Kökü tarihin derinliklerine inen ve yaklaşık 3500 yıllık bir geçmişe sahip olan Arap-Yahudi sorunu M.Ö 1050 senesinde Filistin’de Yahudi devletinin kuruluşuyla başladı. Bu devlet M.Ö 720’de Asurlular tarafından yıkıldı.1850 yıllık bir aradan sonra 1917 yılından itibaren çatışmalar yeniden başladı ve 1948 senesinde İsrail devletinin kuruluşuyla şiddetlendi.
İlk Siyonist Yahudi Kongresi 1897 tarihinde Basel’de Theodor Harzi liderliğinde toplandı. Bu kongrede, Siyonizm karşıtı ve devlet kurulmasına karşı olan Yahudilerin tepkisini çekmemek için Filistin’de devlet kurulması kararı verilmedi. Kongre kararı ile Yahudilerin Filistin’de iskan edilmesi hedefi kondu ve Dünya Siyonist Birliği kuruldu. Göçe maddi destek sağlamak için bir de banka kuruldu.1898’deki 2. Siyonist kongre de, Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması kararı alındı. Siyonizm resmi ideoloji haline geldi. 1901’de Harzi İstanbul’a gelerek Abdülhamit ile görüştü ve Yahudilere Filistin’de toprak talep etti. Abdülhamit bu talebi kabul etmedi ve ancak Mezopotamya da dağınık bir şekilde yaşayabileceklerini söyledi.
1917’de Lloyd George başbakanlığındaki İngiltere savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Balfour’un girişimiyle, sonuçta Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasının önünü açan bir deklarasyon yayınlandı. Balfour Deklarasyonu, 2 Kasım 1917’de uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord Rothschild’e gönderildi. Mektupta, İngiliz hükümetinin Arapların çoğunlukta olduğu Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını desteklediği açıklanıyordu. Bu mektuptan sonra Filistin bölgesi Yahudi göçmenlere resmen açıldı. Göç ile bölgeye gelen Yahudilere yerleşik halk, özellikle de Hıristiyan Araplar, tapulu arazilerini yüzde 7’sine denk gelecek şekilde sattılar. Yahudi nüfusunun artmasıyla birlikte bölgede çatışmalar başladı. Yahudi devleti kurulması fikri ABD tarafından da, Ortadoğu politikalarında sağlam bir dayanak oluşturacağı düşüncesiyle desteklendi.
28 Kasım 1947’de BM Genel Kurulu, Filistin’i birer Arap ve Yahudi devletine taksim eden bir karar aldı. Bu kararı Yahudiler kabul etse de Araplar kabul etmedi. BM’lerin bu kararı üzerine 14 Mayıs 1948’de Ben Gurion tarafından İsrail devletinin kuruluşu ilan edildi. Bu ilandan birkaç saat sonra Arap Birliği İsrail’e savaş açtı. Mısır, Suriye, Ürdün ve Irak kuvvetleri 3 cepheden saldırıya geçti. Savaş 1949 senesinde ateşkes imzalanması ve İsrail’in zaferiyle sonuçlandı. İsrail,1947’de taksim planıyla elde ettiği yüzde 56’lık Filistin toprağını yüzde 78’e çıkardı. 700 bin Filistinli komşu Arap ülkelerine sığındı. 250 bin Filistinli Gazze’ye yerleştirildi.
Bu yenilgiden sonra Arap dünyasında yönetimler değişti. Mısır ve Suriye’de BAAS, askeri darbelerle yönetime geldi. Yenilgiden dolayı Ürdün Kralı suikasta kurban gitti.
