    • SAĞLIK
    • KADIN
    • LGBT
    • EMEK DÜNYASI
    • Podcast / Röportaj
  • SANAT
  • BİLİM
  • EKOLOJİ
  • FORUM
  • Languages

© 2024 Sonhaber / Bağımsız, doğru , gerçek habercilik