Siyaset ve halk arasındaki uçurum
Adevărul yazarı Cristian Unteanu son anketleri değerlendiriyor:
“Eğer bu sonuçlar doğruysa, pandemiden kaynaklanan sorunlar ve çatışmaların ekonomik sonuçlarıyla uğraşan halk ile birlikte belirli bir vizyona sahip olan ve ekonomiyi kısmen Ukrayna’nın büyük silah yardımlarını alabilmesini sağlamak için yeniden yapılandırma yoluna giden siyasi ve askeri karar vericiler arasında açık bir algı farklılığı olduğu anlaşılıyor. Haziran sonrası Avrupa’daki siyasi sahnenin nasıl şekilleneceğine dair önemli bir etkisi olup olmayacağını görmek için bu anket sonuçlarının dikkatle takip edilmesi gerekecektir.”
Savaş yorgunluğu ciddi bir sorun olmaya başladı
La Vanguardia, anlaşılır ama tehlikeli bir gidişat görüyor:
“Kremlin hedeflerine varana kadar savaşmayı sürdürecektir. … Kiev de Rus işgali altındaki toprakları tamamen kurtarmanın ve uluslararası hukukun öngördüğü sınırlara geri dönmenin imkânsız bir istek olduğunun farkında. Ukrayna halkı dahi zafer fikrine artık şüpheyle yaklaşmaya başladı. Trajik hakikat onları giderek yorduğundan ve gündelik sıkıntılar yüzünden moralleri bozulduğundan, bu şüpheleri anlaşılabilir. Binlerce askerin ve sivilin ölümüne tanıklık etmek zorunda kaldılar. … Muhtemeldir ki çatışma uzayacak ve buna bir de giderek büyüyen ‘Ukraynalıların yorgunluğu’ eklenecek. Batı’nın değerleri ve çıkarları tehlikeye girdiğinden, bu durum Avrupa için de büyük bir sorun teşkil ediyor.”
Moskova dört bir yandan saldırıya geçebilir
Avvenire, savaşın yeniden ilk günlerdeki gibi kızışmasından korkuyor:
“Rus işgali kuzeyde Kiev, doğuda Harkov, güneyde Kırım ve güneydoğuda işgal altındaki Donbas’a doğru olmak üzere dört hattan ilerlenerek başlamıştı ve Ukrayna günlerdir bu kıskaca alma harekâtının yinelenmesini bekliyor. Belki de bu, gerçek bir tehlikeden ziyade korkudur. Mevzu şu ki, Kiev ve Harkov’a yönelik yeni bir kara saldırısı düzenlenmesi ihtimal dahilinde görülüyor. Üstelik sınır muhafazası hayalet avına dönüşmüş durumda. Vaziyet buyken bir de ülke genelinde, giderek ‘görünmezleşen’ füzeler ve sürüler halinde fırlatılan insansız hava araçlarıyla şiddeti artan hava saldırıları gerçekleştiriliyor.”
Yenilgiyi kabullenmek söz konusu dahi olamaz
Le Figaro, Avrupa şimdi pes edemez, diyor:
“Önceliğimiz Kiev’in 2024’teki kritik aşamayı atlatmasına yardım etmek ve bu esnada savunma sanayimizi hızlandırmak olmalı. … Ukrayna meselesinde yenilgiyi kabullenirsek, uzun bir süreliğine kaderimizi de belirlemiş oluruz. Donald Trump, seçilmesi halinde NATO’nun caydırıcı gücünü zayıflatma niyetinde. Avrupa, yarın öbür gün güce susamış ve otoriter bir Rus imparatorluğuyla bir başına kalma tehlikesiyle karşı karşıya. … Dolayısıyla, Avrupa’nın varoluşsal bir karar vermesi gerekiyor: Ya Kremlin’deki diktatörün Avrupa’yı parçalamasına izin verecek ya da ona karşı koyabilecek bir güce dönüşecek.”
Zaferi getirecek direnişe duyulan inanç azalıyor
Večernji list, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin bir araştırmasına atıfta bulunarak, Avrupalıların geçtiğimiz yıla nazaran değişen tutumunu irdeliyor:
“Avrupalılar arasında Ukrayna’ya destek hâlâ yüksek seyretse de bugün, Rus işgalinden iki yıl sonra Avrupalıların ancak yüzde 10’u, Ukrayna’nın Rusya’yı yenebileceğini düşünüyor. … Avrupalılar, çatışmanın en olası çıkış yolunun ‘uzlaşmacı bir çözüm’ olduğuna inanıyor. … Geçtiğimiz yıl bu zamanlar, daha fazla Avrupalı Ukrayna’nın kaybettiği tüm toprakları geri alması gerektiğine inanıyordu; ancak şimdi, Avrupalı siyasetçilerin kabul edilebilir bir barışın nasıl olacağını tanımlamaya odaklanan, daha ‘gerçekçi’ bir yaklaşım benimsemeleri gerektiği kanaatindeler.”