Arap milliyetçisi BAAS’ın Mısır’daki lideri Nasır, Sina ve Akabe körfezinde baskı yapmaya başlayınca yeni bir savaş ihtimali belirdi. Üçüncü ülkeler araya girerek savaşı engellemeye çalışsa da Nasır, Akabe körfezinin ucundaki Tiran boğazını ablukaya alarak savaş niyetini belli etti. Bunun üzerine İsrail “baskın basanındır” şiarıyla 1967 senesinde, tarihte 6 gün savaşları diye bilinen baskın savaşı başlattı. Bir gecede Mısır ve Suriye’nin tüm hava kuvvetlerini yerde imha etti. Mısır, Suriye, Ürdün’ü bozguna uğrattı. Kudüs, Sina, Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Gazze şeridini alarak topraklarını 4 misline çıkardı.
6 gün savaşının hezimetinden dolayı gururu kırılan Mısır ve Suriye liderliğindeki Araplar, Yahudilerin kutsal Yom Kippur gününde 6 Ekim 1973’de yeni bir savaş başlattı. 2 hafta süren savaşta İsrail Arapları gene yenilgiye uğrattı. Mağluplarla tek tek antlaşmalar yaparak Sina’yı Mısır’a, Kudüs’ü Ürdün’e geri verdi. Golan Tepeleri hariç Suriye’de işgal ettiği topraklardan çekildi.
1987 senesinde bir İsraillinin kamyonuyla Filistinli işçilere kasten çarpıp öldürmesi nedeniyle, İsrail işgaline karşı Arap halkının baş kaldırması karakterini taşıyan, “taş atan çocuklar” diye tarihe geçen 1. İntifada başladı.1993 senesi Ağustos ayında Norveç’te, “Özerk Filistin Yönetiminin” kabul edildiği, utanç verici Oslo Antlaşmasının imzalanması ile sona erdi. Hamas, bu direniş sırasında 1987’de Ahmet Yesevi tarafından kuruldu.
Filistinlileri kuşatma altındaki bölgelere ayırmak ve bu bölgeler arasına Yahudi yerleşimciler yerleştirmek suretiyle muhtemel Filistin devletinin toprak bütünlüğünü engellemek üzere dizayn edilen Oslo Antlaşmasının getirdiği söz konusu adaletsiz ortam 2. İntifadanın fitilini ateşledi. İsrail Başbakanı Şaron’un, askerlerin koruması altında Müslümanların kutsal addettiği Mescid-i Aksa’nın avlusunda dolaşması kitlesel ayaklanmayı başlattı. 2000 senesinde başlayan ayaklanma başarılı bir şekilde devam ederken çeşitlik iç anlaşmazlıklar nedeniyle 2005’de sönümlendi.
Sorun, 7 Ekim 2023 tarihine kadar, kısmi çatışmalarla devam etti. 7 Ekim günü Hamas, Aksa Tufanı adını verdiği askeri bir operasyonla İsrail’in çelik kubbesini aşıp sivil-asker 1000 kişiyi öldürüp 260 kişiyi rehin aldı. Açıklanan belgelerde Katar ve Mısır istihbaratının bu operasyonu 7 Ekim öncesi İsrail’e ilettiği ortaya çıktı. Keza İsrailli bir askeri yetkili yaptığı açıklamada isteseydik Yahya Sinvar’ı 7 Ekim öncesi öldürebilirdik dedi. 10 Ekim günü İsrail’in, Gazze ve sonrasında Hizbullah’a orantısız bir güçle saldırısını ve bölgedeki gelişmeleri göz önüne aldığımızda, Aksa Tufanının bilinçli olarak engellenmediği ve Hamas’ın tuzağa düştüğü sonucunu çıkarmak mantıklı olacaktır.
Siyonist İsrail şu an Ortadoğu’da stratejik üstünlüğü lehine çevirmiş gibi görünse de, 1948 senesi sınırlarına çekilip bağımsız Filistin devleti kurulmadıkça bölgede barış mümkün olmayacaktır. İsrail’in ABD’den aldığı destekle pervasızlığını artırıp savaşı İran’a taşıması halinde ise savaş daha da yaygınlaşacak ve bölgeyi ateş çemberine çevirecektir. Neticede ise, fillerin tepişmesinde olan çimenlere olacaktır.